Katalog

PAZARIN PENCERESİNDEN caya kadar neler çektim bilemezsiniz! En çok neye hayıflanıyorum biliyor musun? Üstünde Tstanbul Hatırası' yazılı o bezlerden bende beş altı tane vardı; attığım! Bıinları hem turistlerden hem de eskiye, antikaya meraklı olanlardan arayan çok var. Atmasaydım epey para kazanırdım. Halbuki Kminönü'nde, Sultanhamamı'nda bunları satan çok kımse vardı. Şimdi film için, televi/yon çekimi için gerekiyor da yeni baştan yazmak dikmek zorunda kalıyorlar." Osman K urt'un başından çok şey geçmiş bugüne kadar; sokakta çalışmak kolay işdeğil. Hırlısı var, hırsı/ı var. Ancak bugüne kadar görüp geçirdıklerinden onu en çok ü/eni 12 Eylül'den sonra Şişli'de çahşırken başını derde sokmuş ortayaşlıbirkadın. Neler cektim fotoğraf tan! arşıma geldi uturdu; habire ikaz ediyor, "Gö/ünü kırpma' diyorum. (>ö/ünü kırpıyor. 'Ycre bakma' diyorum. Hep ycre bakıyor. 'Dikkat, çekiyorum' diyorum, başka tarafa bakıyor. Sonuçta âmâ gibi çıktı. Kı/dı. O haklı ama ben de haklıyım. Yeni bir film çektirecek parası yok; yeni bir film çeksek bile aynı şeyleri yapacak yinc âmâ gibi çıkacak... 'Kardeşim götür bunları konsolosluğa vcr; kabul etmezler ise gelirsin yenisini çekeri/,' dedim. Koşa koşa gitti. Bir saat sonra neşeler içinde geldi. 'Senin çektiğin fotoğraf uğurlu geldi, vize aldık. Bundan sonra düğün resmi çektirsembilcgözlerimikırpıcam,'dedi... K Osman Kurt Taksim'de, Gümüşsuyu'nda, Alman Konsolosluğu'nun karşısında seyyar fotoğrafçılık yapar. Halcn 57 yaşında. Bu mesleği tam otuzbeş yıldır sürdürüyor. Kahramanmaraş'tan, Hlbistan'dan gelmiş. Meslektaşlarının çoğu gibi o da mesleği köyünde ya da kasabasinda bir arkadaşından, bir ustadan öğrenmiş; askerde ilerletmiş. İstanbura geldikten sonra şurada burada el işlerinde çalışıp üç ayak, elden diişme bir makine ahnca bu işe başlamış. O zaman 750 liraya aldığı Zeis kamerası ile bugüne kadar hem kendi geçinmiş, hem de çocuk yetiştirmiş... "Kasabada çalıştığım dükkâna günün birinde köylünün biri geldi. Çok buruşmuş, solmuş, üstündeeski Türkçe damgalar bulunan vesıkalık bir adam resmi verdi. 'Dedcmizmiş. Bunu büyiitebildiğin kadar büyiit camlatıp oturma odasına asacağız,' dedi. Adama dört gün lbPQICQÜMOBİLYAİ ModokoSıtmi2.CadNo'263DUDULLU Tel 3644451 sonra gelmesini söyledim. Dört gün sonra çıktı geldi. Ancak bi/e verdiği buruşuk, sakallı, fesli adam resmini koydunsa bul! Dükkânda karıştırmadığımız yer bırakmadık; adamın dedesi daha doğrusu dedesinden arta kalmış tek görüntü kaybolmuştu. Adama dedesinin tek resmini kaybettiğimi/i söyleyemezdık. 'Resim hazır değil bir hafta daha bekleyeceksin,'dedik. Söylenerek gitti. Kasabada aradık; fesli sakallı başka biradam resmi bulduk. Bunu büyüttük, hatta eamladık çerçeveledik. Bir hafta sonra adamın geleccğini korku içinde bekledik. Allahtan farketmedi; 'Elinize sağlık,güzelolmuş!''dedi. Resmi aldı gitti. On beş gün sonra bu adamın köyünden üç beş kişi daha gelince ödümüz koptu. Meğer büyüttüğürnüz dede resmini çok beğenmişler, onlara da birer tane istiyorlardı. Her birine yeni dededen birer tane büyüttük vebol hayırduasıaldık." Eskiden seyyar fotoğrafçıların sayısı çoktu. Osman KurtsadeceŞişIi'desekiz tane meslektaşının çalıştığı günleri hatırlıyor: "O zaman bir liraya resim çekerdik, şimdi dört tancsini 2025 liraya çekiyoruz." "Doğru dürüst fotoğraf makinesi olan azdı. Florya Plajı'na, Suadiye Plajı'na gittin mi Taksim Anıtı'nın çevresinde ge/din mi çok fotoğraf çekerdin. Bugün fotoğraf makinesi olmayan kalmadı; üstelik poloroid makineler çıktı. Artık bizim üç ayak eski makinelere bakan kalmadı. Ancak iki yıl önce lurısltin biri Sulta..ahmette bir seyyar fotoğrafçının makinesinı ıki bin marka almış gitmiş; demck ki bu makinelerin kıymetinibilendaimaçıkabilir! İstanburda, Emönünü'nde, Yenicami'ninoradaçok iyiişçıkardı. Hafta sonunda özellikle bayramlarda askerler gelır'İstanbul Hatırası'va/ılı üstü kuşlu iki yanı saksıdan çıkmış bol çiçekli be/in önünde resim çektirir köylerine, sevdiklerine gönderirlerdi. Çemberlitaş'ta MaliyeŞubeleri'nin önünde, Tapu Dairesi'nde, Adlıye'de, Almanya'ya bol işçi giderken Tophane'dek ı Işçi Bulma Kurumu'nun önünde çok ge/.ici fotoğrafçı ekmek parası ka/anırdı. Mesleğimden memnunum. Bazı sıkıntıları olmasa daha yıllarca çalışabilirim!" "Negibisıkıntılar?" "Bir süre önce bir bayan geldi; resim çektirdi. Resimlerden bir tanesini kameranınyanında vitrindediğimizcamekana koydum. Aradan bir /aman geçtikten sonra adamın biri çıktı geldi. Geçerken o resmi gördü. Üstüme yürümesin mi, 'Ulan neden astın bu kı/ın resmini?' diyerek... Halbuki ben o bayandan izin almıştım. Yoldan geçen adama bunuanlatmak kabilolmadı. Kadınlardan çektiğim bundan ibaret değil. Geçen gün bir köylü kı/.ı getirdilcr. Sanki zehir içiriyorum. Ya da gerde Osman Kurt, Alman Konsoloalufiu'nun karşraında svyyar fotofiraf91lık yapıyor. ğe giriyor: Bir türlü doğru durmaz, yüzünü kapar, kaçmaya kalkar. Anasının bacısının bağırması çağırması benim konuşmam yaramadı, fotoğrafını çekemedik. Halbuki ne olacak, bir hafta önce kürklü bir kadın şu apartmanlardan birinden gelmiş rahat rahat resim çektirmişti. Fotoğraf makinesi adam yemez ya, ama bazcn anlatamıyoruz." Bir gece üç işçi geldi. Onlardan evvel bir bayanın resmini çekmiştim. Negatifi içeride kalmış, üç işçinin resmi çıkarken birinin resminin üzerine bayanın suratı montcedilmişgibi çıktı. Resmi kadın gibi çıkan işçi fenalık geçirdi. Arkadaşları, 'Gördün mü sen aslında kadınsın! Fotoğraf çektirince içyüzün anlaşıldı!' demeğe başladılar. İşin içyüzünü anlatın "tki resim getirdiydi. Bunlardan altışar tane yap!' dediydi. Yaptım; döndü geldi. Sadece tek kişinin parasını verdi. 'Niçin hepsinin parasını vcrmiyorsun?' dedığımı/dc, 'Ben subay karısıyım, vermem!' diye cevap verdi. Polislik olduk, karakollarda süründük. Sonradan anIaşıldı: Subay karısı değilmiş! Her ihtilal olduğunda böyle birileri çıkar askere polisedüşürürleradamı;insanaeziyetederler!" Osman Kurt'la vedalaşırken hem kendinin hem de bütün yurttaşların böyle kötü niyetlilerden korunması için seçimlerde kılı kırk yararak, çok iyi düşünerek oy vermesinin gerektiğini hatırlattık. "Haklısın!" dedi. "Başka yolu yokbunun!" M D E R G İ 6 E K İ M 1 9 9 1 S A Y I 2 9 1 14 C U M H U R İ Y E T