Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
G Ü S A L A H B L U K I R S E L Yanlıs parmak uzatma 29 Mart 1992 allarme olsun, Baudelairc olsun, Cahit Sıtkı'lara. Ahmct Muhıp'lerc gelıneeye değin, Türk şaırlcrınden pek yii/ bulmamıştır. Mallarme 18% yılında Şiir Kralı seçilmış, eevresini sanalına tapan müritlcri sarmış olmasına karşın Edebiyatı Cedidccilcr ona toptan kapalıdır. Bir iki hayranı varsa da onlar da bir yankı uyandıramamıştır. Ona ısınamayanlar arasında Halit Ziya IJsjakligil de vardır. Yaşamının son yıllarında Mallanne ü/crine ya/dığı bir ya/ida şöyle diyeccktir: Mallanne 1895'te (ölümü üç yıl sonradır). Parıs dolaylannda, kiiçük bir ya/lığa çekilerek yalnı/ bir yaşam sürmcyc başlamıştır. Arada bir, şurdaburda, ya/ıları görülüyordıır. Ama kendısınden umulan, sabırsı/lıkla beklenen gerçek büyük yapıt, adını sonraki kuşaklara ilctccck o başyapıt bir türlü yaratılama/. Dahası, bu yapıtı hep düşlcdiği haldc, onıın ha/ırlıklarına başladığını gösterccek bir i/c de rastlanamamıştır belgeleri arasında. Bırınci Meşrutiyet'in ılanından sonra Ismail Hakkı Alişan, Baudclaire'in Lcs Flcıırs du Mal'ini Elem Çiçekleri adıyla Türkçcleştirdıği haldc kitap da, Baudiclaıre dc doğru düriıst bir ilgi görmemiştır Mallarme, Fikrct'ı dc açma/. UyıUıgıl, Baudclaire'in karamsar bir rııh vc düşünce taşımasma, bu yolda bir pcygambcr gibi görünmesinc karşın şiirinin, Fikret'in şiiriyle bir yakınlığı olmadığını söyler. Ona görc Fikret, her olayı tcrsindcn alan, tanıdıklarını, dostlarını horlayan, hoşgörüye hiç mi hiç ycr vermcyen bir karamsardır, ama şiiri, sanal. dil. biçem bakımından Baudclaire'in ya/dıklarından kat kat üslündür. llalıt Ziya: "Onıı kötiıleleyenlerc verilecek tek bir yanıt vardır" der: !şte Rübabı Şikeste, iştc Elem Çiçekleri. Bu ıkısini karşılaştırın. Gelişnıemış bir dillc. hcr türlü değişmeden geçerck olgunluğun cn üst basamağına cri'jmi") bir dil arasında yer alan bu iki yapıt, sanat açısmdan, büyük bir ayrım göstcrır. Ve bu ayrım, Fikret'ten yanadır. l'ıkret Baudelairc dcğil, ama Leconte IX1 L isle öniinde >ııpkii çıkanr. M 1896'da 'şllr kralı' s«çllme»lne ve sanatına tapan onca müridine karşın, Edeblyatı Cedldecller Baudelaire'c toptan kapalıydılar. Leconle De Lisle, o vakitler Parnasyen Okulu'nun en ünlü şairidir. Şiirlerinde Yunan şiirinin csinlerini aşılamaya çalışır. Bu yolda pek çok düşman üretmiştir. Yalnız Hugo gibi birçok dostu da olmujjtur. Şiirlerinde doğaya kucak açnıış bir <^.ıir görününıündedir. Santnm, Fikrel'i kendine büğlayan da en çok bu yanıdır: Dağların yamacında scssizliği kuşanmıtf rü/j;ârlar Dalgalanan ağaçları uykuya meylettiriyor Suskuıı kuş, çiğlcrin arasında uyuyor Ve yıldız mavi dalgacıkların köpüklerini yaldı/.lıyor (Uşaklıgil vcvirisi) Leconte De Lisle konusunda Ismail ne zillet Şair mi denir bizlere haşa Ne ki, Fevziye Aptullah Tansel, Fikret'in Musset'dcn çok François Coppee'yi sevdiğini yazar. Onun "Baharda" şiirinı Türkçe'ye de aktarmıstır. Mustafa Nihat Özön ise Coppee'dcn çcvrilcn iiirlerin iki tane olduğunu söyler. Coppee'yc bir de Halit Ziya vurgundur. Onun dcğerıni küçültmeye çalışanlan Mchmet Akifin kar^ısına dikilenlere benzetir. Bu karşıcıları da ünlü bir şairimizin bir ikiliği ile yere çalmaya kalkar: Yanlış parmak uzatma sakın öyle Beş ikiliğine bir benzek söylc Aynca kendisi de Coppee'den seki/. Habip'ih de bir sözü vardır: Tevfik Fikret'in yaşamı boyunca en çok sevdiği, en çok değer gösterdiği Fransız şairi Leconte De Lisle'dir (I8181894). Bu şair titi/ ve temizdi, toplumun kötülüklerine bulaşmamak için, toplumun dışına çekildi. Gerçi kötülüklere bulaşmadı, ama hiçbir kötülüğü de ortadan kaldıramadı. Erdemli kaldı ama kötülüklcri yıkamadı. O, toplumdan kaçınca, toplum onun kendisindcn nefret ettiğinı sandı. Oysa o, toplum u çok seviyordu. lstiyordu ki toplum kendi dilcdiği gibi olsun, bunu göremeyince toplumun dışında kaldı. Işte Tevfik Fikret, bu Leconte De Lisle'e bağlıdır. Çünkü kendisi de tıpatıp ona benziyordur. Fikret, Musset'yi de sever. "Musset Için" adıyla bir şiir bile yazmıştır: Karşında senin ah şıır çevınr. "Gözyaşlan" şiirinde Coppee 50 yaşına basmış olmanın kendinde uyandırdığı eyvah'ı anlatıyordur: Biraz sonra 50 yaşımda olacağım Tanrı'ya şiikiir buna boyun eğiyorum Yalnız öncmli bir kaygım var Nc kadar yaşlanırsanı o kadar az ağlıyonım Ah, o sevecenlik pınarı ki yüreğimden Gözlerime çıkardı O kadar yaşlandııtı mı ki Artık kurumaya yaklaştı 50 yaş! Jean Cocteau'yu da (Fransız şairleri hep böyle midir?) allak bullak etmiştir: Elliyi geçtim. Bu, ölümün bana kavuşmak için öyle u/.un boylu taban tepmcsine gcrek kalmadığı anlamına gelir. (La Difficulte d'Etre / Varolma Güçlüğö) Durun, Fikret, Alphonse Daudet'den de bir şiir çevirmiştir. Bir de Charles Fuster'den ya da Foster'den. Her ne kannağnsı isc. HNİsan1992 n zorlu bilim insan sevgisidir. Çiçck sevgısinden, hayvan sevgisinden, halı ve kilim sevgisinden geçtikten sonra belki insan sevgisinin kapısını da tıkırdatabilirsin. tnsanlan sev. tsa'nın buyruğudur bu. Nasıralı, dünya serüvenini bu çetrefil bilimle başlatmak istemiştir. Doğrusu, insan scvgisine de, insanoğlunun kendisıni sevmesiylc vanlır. Bunun yanında şiir, yaşamın mumuna birkaç grado parlaklık kazandırır. Evrenin tazeliğıni sıcak tutan da odur. Ülkü Uluırmak son şiir kitabında (Tavuskışı) "Her şeye, her an sevgiyle başlanabilir" diyeccktir. Çünkü ona göre her şey ölebilir, ama coşku ölmez: Dünyada ilk şiir yaratıldıgında doğmuştunı Yani ilk kez aydınlandığında yeryüzii E Bcn ki hunca uzun bir yaşamın sonunda anladım Hiç /aman yitirilmedcn Anlatılması gerekeıı bir sevgi var Ve söylenmesi gereken bir türkü Uluırmak, şaırligin ilk adınıının sözcükleri sevmek olduğunu da biliyor: Agrının cirit attığı oluyor boşlukta Gidip gcliyor, geçip gidiyor uzaktan Sözciiklerin o doyumsu/ tadını yaşarken (örneğin kırlangıç derkenki güzelliği) Dağılıp gidiyor bo^lukta Çalıyor o çılgın İM>ra/.an M 0 E R 0 İ 1 0O C A K 1 9 9 3 S A Y I 3 5 6 20 C U M H U R İ Y E T