Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BASKENT GÜNLERİ M Ü Ş E R R E F H E K İ M O Ğ L U Mimozaların açtığı 23 Nisanlar isan ayını çok severim. Kimi sev diklerim bu ayda doğmuş, bir nisan balığı gibi dalmışlar diinyamıza. Yaşamıma başka bir boyut katmışlar. Annem babam nisanda evlenmişler. Gazeteciliğe nisanda başladım. Bayram sevinciyle kutladığım olaylar bunlar. Bir de gerçek bayram var elbet. Dünyada ilk kez Türk çocuklarının yaşadığı bir bayram: Ulusal Egemenlik Bayram ı. Yıllar geçer, çocukluk, gençlik, orta yaş gerilerde kalır; ama o bayramın coşkusunu hissetmekten geri kalamam. Göztepe'deki Taş Mektep'i düşünürüm, sakallı müdürümüz Tahir Bey'i, bir gözü hafif şchla Feriha öğretmeni, 23 Nisan'ın scvinç ve coşkusunu bize duyuran scvgili öğretnıenleri. Taş Mektep'e giden sokağın ucunda bir evde oturuyoruz. Yeşilbahar aralığı. Bir yanında Cavit PaşaSokağı, bir yanında Yeşilbahar Sokağı var. Karşıda "Papazın bağı", bağın ötesinde Bağdat Caddesi, sonra Çiftehavuzlar'a, Dalyan'a inen sokaklar. Ya da Caddeboslan yönüne sapıyoruz. Kocaman bir bahçede dolaşır gibi. Her mevsim başka bir güzellik yaşayarak. Baharda duvarları aşan leylaklan, hanımellerini, gülleri koklayarak. Yazın sıcak bir uykuya dalan sokakların sessizliğini dinleyerek. Sonbaharda doğanın direncini hissederek, kış gelince karlı sabahlara uyanarak çamların yeşili beyaza bulanır, beyaz bir bahar yaşardık. N Kimi zaman düşünürüm, yaşama sevincim, solmayan umudum, direncim Yeşilbahar Sokağı'nda yaşamaktan kaynaklanıyor belki de Göztepeli olmaktan. Sokağımızdan başlayarak Çamlıca'ya, Kozyatağı'na, Yakacık bağlarına, aşağıda Fenerbahçe'ye, sonra Adalar'a, Moda'ya, Boğaz'a kadar uzanan yolları evimizin bahçesi gibi hissetmekten, gözlerimin, gönlümün öyle bir güzelliği kucaklamasından kaynaklanıyor belki de. Ada bahçelerinde mimozalar hâlâ çılgınca açıyor mu acaba? Ya da Boğaz yollarında erguvanlar? Biraz kuşkuluyum. Çünkü Yeşilbahar Sokağı'nı tanımıyorum artık. Dalyan'a, Caddebostan'a hangi yoldan gideceğimi şaşırıyorum. Oysa çocukluğumda yürümeye doyamazdım yollarda, her köşeden bir çağrı, çiçekler selam verir duvarlarda, nerede hangi çiçeği göreceğimi bilirim, köpekleri, kedileri tanınm bir bir. Bizim de bir kedimiz, bir köpeğimiz var. Kedi güzel bir tekir, karlı gecelerde ortadan kaybolur sabaha doğru u/aktan çığlıklar gelir birden, he pimiz uyanır tekirin dönüşünü bekleriz. yaptırdı. Bir ayva ağacının altında. Yılönce orta katın camına kadar uzanan larca birlikte yaşadık, ölümüne alışamaerik ağacına tırmanır, sonra camı vurur dık. eliyle, annem ya da babam pencereyi açar Yıllar ve yıllar sonra, kocamla bir içeri alırlar. BUyük hala, "Seni çapkın" Avrupa gezimiz var, otomobille Bhiksel'diye takılır. Biz de gUlüşürUz çatı katın den Paris'e gittik. Ben Cumhurbaşkanı da. Cevdet Sunay'ı izleyeceğim Paris'te. GüTekir bir aşk gecesi yaşadı diye dü zel bir görev. Orly'de Ankara'dan geleşünüruz. Nedeni 'Zehra Hala', "Bahara cek uçağı karşılıyoruz. Dışişleri Bakanı doğru kedilerin aşk dönemi başlar" de Çaglayangil, Protokol Genel Müdürü Şemişti bir gün. Aşksız yatılamayacağını da fik Fenmen, Paris Büyükelçimiz Nuretilk kez ondan duyduk galiba. Babamın tin Vergin, Basın ve Turizm Danışmanı halası, o günkü yönetime ters bir dükkân Mukadder Sezgin, yardımcısı Nevin Meda kalıplanan bir fes nedeniyle ailece nemencioğlu, Ankara Sokağı'ndaki güzel Eyüp Sultan'da oturmak zorunda kaldık elçiliğimizdc büyük ha/.ırlık, Gencral De ları dönemi de masal türü anlattı bize. El Gaulle'e bir akşam yemeği verilecek. Pabet çok şaşırdık. Bir fes nedeniyle kent ris Operasf nda "NotreDame'ın Kambuiçinde bir sürgün. Babam bizi Eyüp Sul nı" balesini seyredeceğiz, Versailles Bahtan'a götürdü bir gün, halamın yaşadığ evi gördük, sonra Pierre Loti'nin oturduğu tepeyi. Hakkı Bey, kızları her şeyi görsün, öğrensin ister. Vakit bulunca müzelere götürür bizi, Tepebaşı'na tiyatroya, Şehzadebaşı'na ortaoyununa, Kadıköy'de Siireyya ve Hale sinemalarına. Her şey olanaklar ölçüsünde elbet. Olanaklar da hayli sınırlı. Ancak mutlu bir aileyiz. Soframız neşeli, yemekte UzüntUden, sıkıntıdan, sorunlardan hiç söz edilmez. O konular biz yattık C*vd«t Sunay'ın cumhurbaskanhöı dönamlncl*, Paris zlyarctl attan sonra konuşulur rasında çakllmis bir fotoğrafta,aoMan safta; dönamln Franscı 8«galiba... Annemin flresl Bayan Juvlal, Protokol Genol MUdUrU' nün *si Parlhan F«nilk şapkasını elleri men, Atıfet Sunay ve bir baska görevllnln *şl.~ mizi çırparak seyretmiştik. Lacivert rölöve bir şapka, anneciğim aynada, biz ar çesi'nde bir öğle yemeği. Paris'i başka bir kasında, babam da hayran seyrediyor 'Ih yüzü ile gördüm o günlerde. Bir devlet san Hanım'ı. ölünceye dek sevdiler bir konuğunu çok zarif ağırlıyor. De Gaulbirlerini. Bize de sevmeyi güzel öğrettiler. le'Un konuğu oldum FJysees Sarayı'nda, Evimizi, soframızı, bahçemizi, sokağımı Paris'in şıklığını göreceğim derken şaşırzı, kedimizi, köpeğimizi var gücümüzle dım. Fransız kadınları modaya aldırmısevdik. Tekirden sonra bir de Ankara ke yor, kişisel çizgilerini taşıyorlar. dimiz var. Beyaz tüyleri ipek gibi, bir gözü mavi benekli, bir gözü bal rengi. Dönüş yolunda Yugoslavya'dan geçiYerde yatmaz koltuğa çıkar. "Ben ancak yoruz. Yağmurlu bir gün, Kuvvet, aradığı burada yatarım der" gibi. Aynanın önün bir yeri bulmuş gibi durdu birden. Rasih de durup özünü seyreder uzun uzun, gü Paşa Çiftligi'ni arıyormuş meğer. Osmanzelliğine âşık âdeta. Köpeğimizin bahçe lı döneminden kalan bir köpek çiftliği. de bir köşkü var, babam büyük özenle Kuvvet; avcı, iyi bir köpek almak istiyor. Yağmur çok hızlı, ben arabada bekliyo rum. Hayli gecikti, sonunda koşarak geldi. Bir yavruyu çok sevmiş, ama cebindeki para yetmiyor. Çiftliğe birlikte gittik, çığlığı bastım. Onlarca köpek yavrusu bir arada. Gözüm kına rengi bir yavruya takıldı birden, göğsünde beyaz benekler, soylu bir duruşu var. Kuvvet'e gösterdim. Meğer o da ona göz koymuş. Çantamdaki parayı boşalttım, köpeği alabiliyoruz. Bakıcısıyla konuştuk, tdol Branski Junior, dünya şampiyonunun oğlu, kimlik ve aşı kâğ:dını aldık, yola koyulduk. Idol'ü bir kutuya koydular, yalnız başı görünüyor. Çok şeker şey, birbirimizi sevdik, elimizdc bir bibcron, ona süt veriyor, otelde yanımda yatırıyorum. Türkive'ye yaklaşınca kara kara düşünüyorum. Göztepe'deki evimizde ldol nerede yatacak? Kapıkule'den telefon ettim. Bir köpek yavrusuyla geldiğimizi söyledim. Gece yarısına doğru eve vardık, Idol'ü tüm aile sevgiyle karşıladı, annem bahçedeki kulubeyi temizlemiş, ona güzel bir yatak yapmış, ama gece hiç kimse uyuyamadı. Yavrucuk sabaha kadar ağladı. önce anasından, sonra benden ayrılmak acı geldi anlaşılan. Ertesi gün arkadaşım Mu/affer Mcntcş geldi, o da bir köpeksever. Idol'ü ağlatmamanın yolunu gösterdi bana. Başının altına bir yasiık, yastığın içine bir saat koyacağım, rahatça uyuyacak. Inanılır gibi değil, ama gerçekten deliksiz uyudu ldol. O saati annesinin kalbi sanıyor, saat tıkırdadıkça rahat uyuyor. Ertesi gün saati çıkarıp oynadı ama başını dayayıp yeniden uyudu, ne yapsın süt bebeği henüz.. Bu olayı Aziz Nesin'e anlattım bir gün, o da bir çocuk kitabına yazdı. Köpek güzel bir hayvan, iyi bir dost gerçekten. Kaç köpek büyüttüm yıllar boyunca hiçbirini unutamam. Bu da Göztepe'den kaynaklanan bir sevgi galiba. Komşu köşklerin hepsinde bir köpek var, hepsi ayrı türden, hepsi arkadaşımız, bize hiç havlamaz, kuyruklarını sallarlar yalnız. Bir de kurbağalar var, mehtaplı gecelerde çok güzel konserler verirler. Cevat Paşa'nın Köşkü 'nde kuğu biçiminde bir havuzda dans ederler birbirleriyle. O güzel köşkte bir de kanarya bahçesi var, sarı sarı uçar, ötüşürler. Ben kanaryaları değil, arka bahçedeki bülbülü dinlemeyi severim çatıdaki balkondan. Cevat Paşa'nın yemek salonunda bir de akvaryum var. Sofranın ortasında duruyor, içinde kırmızı balıklar. O balıklara Uzüntüyle baktığımı anımsıyorum, neden denizde değiller de havuzdalar diye. Çocuk Bayramı'na doğru, çocukluğuma dönerek kimi okurlarımın sorularını da yanıtlıyorum. Yaşama sevincimin nereden kaynaklandığını soruyorlar. Belki de çocukluğumdan, çevremden, sokağımdan, ama asıl evimizden. Sevgi dolu bir evde büyümek güzel bir olay. Sevmeyi öğrenince unutamıyor insan, yaşamak sevinci solmuyor artık. Çocuk Bayramı'nda tüm çocukların sevmeyi öğrenmelerini diliyorum.^ DERGİ 21N İ S A N 1 9 9 1 SAYI 2 6 7 C U M H U R İ Y E T