02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

P A Z A R I N PEIMCERESflMDE Sıfır noktasındaki kadın S uriyeli bir üniversite hocası olan Butanya Saban, bu sene Arap ülkelerindeki kadının sosyal durumıı ile ilgili önemli bir kitap yazdı: (Both Right and Lefl Handed Arab Women Talk About Their Lives, Indiana University Press.) 1990 yılında kadınlann araba kullanma yasağını protesto etmek için bir süre araba kullanmış olan Suudi Arabistanlı kadınlann tevkif edilmeleri, işlerinden kovulmalan, bu kadınlara pasaport verilmemesi Batı'da önemli yankılara yol açmıştı.. Bayan Saban Suudi Arabistan'daki kadar olmasa bile bugün Arap ülkelerindc yaşayan kadınlann ikinci sınıf vatandaş olduklannı, gcnellikle kocalan, babalan vc crkek kardeşlerinin baskısı altında yaşayan esirler durumuna indirgendikİcrini belirtmiş. Bu sonuca ulaşmak için çok sayıda Suriyeli, Lübnanlı, Filistinli ve Cezayirli kadın ile görüşmüş. Kadının Arap Yanmadası'ndaki çarpık durumunu yansıtan çok sayıda olay naklcdiyor. En etkileyicisi Um Muhammed adlı altmış yaşındaki Suriyeli bir kadının anlattıklarıdır: Kırk sekiz yıl süren bir karabasan halinde geçen bir evlılik öyküsü Um Muhammed'inki. Kocasının çiftliğinde çalıştınlır ve sıkca dövülürmüş. Eninde sonunda kocasının ilk karısıyla önce dost olmuşlar sonra da aralannda lezbiyen bir ilişki gelişmiş. Bu kitab bana Neval El Scddavi'nin 'Sıfır Noktasındaki Kadın' başlıklı yapı tını anımsattı. Dilimize Sclma Dcmiroz tarafindan çevrilmiş olan (Metis Yayınları, 1987) bu yapıtta Neval El Seddavi, Kahirc Kanatır Cezaevi'ndeki ölüm hücresinde bulunan bir fahişc ile konuştuklannı nakleder. ölüm hücresindeki Firdevs, El Seddavi'ye yaşam öyküsünü I anlatır: "Babam cahil, yoksul bir köyliiydü... Yaşam hakkında çok az şey bilirdi. Ürün nasıl yetiştirilir, düşmanın /ehirlediği sığır ölmeden pazara nasıl ulaştınlır, henüz vakit varken bakire kız başlık parasına nasıl satılır, kâhyanın öniinde nasıl iki büklüm durulur, karı nasıl dövülür, anasından emdiği süt her gece nasıl burnundan getirilir... Her cuma tcmiz bir galabeya giyip camiye cuIma namazına giderdi... Cuma namazından bahseder, imamın sözü dinlenir biri |olduğu üzerinde konuşurlardı." 'Çalmanın günah olduğu besbelli deIğil miydi, ya adam öldürmek, bir kadıInın namusunu kirletmek, adaletsiz davIranmak, bir insanı dövmek suç değil yerini almıştım, eskiden onun yaptığı şeyleri şimdi ben yapıyordum. Annem yoktu artık, onun yerine elime vurup maşrapayı benden alan başka bir kadın vardı...' Babasının yeni V.ansı bir gün şu düşüncesini açığa vurur: 'Amcam Şeyh Mahmut namuslu adamdır. Yüksek bir emekli maaşı var... Üstelik geçen yıl kansı öldüğünden beri yalnız yaşıyor. Firdevs'le evlenirse kız iyi bir hayata kavuşur. Amcamın da kendisine hizmet edip yalnızlığını gideren uysal bir eşi olur.' 'Haklısın. Ama yüzündeki sakatlığı unııtma.' 'Sakatlık mı? Kim demiş sakat diye? Hem büyüklerimiz 'Erkeğin güzelliğinc değil cebine bakacaksın' demezler mi?' Sonunda Firdevs amcamla evlcndirilir. Amca, Firdevs'i o kadar çok döver Çarşafın aralıftından »zgUrlüö* kaçamak bir bakıs. ki, dayanamaz evden kaçar. Babasının evine sığındığında miydi?' ona, asıl ulemalann kanlannı dövdüğü'Bir gün anneme babam hakkında sonü, din kurallannın böyle bir cezaya irular sordum. Babam olmadan nasıl zin verdiğini, dinibütün bir kadının kodoğurmuştu beni? Annem beni bir gücasından yakınmaması gerektiğini söyzel dövdükten sonra, elinde küçük bir lerler. çakı, belki de jilet olan bir kadın çağırGünün birinde sopayla dayak yer ve dı, beni sünnet ettiler.' yine kaçar ancak bu sefer babasının evi'Hamur yoğurmak için tekneyi bane gidemez, sığınabileceği her yere uğcaklanmın arasına koyup yere çömelirrar. Eninde sonunda bir randevuevindc dim. Hamur topağını düzenli aralıklarçalışmaya başlar. Arada bir şirkette mela tekneye çarpardım. Galabeyam sık mur olarak çalışmaya yeltenirse de, gitsık kalçalanma doğru sıyrılırdı, ama tiği kurumlarda da rahatsız cdilir. amcamın elinin okuduğu kitabın altınEninde sonunda şu sonuca ulaşır: dan uzanıp bacağıma yaklaştığını göre'Başanlı bir fahişe zavallı bir azizeden ne dek pek aldınş etmezdim buna' daha iyidir. bütün kadınlar yalanlann 'Biraz daha büyüyünce babam elime dolanlann kurbanıdırlar, erkekler kamaşrapayı tutuşturup ayaklannı yıkadınları aldatır, aldandıklan için de onmayı bana da öğretti. Artık annemin lan cezalandınr, aşağılar, bu kadar düştükleri için cezalandınr, evfenmeye zorlar, sonra da ömür boyu hizmetçiliğe, küfürlere ya da dayağa mahkum ederler. En az aldatılan kadının fahişe olduğunu kavramıştım artık. Evliliğin kadınlann en zalim şekilde acı çekmesine dayalı bir sistem olduğunu anlamıştım.' Neval El Seddavi'nin kitabında tanımlanan sosyal statü kadınları dünyada en nezih, en kutsal bir konuma değil, görüldüğü gibi, fahişeliğin daha saygıdeğer olduğu sonucuna ulaştınyor. Butanya Saban'ın kitabındaki Um Mııhammed'in de aynı durumda kocasının ilk kansının sevicisi olması bundan çok dcğişik bir sonucu yansıtmıyor. Acaba bu tür bir ikincil sınıf konum sadece Arap Yarımadasfnda mı kadını böyle olumsuz bir sonuca itcr? Bu sorunun cevabının ne olabileceğini meşhur foe'nin nispeten az bilinen romanı 'Roxana'da buluyoruz: 1724'tc kaleme alınmış olan bu romanda, Fransa'da büyümüş, Ingiltere'de büyütülmüş olan bir kadının kocası tarafindan terkedildikten sonra Firdcvs'inkine benzeyen bir yaşam üslubunu kendine seçtiği anlatılır. Roxana Fransa'da, fngiltere'de ve Hollanda'da değişik kimselerin metresi olur. Bu ara saraylara gircr, çıkar, çağının en tantanalı şatolarında fınk atar. Arada, onu çok beğenen ve evlenme teklif edenler çıkar, bunlara verdiği yanıt şaşıracak capla Firdevs'in yorumunu içerir: 'Bana kendisiyle niçin evlenmediğimi sordu... Ona ananelerin bize öğrettiğinden farklı bir evlilik kavramına sahip olduğumu belirterek cevap verdim. Ben kadının erkekten farksız, serbest doğan, kendi işini, kendi yönetebilen bir yaratık olduğunu inanmaktayım, oysa evlilikle ilgili yasalar, bu kuralları içermezler. Bu yasaların dayandıklan ilkeler, evlenen kadının özgürlüğünü, mallannı, otoritesini, kocasına devrcdip, onun esiri olmasına yol açmaktadır...' Görüldüğü gibi, 18. yy.'da Avrupa'da bugünkü Arap Yanmadası'nda yürürlükte bulunan sosyal haksızlıklar, eşitsizlikler bahis konusu olduğu zaman, bu koşullar, kadınlan daima erdeme ulaştırmamış; tıpkı bugünkü Arap Yanmadası'nda geçerli örf ve âdetleri uygulayanlar gibi o yüzyılın kadın yaşamını düzenleyen örf ve âdetlerini koyanlann beklediklerinden çok değişik; hatta beklenenin taban tabana zıt sonuçlar çıkmış ortaya. Arap Yanmadasfndaki kurallan oluşturanlar kuşkusuz günün birinde, erkeği de kadını da erdeme ulaştıran en kestirme yolun, onlann özgür ve bütün insanlarla eşdeğer olduklannı kabul etmekten geçtiğini anlayacaklardır! < Robinson Crusoe yazan Daniel De ICUMHURlYET0ERal16AÛUSTOS1992SAYISS4 II
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle