02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C EPECEV R E 0 K T A Y E K I N C I Ve Park Otel DANISTAY KARARIYLA "IPTAL Üç yıllık hukuk savaşı Danıştay'ın "dur" demesiyle sonuçlandı. tstanbullulara rahat bir soluk aldıran bu noktaya nasıl gelindi, bundan sonra ne olacak? vct. Yılın sorusu işte bu olsa gcrek: "Park Otel Nasıl Yükselebildi?" öyle ya. Bu "beton canavara" karşı olmayan yoktu. Özelliklc Koalisyon Hükümeti dönemindc, Park Otel için "dursun" demeyen "yetkili" de kalmamıştı. Acaba, böylesine geniş bir "consensus" içinde bir yıla yakındır durdurulması istenilen, buna karşın milyonlann gözü önünde inadına yükselmesini sürdüren bir başka inşaat var mıdır. Dilerscniz, "consensus cephesine" şöyle bir göz atalım. Park Otel'e öncc yöre halkı karşı çıktı. lnşaatın "ezdiği" "Ayaspaşa semti sakinleri, bu akıl almaz kütlenin büyümesini durdurabilmek için eylemlere başladılar, dernek bile kurdular, mahkemelere başvurdular. Mimarlar Odası, "mimarlık için kara leke olan" bu ölçüsüz yapıyı "kent suçu" ilan ederek davalar açtı, kampanya başlattı. Şehir Plancılan Odası, "şehir planını ayaklar altına alan" bu çapsız yapıyı "cinayet" olarak niteledi. Inşaat Mühendisleri Odası, mühen n E disliğin toplumsal soıumluluklannı yok sayan böylesi bir "betonarmeyi" kara listesine aldı. Istanbul'daki yirmiyi aşkın çevre derneği, gönüllü oluşumlar ve kurumlar, Park Otel'e engel olunması için çeşitli etkinlikler düzenlediler. Üniversitelerdeki hemen tüm bilim adamlan ve öğrenciler, Park Otel'e izin verilmesini "şehircilik bilimine hakaret" olarak nitelediler. Basın, sürekli olarak Park Otel'i izledi. Köşe yazarlan elestiri yazılan yazdılar, "gökdelenlcri savunanlar" bile salt bu bina için görüş değiştirip, "böylc şey olamaz" dediler. Siyasi partilerin lstanbul örgütleri, bir zamanlar Gökova Ternıik Santralı'na karşı Bodrum'da gerçekleşen "tarihsel ittifakın" benzerini, bu kez Park Otel için yinelediler. tstanbul'a gökdelenleri miras bırakan, Park Otel planının onay sahiplerinden Dalan bile, sonunda dayanamayıp, "galiba bu binada ölçüyü biraz kaçırmışız" demek zorunda kaldı. Ve, tüm kent halkı, işçisi, memuru, csnafı, tüccarı, işadamı, ev kadını... he men herkes, Ayaspaşa'da yükselen dev kütleye nefretle bakıp, "yazık oluyor lstanbul'a" dediler. Eğer bir referandum yapılsaydı, Park Otel'e hayır diyeceklerin oranı, hiç kuşkusuz hükümetin son yerel seçimlerdc aldığı oy oranını ikiye katlardı... Dcnebilir ki, bu "ret cephesi", Türkiye'de henüz pek işe yaramıyor. Katılımcılık işlemiyor, "sivil duyarlılık" kararlara yansıyamıyor... önemli olan, "resmi duyarlılık". Yani yetkililer!.. Ama, onlar da "hayır" demediler mi? Son altı ayın Cumhuriyet kolleksiyonunu tanyoruz. Arkadaşımız Rem/.i Gökdağ'ın "sabırla" sürdürdüğü habcrleri, Park Otel'e karşı çıkan "üst düzey yetkililerin" demeçleriyle dolu, Işte, en etkilileri: tstanbul Anakent Belediyesi. (Bu yüzden Beyoğlu Belediyesi ile arası bile açıldı.) Beyoğlu Belediyesi. (Yasa, hak, hukuk... diyerek inşaatı durdurmuyor ama yanlış bir yapı olduğunu da gizlemiyor.) Turizm Bakanlığı. (Yanlıştan dönülmesi için bakanlığın tüm yetkilerini kullanacağını söylüyor.) Şehirleşmeden Sorumlu Dcvlet Bakanlığı. (Park Otel'in ruhsatının iptal edilebileceğini belirtiyor.) Çevre Bakanlığı. (Çevreyi bozan yapılaşmaya örnek gösteriyor.) Türkiye'de bir inşaatın durdurulabilmcsi için, acaba başka kim kaldı dersiniz? Hiç kimse ve hiçbir kurum. Başbakan ve Başbakan Yardımcısının bile özel konuşmalarda bu inşaattan yakındıkları biliniyor. O halde, yılın sorusu işte bu olsa gerek: "Peki, Park Otel nasıl yükselebildi?" Bu sorunun yanıtı, salt imar mevzuatının içinde bulunduğu "kaosu" göstermekle kalmıyor, dahası, aynı mevzuatın, "Demokrasiye, bilime ve çevreye" karşı ne denli duyarsız olduğunu da kanıtlıyor. 12 Eylül'den sonra "biçimlenen" turizm ve imar anlayışı, kenti, ülkeyi ve halkı değil, toplumsal kazanımlan yadsıyacak "işbitiren" yatınmcı çevreleri düşünüyor. Ve, bu anlayışın yasalan hâlâ yürürlükte olduğu için, böylesine geniş bir "sivil ve resmi ittifaka" karşın, Park Otel aylarca ve "özgürce" yükselebiliyor. "Demokrasiye" açıkça meydan okuyor... Ncyse ki bu akıl almaz gidişe, en sonunda Danıştay "dur" diycbildi. Böylece salt lstanbul değil, hukukun üstünlüğü ilkesi ve "demokrasi" de rahat bir nefes almış oldu. Bakalım, Danıştay karannı bu kez kim ve "nasıl" uygulayacak? Bu "yasa dışı" işgale izin verenler, kenti kurtarmak içîn ne zaman kollan sıvayacak? HUKUK AÇISINDAN Park Otel olayında en fazla tartışma konusu olan hukuksal sorun, imar planı yetklsinln hangi kurum tarafından ve nasıl kullanılacağı olmuştur. 1982'de yürürlüğe giren ve inşaatın "ruhsat aldığı" taşınmazların turizm merkezi ilan edilmesine olanak sağlayan Turizmi Teşvlk Yasası, "planlar" başlıklı 7. maddesinde şu hükmü getirmiştir "Bakanlık, turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde Bayındırlık ye Iskan Bakanlıgınca onaylı nazım İmar pianlarına uygun olarak, turizm amaçlı imar uygulama planlarını tadil etmeye ve onaylamaya yetkllidir." Turizmt Teşvik Yasası'nın yürürlüğe gir\ diği tarihte, biittin nazım İmar planlarını onaylama yetklsl, 6785 sayılı (Eskl) İmar Yasası uyarınca zaten Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı'na ait bulunuyordu. 1985 yılında yürürlüğe giren 3194 sayılı yeni İmar Yasası ise, nazım imar planları üzerlndeki Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı'nın onama yetkisini kaldırmış ve bu yetki 8. madde ile yerel yönetimlere verilmiştir. Bu nedenlerle artık Turizmi Teşvlk Yasası'nın 7. maddesindeki ".. Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı'nca onaylı nazım imar pianlarına uygun olarak..." biçimindeki ifadeyi, zım imar pianlarına uygun olarak." biçiminde yorumlamak ve anlamak gerekir. Nitekim 30.3.1987 tarih ve B09/558 sayılı Turizm Bölge ve Merkezi Nazım Planları ile ilglli Bayındırlık ve Iskan Bakanlıgı Genel"..yetkili klareler tarafından onaylanmış na gesi'nin 4. paragrafında da bu gerçek açık biçimde belirtilmekte, Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı'nın bizzat kendisi büyükşehirlerdeki nazım plan ve değişikliklerinin turizm alan, bölge ve merkezlenni kapsa bile, Bayındırlık tarafından onaylanamayacağını, bu yetkinin Büyükşehir Belediyelerine ait olduğunu kabul etmektedlr. Dolayısıyla Park Otel'i kapsayan imar planını onayiama yetkisi yalnız lstanbul Büyükşehir Belediyesl'ne aittlr. Öte yandan, Park Otel'e verilen ruhsat, 1954 tarihli nazım plana aykırı olarak, 1988'de yapılan 1/500 ölçekli Uygulama Imar Planı'na göre verilmiştir. Dolayısıyla hukuka ve şihircilik ilkelerine aykırı olan plan 1954 onaylı nazım imar planı değil, 1988 onaylı Uygulama İmar Planı'dır Park Otel ile işlenmekte olan kentsel ci nayetin kesin olarak önüne geçilmek isteniyorsa, hukuk ve çevre dokusuna uygun 1954 onaylı Nazım İmar Planının değil, Park Otel'e izin veren 1988 onayllı Uygulama İmar Planı'nın değiştirilmesi ve iptali gerekir. Çünkü bu plan, bütün kararlarıyla, hem Imar Yasası ndaki planlama anlayışına, hem mevcut nazım plan ilkelerine, hem de yürürlükte bulunan imar planlarının yapımı ve değiştirilmesiyle ilglli yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Yani, özetle, Park Otel'in "planı ve kendl8İ", hukuka aykırıdır. Danıştay'ın iptal kararı, bu savımızı bir kez daha tescil etmiştir. Av.DervişPARLAK (Mimarlar Odası Hukuk Miişaviri) C U M H U R İ Y E T DEROİ 16 A Û U S T O S 1992 S A Y I S34
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle