22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

•RAZARIN PENCEREStNDEN Selçuk Erez Haldur) Taner Oykü Ödülü u yıl Haldun Taner Öykii Ödülü'nü Mario Levi kazandı. Mario Levi, 1957 lstanbul doğumlu; Saint Michel Lisesi'ni, Fransi7 ve Roman Filolojisi'ni bitirdikv ten sonra Fransa'ya, Ispanya'ya e Israil'e gitmiş... Fransa'da Sorbonne'da edebiyat okutnak istemiş, bu üniversiienin dilyeterlilik sınavlannı geçmiş; ancak, "Askerlik çağın geldi, yasalar elvermiyor" gerekçeleriyle pasaportu uzatılmadığtndan bu isteği gerçekleşememiş.. tspanya'ya dil öğrenmek için gitmiş: Hocası Nesteren Dırvana ile başlayan lspanyolca derslerine Ispanyol Konsolosluğu'nun kurslarında, onlar bitince de Barcelona'da "Scuela de ldiomas"da devam etmiş. lsrail'de kısa süreler bulunarak "alt gelir B Yeni hikâyelerle gelmek... düzeyinde insanlarla" özellikle Türkiye'den göç edenlerle görüşüp onların neler hissettiklerini algılamaya çalışmış. Mario Levi'nin yazarlığı, Şalom gazetesinde başlamış: 1983'te bu gazete yeni şekliyle çıkmağa başladığında bir otobüs durağında rastladığı okul arkadaşı onun Saint Michel'deki kompozisyon derslerindeki başarısını anımsayıp "Gelip bizde yazsana!" deyince başlamış bu işe... Sonra çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar yazmış. Jaques Brel'in yaşamını konu edinen kitabı 1986'da yayımlanmış... Bir yıldır "Hokka" adlı bir edebiyat dergisinin ya/.ı kurulunda... Mcrio Levi, 1989 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, "Bir Şehre Gidememek" yapıtıyla kazandı. "Yasanmış bir olayın yansıması bu öykii" demiş Mürsil Balabanlılar'a, "Yazıdaki yaşantı olsa olsa gerçekte yaşananların bir iz diişümüdür." öyküde (Paris'te) "Gracianda'yla yaşadıklanmın unutulmazlığından dem vurmak ve böylesi bir serüvenin biraz sürekli yenilenen duygusal bakirliğim, biraz da hiçbir zantan kurtulamayacagıma inandıgım kerizliğimle çok yakından ilintili oldugunu söylemek istiyorum" demiş. Başkasıyla evli olan sevgilisi bir mektubunda şöyle der: "EvlUiğimiz üzerine Egberto'yla uzun uzadıya konuştuk. Ülkene döndügünü öğrendiginden bu yana kendisini daha az gergin hissediyor. llişkılerin değişebilecegini ve kimi acıların zamanla geçmise gnmulebilecegini söylüyor. Bense, kendi açımdan bu evliligi giicümiin elverdiği olçüde sürdürmenin daha dognı olabilecegi sonucuna vardım..." Mektubu alınca düşünür: "Bir eve ya da bir kendine dönüşii sürekli olarak yasamaya zorunlu olmak ya da düş kırıklıgından düş kınklıgına koşarak degişebilecegi sanüan sevdaları yenilemek biraz tutku biraz da aldatmacayla yolun sonunda yalnız kalmamak için kıyıda köşede bırakılmış öykü ve şiir parçacıklarına mullaka sıra gelecektir." Şimdi Beylerbeyi'nde bir çay bahçesindedir... "Midyeci Namık, yerecegim siparişi geçen yıldan anunsıyor. 'Üç midyc ağbi' diyor; 'Biri ekmek arası olacak. 1 Halırlanmış olmpktan garip bir sevinç duyuyor ve beraberlerinde el örgüleriyle çocuklannı ve yıpranmış evliliklerini getirerek bu eşsiz deniz görıınlusunu çirkinleştirebilecek kadınları görmemek için kıyıya yakın bir masa seçmeli diyorum kendi kendime... istanbul'un Beylerbeyi'nden bu denli güzel göründüğünü ne yazık ki hiçbir zaman bilemevecek Gracianda Günler degişmeye, upuzunmuş gibi görünen bu yolsa her geçen gün daralmaya devam edecek diyorum kendi kendime ve yaşamaya mecbur olduğumuz tüm insan ilişkilerinde küçük sevinçlerden hep raedet ummaya çalışacagız. Ve bu yolun bir yerinde hiç beklemedigimiz bir anda bir hayaletin ya da şehrin tulsagı olduğumuzu anlayacagız. Rio'ya hiçbir zaman gidemeyecegimi, gidebilirsem de gidecegim Rio'nun artık o eski Rio olmayacagını bilntem şimdi kaçıncı kez düşünüyorum.." . Mario Levi'nin bir teyzesi var: Tata Claire... Gençliğinde güzel yaşamış, kısa sürmuş bir evlilikten sonra evlenmemeyi, serbest kalmayı yeğlemiş, ancak elinde miraslardan kalmış mal ve mulkü tüketince sefalete duşmuş, geçimini "brocart" işleyip zenginlere satarak sürdürebilmiş bir kadın... 87 yaşında uzun yıllar kUskün yaşadığı ağabeyi ile buluşacakları gün saçlarını berberde yaptırdıktan sonra ölüvermiş bir hatun... Mario, "Paris'e gitmiş dönmüştüm" diyor, "Claire Teyzeme rastladım. Bana, 'Champs Elystes harikulade bir yerdir. lyi ki gidip görebildin!' dediydi... Oysa o Champs FJysee'yi ömrande görmemi$ti; bu önemli degil, hiçbir zaman da göremeyecekti... Ben de Paris'teki Brezilyalı sevgilimden aynlmıştım. Bir şehre gidememek Onu bir daha göremeyecektim." Claire Teyzesinin yalanındaki bu paralellik onu Gracianda'yla yaşadıkları konusunda düştlnüp, "Hep bir yerlerde kaldıgımızı, sürekli olarak kendi hayaletimizce kovalandıgımızı ve tüm çabalarımıza karşın bireysel serüvenimizde sürekli olarak bir sürgünü ve tutsaklıgı yaşamaya zorunlu olduğumuzu hiç unutmamamız gerekiyor" sonucuna ulaşmasına yol açar. Benim zihnimde "Bir Şehre Gidememek" Mario Levi'nin Taner Jürisi'ne sunduğu ikinci öyküsü, "Hüzünler YUnirlüktedir"le çekişerek, kıl payı birinci geldi. Hüzünler Yürürlüktedir'in benim ve diğer jüri üyelerinin "Bir Şehre Gidememek"e oy verişimizde olumlu rolü oldu sanırım. Türkiye'de yeterince işlenmemiş bir konuyu ele alıp, 1950'Ierde Kulebidi'nden Şişli'ye göç eden Yahudi ailelerinin yaşadıkları Hanımefendi, Perihan, Sıracevizler sokaklannı, oralardaki tarlalann yerlerini nasıl koca salonlu apartmanların aldığını, apartman aydınlıklarında sürdiirülen yemek kokulu sohbetleri, bu ortamda gelişip hüzünle sona eren Eşref Bey ile Raşel'in aşk öyküsünü, bu aşkın yıllar sonra TelAviv'de hatırlanışını güçlü ve etkileyici bir şekilde anlatılması bize "Bir Şehre Gidememek"teki başarının öyle bir atımlık, tesadül'en "cuk oturmuş" bir başarı olmadığını göstermiştir. Üçüncü öyküsü, "Mevsimlerin Durduramadığı" da özellikle dili çok özenle işlenmiş güçlü bir öyküydü. Bu öykü de Mario Levi konusundaki kanımızı pekiştirdi. Uzun cümlelerle konuşuyor Mario Levi: Uzun cümlelerle konuşmak hele sonunda anlam kaydırmadan, soluk yitirmeden hedefe varmak güç iştir. Tahsin Yiicel Hoca, "Uzun cümle ile kısa yazılır. Zira uzun cümle yazanın kelimeleri yerinde kullanması şarttır", diyerek doğrulamı^tı bu düşüncemizi. C)ykülerinin ardında yatan düşünceler Mario Levi'nin sürekli olarak gündeminde... Öykülerinin hiç beklenmedik yerlerinde vanlan yer, öykü kahramanları konusunda gelişen düşüncelerini sergiliyor Mario Levi... Bu sergilemenin genellikle akışı bozmadığını, öyküye zengin Bir boyut eklediğini söyleyebilirim. Bu konuda tek tük uzatmalar kadı kızında da olur. "Bir Şehre Gidememekte"te Gracian da sevgilisine, "Döneceğini biliyordum" der, "Çünkii bu şehre gelecektin istesen de istemesen de.. Ve beni bir kez daha görme hasreti yıllarca peşini kovalayacaktı.. Kollarımı açmıştım sana ve sen bana dogru koşuyordum. Yeni hikâyelerle geliyor gibiydik birbirimize." Mario Levi, 15 yıldır öykü yazarmış, elli öyküsünü yazmış sonra da yırtıp atmış. Ama yok ettiği öyküleri, Şalom'da ve diğer gazetelerde, dergilerde sürdürdüğü yazarlığı, yazarlığını besleyen eğitimi, memleketinde ve diğer ülkelerdeki yaşamı, dil bilgisi, gözlemleri, birikimleriyle kollannı açmış geliyormuş bize doğru.. Yepyeni hikayeleriyle geliyormuş. Ben Mario Levi'nin gelip geçici değil kalıcı, çağdaş Türk Edebiyatı'nı zenginleştireceklerden olduğuna inanıyorum.n Marıo Levi, 1989 Haldun Taner Öyku Ödülu'nu, "Bir Şehre Gidememek" adlı yapıtıyla kazandı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle