Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R R A S GE L E engiz köpek getirdi. Balabanlı Mehmet istiyordu. Hemen götürmek gerek. Arabaya koydum. Hanım sordu: "Akşam a döncrsin degil mi?" Bak hanım! Nerdeyse akşamustu oluyor. Varıncaya dek akşam. Bırakmazlar. Bir iki lokma yiyelim derler. Karanlık. Biliyorsun. Arnavutköy yolu geceleri çok tehlikeli. Ne olur ne olmaz! Hanım güldü. "Anlaşıldı, anlaşıldı.." dedi. Yol bitmek bilmiyor. Uzuyor da uzuyor. Farları yakmadan köyegirdim. Hayret, bu kadar kısa sürede hiç gelmemiştim. Mehmet'i bııldum. Köpeği indirdik. Hiçbirimize yüz vermiyor. "Beni niye buralara getirdiniz" der gibi bakıyor. Üç buçuk ayiık. Ev köpeği gibi alıştırmışlar. Yataklarda büyümüş. KUçuk barakasına girince yadırgadı. Sanki dünyaları yıkıldı. Kimbilir ne kadar Uzüldü zavallı. Ahştığı yaşam ortamından, koltuklardan yataklardan, oynadığı çocuklardan ayrı... Yeni bir yaşam başlıyor. Belirsiz!.. Aynldık. Büzüldü yattı. Düşünceleriyle baş başa bıraktık. Aradan birkaç ay geçince! Ozgürlük dünyasına alışınca! Daha mutlu olacak. Bir de avlanmaya başlayınca. tşe yaradığının farkına varınca. "Iyi ki buralara getirdiler beni" diyecek. O günlerini de göreceğiz. Göl kıyısına indik. Güneş yerini aya bırakmış. Aratmıyor! Sular ışıl ışıl. Mehmet, Nejat, ben. Lengerleri yokladık. Birkaç çapak. Derken koca bir yayın. Koca Oğuz'u anınısadık. Kulakları çınlamıştır. Tekneyi baştan kara ettik. Bizim barakamız. Ne kadar da yalnız. lşte geldik. Dönmeyeceğim. Akşam buradayım. Söyleşiriz. Fenerimizin sarı ışığı parladı. Nejat yayını yüzdü. Mehmet ateşi yaktı. Ben masayı hazırladım. Oturduk. Aya karşı, göle karşı. "Haydi dostlar! En kötii (iiınümü/ böyle olsun..." Yediğimizin ıv'tiğınıı/in, soluk aldığımızın farkındayız. Gece yırtıcılarının sesi gcliyor. Onlar da özlemişler bizi. Sanki "Nerelerdeydini??" diyorlar. Epeyce yaklaştılar. Karşıhklı söyleşiyöruz. Beş on gün sonra. Baharın kokusuyla. BUlbüller de gelir. En güzel şarkılannı bizlere söylerler. Duyuyor gibiyim. Şu bülbüller! tnsanlara şarkı söylemeyi neden çok severler? Düşünür dururum. Çözemedim. Bilenler, ne olur söyleyin. Gölgeler döndu. Ağaçlar seçilmiyor. Böyle yerde zaman çok çabuk geçiyor. "Gitme zamanı" dcdi Mehmet. Nejat'la birlikte ayrıldılar. Göl, orman, barakam ve ben. Bir de gece yırtıcılarının s.eslerı. Fenerimin sarı ışığı. Yatmayı düşündüm. Uyku tutmadı. Yine dışardayım. Ateşe odun attım. Biraz da çalı. Parladı. Canım dolaşmak istedi. Göl kıyısına indim. Ay battı. Dönüyorum. Lambayı da almamışım. Ateş sönınuş. Fenerin sarı ışığına yöneldim. Barakamı beklcr bııldum. Tasalanmış. Aramaya çıkacakmış. Gorünce sevindi. Artık yatnıa zamanı. Sabah. Köpeğe hoşçakal demek istcdim. Hırladı, havladı. Rasgele...4 Tiirk mutfağında Hacı Salih çizgisi Hacı Salih' in oğlu Abdullah Movit, "hamburgersteak" akımına karşı direnişini, «ski Tiirk yemekleriyle siirdürmesini biliyor. ir zamanlaıın Beyoğlusu'nun büyUk efsanelerinden biriydi. Abdullah Efendi Lokantası. Gerçekten seçkin, eşine ender rastlanır bir yerdi Abdullah Efendi ve insanlar orada Türk mutfağının seçkin örneklerini tadarlardı. Abdullah Efendi'nin Istiklâl Caddesi'ndeki dükkânı kapandıktan sonra da izleri kaldı. Abdullah'ın yanına çırak olarak girmiş olan Hacı Salih, oradan daha 1942 yılında ayrılmış, kendi dukkânını kurmuştu. Hacı Salih, Agacamii sokağında yıllarca Türk mutfağının en güzel örneklerini sundu. Ucuz ve lezzetli yemeklerin yendiği 200 kişilik bir lokanta geleneğini sürdürürken vitrinindeki koca kavanozlarda mevsimin en güzel kompostoları, turşuları sergilenirdi. Hacı Salih'in bir özelliği de lezzetli perhiz yemeklerini bulundurmasıydı. 1982 yılında Hacı Salih kapandı. Daha doğrusu Hacı Salih'in ölümünden sonra el değiştirdi; "Hacı Abdullah" olarak hizmet vermeye devam etti. Yine geleneksel yemekler sunuluyordu. Hacı Salih'in oğlu Abdullah Movit ise dükkân bulamadığı için mesleğe iki yıl kadar ara verdikten sonra Galatasaray'dan Taksim'c doğru çıkarken Atlas Sinemasını hemen geçtikten sonra sağda bulunan Anadolu Pasajı içinde küçük bir dükkânda, babasının işini ve geleneğini sürdürmeye koyuldu. Bugünkü Hacı Salih, artık vitrinlerinde sıra sıra komposto ve turşu kavanozlarının dizili olduğu koca bir lokanta değil, küçük bir dukkan, bir aile işletmesi. Lokantada yemekleri Abdullah Movit hazırlıyor, kasada eşi oturuyor; çocuklar da görev yapıyorlar, kayınbirader Engin Şensu da onlarla birlikte. Kuçücük dükkân, ne yazık ki tanıyanlarından başkasının fazla dikkatini çekmiyor. Oysa o küçük yerde büyük Türk B mutfağı geleneğinin en güzel örneğini bulabilirsiniz. Eğer turisti ve yerlisi Hacı Salih'in ayırdına varsalar, 25 kişilik dükkânda yer bulmak için ya kuyruk yapmak gerekir ya da yemek saatini iyice erkene almak veya 14.00'ten sonraya kaydırmak. Bu içkisiz lokanta, her gün gerçekten birbirinden lezzetli 1015 çeşit yemek sunuyor. Mönü her gün değişiyor. Kimi zaman terbiyeli, sadeyağlı kerevizin enfesini yiyorsunuz, kimi zaman salatayla yapılmış gerçek bir kuzu kapama. Değişmeyenler, lezzetli pilavlar ve kuzu yemekleri. Nasıl Abdullah Efendi, Beyoğlu'ndan ayrılırken yetiştirdiği Hacı Salih'i yadigâr bırakmışsa Hacı Salih de oğlu Abdullah Movit'i aynı şekilde bırakmış damak tadı düşkünlerine. Abdullah Movit'e sakın spesyalitesini sormayın, onu kızdırırsınız; ama alacağınız yanıt da hoştur: "Her Türk yemeği bir spesyalitedir. Yoksa herhangi bir yemeği değiştirip spesyalile diye sıınmak olmaz." Yanıt haklıdır ve size hemen gerçek usta ile karşı karşıya olduğunuzu anlatır. Abdullah Movit'in birbirinden enfes yemekleri acaba eski mutfağımızı aynen sunuyor mu size? Soruya tümüyle "Evet" diyemeyiz. Bazı şeyler, daha doğrusu yağlar, artık değişmiştir. Değişikliğin sorumlusu ise Abdullah Movit değil, artık eski tatlara aşina olma Hacı Salih İçin, "Küçük yan, onlara uyamayan genel damak zevkidir. örneğin insanlarımızın çoğu zeytinyağını unutmuş, onu biraz ağır, garip tatlı bulur olmuşlardır. O yüzdendir ki zeytinyağı yerini nebati yağlara bırakmıştır. Tereyağ ve öbür hayvani yağlar için de durum aynıdır. Ama itiraf etmeliyim ki değişikliğe karşın lezzet sürmektedir. Güllaçlar yine eskisi gibi gülsuyuyla servis edilmektedir ve canım su muhallebisini de zaman zaman bulabilirsiniz. Hatta son zamanlarda eski lezzetini yitirmiş piliç yemeklerinde bile geçmişi çağrıştıran bir tat vardır. Işinin tutkunu Abdullah Movit, "hamburgersteak" akımına karşı direniyor. Yaşı da genç olduğuna göre daha uzun süre bize eskinin güzel tatlarını sunacak. Umarız o da babası ve babasının ustası gibi bize yıllar sonra da bu geleneği surdürecek bir usta bırakır. Her yolum düştüğünde Hacı Salih'e uğrayıp nefis yemeklerini tatmaya çalışıyorum. Size de salık veririm. 4 HACI SALtH LOKANTASI Beyoglu, Anadolu Han, Tel: 143 45 28 C Kaçış A İ F E R T E M dükkanda büyük mutfak " dlyabillrlz... C U M H U R I Y E T D E R G İ 21 N I S A N 1 9 9 1 S A Y I 2 6 7 15