Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S N E S ava sıcaklığı 38 derecc. Her yanımdan tcrlcr süzülüyor. Doku/ yıl öncc kapısına kadar gelip de /anıanım olmaI dığı için gezemediğim Ufdzi Galerisi'ne yürüyorum. Az sonra göreccğim tablolan, yontulan düşünI dükçe eoşkum artıyor. Galerinin girişinde upuzun insan I kuyruğu. Çeşitli uluslardan geleıı bir sürü insan, ellerinde su, yüzyıllann ötcsinden insanlığa armağan edilmiş güzelliklcri görebilmek icın sırasım bekliyor. Mayısta galerinin batı kanadına bitişik bir sokakta park edilmiş arabanm içinde patlalyıp beş kişinin ölünıüne ve galerıdcki pck çok yapıtın hasar görmesine ncdcn olan o uğursuz bomba 1 kimscyi yılgınlığa düşürmemİ!). İTam tcrsine, olaydan sonra galerı Idaha büyük ilgi odağı haline gellmiş. öyle ki, Floransa'ya gelenler I için bu galeriyi ziyaret etmek ncrcIdeyse Hac ziyaretine dönüşmüş Idurumda. Kuyruktaki yerimi almadan önlce, galerinin onanlmakta olan böllümüne doğru yürüyorum. Onanllan bölüme girişi engellcyen demir Iparmaklıkta, kurumuş küçük kaIranfil demeti sallanıyor. Sağımda, Iparçalanan kapının ycrine özgün Ibiçemi korunarak yapılıp konmuş Ikocaman tahta kapı. Oradan nehir Iboyuna, galerinin ön bölümüne giIdiyorum. Parmaklık, kimi taze, kiImi kurumuş, bir yığın çiçekle kapllanmış. Kırmızı güllerin ikisi besIbelli daha yeni konmuş. Çiçeklerin larasına da irili ufaklı kâğıt parçallan tutuşturulmuş. ErişebildikleriImi okumaya çalışıyorum. Çoğu İItalyanca, kimileri de lngilizce, AlImanca, Fransızca gibi farklı dillerIde yazılmış. Anlayabildiğim kadalrıyla, tümü de şiddeti lanetleyen ve lölenlerin anısını yaşatma sözü velren notlar bunlar. Özellikle FloIransa halkının bu konudaki duyarlılığını, daha kente geldiğim gün sezmiştim. Çok sayıda belediye otobüsünün üzerinde iri iri haflerle yazılmış "Uflizi rinascono/Firenze vive" |(Uffizi yeniden doğuyor/ Floransa yaşı|yor) sözlerini, tarihsel yapılan sürekli denetim altında tutan polisleri görünce |bu duyarlılık hemen kendini belli ediyor. Girişe dönüp kuyrukta yarım saat kaJar bekledikten sonra, 10.000 liret (aşayukan 75.000 lira) ödeyip galeriyi gezmeye başlıyorum. tlk girdiğim sallonda, Tizian'ın Flora'sı hüzünlü bakış A R I N K A A T S A P sundaki incelikii figürlerin uçuculuğunu görünce, hcmen bu dinsel atmosferden çıkıp Venüs'ün, aşk tanrısının, batı rü/gân tannsının, Yunan efsanelerindeki o üç güzel kız kardeşın bahar sevincine katılıyorum. Derken acı bir alarm sesi duyuluyor. Az ilerideki genç adam dayanamamış, tablolardan birine dokunmaya kalkışmış meğerse. Insan sıcağının zarar vermcsini önlemek için aynı anda en çok otuz kişinin alındığı tnbün odasında, Agnolo Bronzino, Alessandro Allori, Ridolfo del Ghirlandaio, Cecchino Salviati, Rosso Fiorentino gibi ressamların yaptığı portreler var. Çoğu soylulann portreleri. 15591574 yılları arasında yapılan bu galerinin mimarlığını üstlenen Giorgio Vasari de, çapkınlıgıyla .ünlü Büyük Lorenzo'nun portresini yapmış. Galeri kapanmak üzere, istemeye istemeye çıkışa doğru yöneliyorum. Koridorda, bir sehpaya yerleştirilmiş bir tablo dikkatimi çekiyor. 1718. yüzyıllarda yaşamış Floransalı ressam Bartolomeo Bimbi'nin, bombayla parçalanıp onanlmış bir tablosu bu. Tablonun yanı başına, onanm sürecini aşama aşama gösteren birkaç fotoğrafla bir açıklama yazısı konmuş. Tablonun parçalan toplanıp birlcştirilmiş, yeni bir tuvale yerleştirilmiş. Tablonun ancak üçte ikisi onanlabilmiş, ama gene de varlığını sürdürüyor işte. Hem de bir ibret tablosu biçiminde. Anlatılması güç bir estetik hazla dışan çıkıyorum. Yavaş yavaş gerçek dünyaya dönerken, ansızın, geçen gün cappuccino içtiğim bann sahibinin söyledikleri geliyor aklıma, içim buruluveriyor. Adam Türk olduğumu öğrenince, sözü hemen UfTizi Galerisi'nin bombalanmasına getirip La Stampa ga/.etesinde okuduğu bir yazıdan söz etmişti bana. Yazıda, bomba olayının failinin, bu ülkede çeşitli zorluklarla karşılaşan Türkler olabileceği görüşü öne sürülüyormuş. Elimde olmadan duygusal bir tepki gösteımiş, bunun bir önyargıdan başka bir şey olamayacağı karşılığını vermiştim. Arno nehrinin bulanık sularına bakarken, bu çağda, üstelik Italya gibi binbir çeşit kargaşa ve çelişkinin yaşandığı bir ülkede, insanlann hâlâ sorunlann kaynağını başkasında arama kolaylıgına sığınması ne ü/ücü, diye düşünüyorum. M H UFFİZİ MUCİZESİ lanyla çarpıyor bcnı. Laravaggıo nuıı Baküs'ü başını çevreleyen ü/üm salkımlanyla bir masumiyet simgesi. Sonra Botricelli'nin görkemli bir dinsel tablosu. Zevkten başım döne döne, saymaya cesaret edemediğim sürüyle basamağı çıkıp desenlere aynlmış salona dalıyorum. Michclangelo'nun, Raffello'nun, Leonardo da Vinci'nin, Botticelli'nin desenlerinin, eskizlerinin hangi birine bakacağımı şaşınyorum. Ardından, katıksız bir esrime duygusu içinde, birbirleri3 9 3 ne açılan salonlan doiaşmaya koyuluyorum. Masolino'nun, bebeğini emziren Meryem'i, Jacopo Bellini'nin, kucağında bebeğini tutan Meryem'inden ne kadar farklı! Filippo Lippi, Filippino Lippi, Francesco Pesellino, Alessio Baldovinetti, Matteo di Giovanni, Antonio del Pollaiolo, Piero del Pollaiolo gibi erken Rönesans dönemi ressamlannın tablolannda, onlarca farklı Meryem ve İsa görüntüsüyle karşılaşıyorum. Ama Botticelli'nin llkbahar adlı ünlü tablo I U M H U R İ Y E T D ERG I 3 E K İ M 1 9 9 3 S A Y I