Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZARIN PEIMCERESİIMDEIM Gülümseyen Anadolu Tanrıcaları edri Rahmi Eyuboğlu, "Rcsme Başlarken" başlığı altında toplanmış ya/ılanndan birinde sorar: "Niçin Sıvas'tan bir Rafael, Konya'dan bir Greco çıkmıyor?" Sonra rcsim gclcneğimizin oluşmamasının nedenlerini irdeleyip çö/üm arar: "Bugünün rcsmi, süslcmc sanatlarına dogru gidiyor... Mcmlekelimi/deki süslcme sanatı örncklerinc alıcı gözüylc bakarsak bugünün resmino yabancı kalmayız, onu görüncc yadırgamayız.." B Türk rcsminin harckct noktası, süsleme sanutımız da olabilir, arkeolojik /enginliklerimi? dc... "Ayasofya vc Kariye mozaiklerinin de Türk resimseveri ve ressamı için csin kaynağı olabileceğinj" düşünür. Eski eserler, labii ki her şeyden önce bu topraklardan çıkmış olanlar bize hem özgün resim sanatımızı oluşturmak için gereken önemli veri kaynaklarıdır, hem de biz bu kaynaklara daha alicı gözle baktıkça tarihimizi daha sevebilir, kültürümüzün kaynaklarını daha iyi kavrayabiliriz. Kültürümüzün kaynaklannın Orta Asya'dan gelmişleri dışında kalanlar konusunda uygulayageldiğimiz o zırva 'reddi miras'tan kurtulmanın bir yolu da bu olabilir. Geçen gün Rccep ve Can Göknil'in cvini ziyaret ederken, Can'ın yeni sergisi için hazırlamakta olduğu tablolan görünce bunlandü>ündüm. Can anlattı: Hcr şey Bcşiktaş'taki Barbaros Bulvan'nda freni patlamış bir vinç taşıyıcısının sekiz otobüs, iki otomobil vc bir motosikleti biçtiklcn sonra hı/.ını alamayıp bcnim kullandığım arabayı parçalamasıyla başladı... Bu kazadan sağ kurtulduğuma şaşanlar az değildi... Tcdavi olurken okuduğum kitaplar arasında, Halikarnas Balıkçısı'nın "Anadolu Tanrıları" vardı. Çok etkilendim. Ondan sonra konusu bununkine benzeycn İsmet Zeki Eyuboğlu'nun "Anadolu 1nançları, Anadolu Mitolojisi'ni (Geçit Kitabcvi, 1987), sonra Marija Gimbutas'ın u The Language of the Goddess" (HarpcrSan Fransisco, 1989) Azra Erhat'ın "Mektuplarıyla Halikarnas BalıkçLsr'nı, AkurgaJ'ın cscrlcrini okudum... Benim bugüne kadar sevdiğim, benimsediğim resim tarzında yer CUMHURİYET Can Oöknll alan öykü unsurunun mitoloji ile bağdaşacağını sczdim ve bu konuda çalışmaya basjadım: Sadbcrk Hanım Müzcsi'ne, IstanbuPdaki Arkeoluji Mü/esi'nc ve Ankara'daki Anadolu Medeniyelleri Mii/.esi'nc defalarca gittim, burada gördüğüm, sanat ve kiiltür eserlerini inceledim rcsimlcrini yaptım. Anadolu'nun eski mitolojisindc önemli yer tutan Ana Tanrıça hayranlarıyla, tepelikleriyle, dağlarıyla beni çok etkiledi. Bu müzelerde, şişman, kocaman kalçalı ve ıtıcmeleri büyiik, çıplak tanrıçalar vardı; doğa ile, çocuklarla, erkeklerle ilişkileri scrgilcniyordu. Üç yıl bu konular üstünde çalıştım, bu tanrıçalar benim 1994 Şubatı'nda İstanbul'da Garanti Bankası Sanat (»alerisi'nde, sonra Ankara'da Urart'da sergileyebileceğim resimlerimin temasını oluşturdu ". Can Göknil, bana bu sergileri için hazırladıklan suluboya resimleri ahşap vc tuval üstüne akrilikle yapmış olduğu tablolangösterirken açıklamalannı sürdürdü: En eski uygarlıklara bakıyorum Ana tanrıçalar ağır basıyor! Bitkiler, vahşi hayvanlar hep onların cmrindeler... Başlangıçta doğa kosullarının, yaşamın giiçlüğünden olacak tanrılar daha scrt bakışlı; ama yerlcsik diizene gcçince yumuşuyorlar... Hititler yazıyı öğrenmişler; onlann mitolojilerini bu nedenle iyi biliyoruz... Hoşgörülü olduklannı, komşularının ve ticaret yatıklan kavimlerinin tannlarını da kabullenip Pantheon'lanna katmışlar. Zamanla Anadolu'ya başta 2^eus erkek tanrılar egemen oluyor. Kibele, Zeus'un anasına dönüşüyor. Eski taş devri, Tunç Devri tanrılarının yer yanlıp içine girdiğini ya da buharlaşıp uçup gittiklerini sanmuym: Bunlar tek tannlı dinler gelince bile çevrcmizde dolaşip duruyorlar... Eski dinlerin tannçaları tek tannlı dinlerin meleklerini oluşturuyor.. Can Göknil'in suluboyalanna bakıyorum: Doğa içinde tanrıçalar var... Beykoz tarafındaki Ali Bahadır Köyü'ndeki evlerin civannda yetişen binbir kırçiçeğinin arasında, bcbekleri andıran tanrıçalar çizmiş... Bunlar, Sadberk Hanım Müzesi'ndeki, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndeki duruşlan, oturuşlan ve edalan ile çizilmişler ama, biraz çağdaşlaştınlmışlar: Az çizgi, pastel renkler ve dehşetli bir kompozisyon, insanı sürüklüyor. Başlıklan çok ilginç: Kiminin başında birçok kuş var... Kimi çiçekli başlığı ile göz alıyor. Dağlann üstünde durmuşlar, hayvanlan, boğalar ve kedileri andıran leoparlar.. Gelincikler arasında bir ay tannçası, sonra bir horoza yaslanmışı... Akrilikler başka bir odada: "Triptich" oluşturanlar, üçlüler pek hoş. Burada başı kuşlu, kuş lardan başlıklılar, ikonalar gibi ahşaba boyanmışlar, Hatti çalparasıyla sınırlanmiij tannça düğünleri, flüt çalan tannçalar, tannların soyağaçları var. Can Göknil yirmi beş yılı aşkın bir zamandır resim yapıyor. İllinois'de Knox College, sonra N. York City College'de resim tahsil etmiş, otuzdan çok scrgı açmış bir ressarnımız. Resimlerinde iç açıcılık, iyimserlik egemen. Bu, çizgiyle oluşturulmuş, renklerle vurgulanmış. Renkler, dokular girift ama birbirlerini itmiyorlar.. Çağdaşjaşrni!) tanrıçalar vc maiyetleri adeta çocuksu bir dille anlatılıyor. Can'ın aynı zamanda yurtdışında bile aranan iyi bir çocuk kitaplan resimleyicisi olduğunu biliyorum... Çocuklar için çizilen resimlcrin de sanat değerlerinin olabileceğini, olması gerek tiğini vurgulayan eserlerden oluşturulmuş, önce ttalya'da Sarmede, sonra Paris'te Pompidou'da sergilenmiş (sonra Imaginaires d'Illustrateurs Europcens başlığı ile basılmış) tablolar arasında, Feridun Aral'ın ve Can'ınkilerin de bulunduğunu biliyorum. Akademik eğitım aldığı halde çocukluk çağının, sonradan yüzde doksan dokuzumuzda yokolan, bozulan, yozlaşan bazı niteliklerini korumak, ama buna rağmen naif olmayan gelişmiş bir teknikle resim yapabilmek, insanın içini ısıtan eserler üretmek. Can'ı böyle tanımlayabiliriz. Yüzyıllar öncesinin Anadolu Tannçalan zaten kilimlerdeki elibelindeler olarak evlerimizi süslemiyorlar mıydı? Şimdi de Göknil'in resimlerinde, duvarlanmızdan gülümseyerek içimizi ısıtacak, belki de özgeçmişimiz konusunda düşünmemize yol açacaklardır! M DEflSİ 3 E K IM 1 9 9 3 S A Yl 3 1 3 17