Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R A F F İ A NT I K A P O R T A K A L Resim ve Heykel'in salonlarında alebelik yıllarımda da resme ilgim vardı; Resim ve Heykel Müzesi'ne dcsık sık giderdim. Bu güzel müzenin bahçesi de beni çok cezbederdi o zamanlar...Şimdi de bahçe aynı bahçe, merdivenlerdeaynı; ama aradan 27,28yıl geçmiş. Kaç ke/inipçıknıışımdır bu merdivenlerden kimbilir?.. Şimdi de bu basamaklar beni parke döşeli bir salona götürecek. Parke salonun tahtaları gıcırdar hep, o y üzden halıdan yürümcli insan. Ben de öyle yapıyorum ve beni bekliyen müdire hanımın, Prof. Belkıs Mutlu hanımefendinin odasına yöneldim. Bir İstanbul hanımefendisi beni kabul ediyor: Her zaman bende bu duyguyu uyandırır Sayın Belkıs Mutlu. Oda, Boğaz'ın serin sularına bakıyor. Belkıs hanımın masasının üslü, çaüşan kişilere mahsııs bir dağınıklık içinde. Tıpkı benim masam gıbi... Profesör Belkıs Mutlu'ya binanın tarihçesini soruyorum: "Resim Heykel Müzesi" diyor Belkıs Mutlu, "Dolmabahçe Sarayı'nın dışındadır. Veliaht dairesidir. Cumhuriyet döneminden önce F.debiyat Fakültesi olarak kullanılmış. Daha sonra Atatürk'ün emriyle 1937 tarihinde Resim Heykel Müzesiolmuş." Birden alkış sesleri odaya doluyor: "Konser" diyor Belkıs Mutlu; "Oda konserleri veriyoruz müzede. özellikle gençlcr çok ilgi gösteriyorlar. Hem çok da öncmli ve kaliteli oda müziği konserleri oluyor burada. Fransız, İngiliz gruplarda geliyor." Belkıs hanımefendiyle birlikte Batı'daki müzelerden sözediyoruz. Sonra tabii ki söz dönüp dolaşıp Resim ve Heykel Müzesi'ne geliyor; Belkıs Mutlu'ya, "Peki müzenizi nasıl koruyorsunuz? Müze hakkında çok şey söylendi; yangın tehlikesinden söz edildi, eserlerin iyi korunamadığından çokça bahsedildi; nediyorsunuz?"diye soruyorum. "1937 tarihinde kurulurken o günün şartlarına uygundu bu müze," diyor Belkıs Mutlu: "Yani,dünyada eserlerin ışıklandırılması, ncm oranının düzenlenmesi ve korunması hakkında fazlaca bir bilgi yoktu o tarihlerde. Bunlar sonradan buluntlıı, talhik tdildi." Bizim uzun süre yaya kaldığımızdan şikâyetçi Belkıs Mutlu; ama şimdilerde müzenin ışıklandırma işine bilimsel olarak yaklaştıklarınıve bir bölümünüdeışıklandırdıklarını anlatıyor. Yeni uygulamalarda desenleri, haritaları, suluboyaları ayrı bir kısmında sergiliyeceklerini ekliyor. T Ftoslm va Haykal Mttzaai müdlrasl Profcsör Balkıs Mutlu v* Raffl Portakal, Halffe AbdUIm*cid Efondl'nin B««thov«n tablosunun önünda: B*lkıa Mutlu, onarım çalışmalarının yanı aıra m t t u aralvlnln v* kütüphancnln d« g*liştlrllm*kt« olduğunu anlatıyor... Belkıs hanım, müze uzun zamandır onarımda; hem içte hem dış cephede restorasyon var, ne diyorsunuz bu konuda? Her şey para, imkân işi: Biz bir taraftan başlayıp bitirinceye kadar diğer taraf bozuluyor. Batı'daki müzeler de sadece devlet desteğiyle ayakta duramıyorlar; önemli ölçülerde özel yardım alıyorlar. Onlar değerlenir. Biz de öyle yaptık. Bir yandan Mimar Sinan Üniversitesi'nin yardımları, diğer taraftan Resim ve Heykel Mü/.esi Derneği'nin vc diğer kuruluşların yardımıyla hiç olmazsa ışıklandırma ve nem oranını dengeleyen makineleri alma işini hallettik; amadaha8adet makineyeihtiyaçvar. Peki yangına karşı nasıl bir önleminiz var? Yangına karşı elektrikli alarm sistemi var. Rotaryenler yaptırdı. Dışardan bir alkış daha kopuyor; bu kez iyice kuvvetli ve arkasından ayak sesleri, herhalde'ara'olmalı. Belkıs hanım, müze iki gün kapalı; pazartesi ve salı. Bugün pazartesi, saat 15.00 suları ve şimdi konser var. F.vet, Batı müzelerinde böyle örnekler sö/ konusu; ama burası eski bir 'Osmanlı SarayT olduğuna göre, 'Osmanlıların ruhu'buişeneder? Çok sevinirlerdi! Biz eski bir "tradisyonu" devam ettiriyoruz. Özellikle veliaht AbdülmeciddönemindeSaray'ın bu bölümü birçok oda müziği konserine sahneolmuş. Ne kadar iyi... Ressamlann hamisi Abdülmeeid'in geleneği devam ediyor öyleyse. Belki de Abdülmecid Efendi'nin "Beethoven" isimlı tablosugerçek bir olayı belgeliyordu... Tabii, oradaki kemancı, Abdülmeeid'in eşidir. Abdülmecid bir köşeyekendinideresmetmiştir... Belkıs hanımla birlikte müzeyigezmeye koyuluyoruz. Üst kata çıkan merdivenleri birlikte tırmanıyoruz konuşa konuşa: Belkıs hanım, Saray'ı; pardon Müze'yi kaç kişi ile yönetiyorsunuz? Kadronuznekadar? 18.000 m 2 ve 5 personelimiz var; hem bekçi hem temizlik görevlisi bunlar. Anlamadım.kaçkişi? Bckçilerdedahil 5kişi. O zaman işiniz kolay. Az kişi ile uğraşıyorsunuz! Inanılma/ bir şey; 18.000 metrekarelık bir alan, bir saray; dahası, bir müze ve beş kişi!.. İnsan sadece toz almaya kalkışsabirhaftadabitirir. Belkıs hanım, düşüncelerimi okumuş gibi, basamaklann en üstüne geldiğimizde, kapının pervazını eliyle silıp kalınca bir toz tabakasını gülümseyerek bana gösteriyor: Eh, pek kirli değil doğrusu! Çalışanlara kızmıyorum, onlar iyi niyetle yapıyorlar; ama imkânlarbu kadar... Belkıs hanım busalondeğişmiş. Evet, burası artık Cumhuriyet öncesi heykeltıraşlartna ait. Cumhuriyet sonrası eserleri ayırdık; başka bir salonda sergileyeceğiz. Eserleralçı ve terrecuite galiba. Evet, bu yüzden de özel olarak korunmaları gerek cam veya pleksiglas fanuslarla. Ama imkân meselesi, para yok. Burada; Oskan Efendi'nin, İsa Behzat'ın, Ihsan Bey'in eserleri sergileniyor. Gclin size ışıklandırmayı göstereyim. Şeker Ahmet Paşa'ların bulunduğu odadayız. Rahatsız etmeyen bir ışık var. Etraf sessiz, insan kendini 'başka bir dünyada' sanıyor. Benim çok sevdiğim Şeker Ahmet Paşa'lar yan yana. Türk resmine yalnız eser olarak değil ama üslup açısından da büyük hizmetleri olmuş Ahmet Ali'nin (Şeker Ahmet Paşa), natürmortların yanı sıra peyzajları ile de hayranlıklar uyandıran resımlerı bunlar. Sonra Sülcyman Seyyid Bey'in natürmortları: Olağanüstü bir şelTaflık duygusuverentablolar. Bir odadan diğerine geçerken soruyorum: Kaçadeteserinizvarmüzede? 2200 yağhboya tablo, 80 desen, 43 baskıve411 adet heykel. Pekiyi, en çok beğendiğiniz eser hangisi? Sergilenenler arasında Halil Paşa 1 nm"U/ananKadın"ı Halil Paşa'nın "Uzanan Kadın"ını ve diğer Halil Paşa'ları, Ahmet Ziya Akbulut'ları, Hoca Ali Rıza'lan görüp Osman Hamdi'leıin bulunduğu salona giriyoruz. "MimozalıKadın"vediğerleri. Herhalde "Mimozalı Kadın" Osman Hamdi Bey'in şaheserlerinden biridir. Ve karşımda son hulıt'e Abdülmecid Efendi'nin"Beethoven"tablosu,tümgörkemiyle duruyor. Bakışlanmı tablo üzerinde yoğunlaştırıyor ve bir yol bulup tablodan içeri giriyorum! Sağımda, Halife Abdülmecid Efendi, karısı Şehsuvar'ın(Baş Kadın Efendijkemanını dinliyor. 'Ofelya kadın', boulle piyanoda ve tanımadığım bir violonist... Arka planda benim gibi başka dinleyiciler de var. Becthoven'in notaları yerde. Müziğin akışını bozmamak için gerisin geri tablodan çıkıyorum. Yine müzedeyim; yanımda Belkıs Mutlu, alt kattan başka bir konserin nağmeleri geliyor kulaklarımıza. Belkıs hanımefendi ile merdivenleri iniyoruz. Teşekkür edip ayrılıyorum. < DERGİ 1 9 M A Y I S 199 1 SAYI 2 7 1 C U M H U R İ Y E T