Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dışı gündüz, içi akşam korular Baharın bu ilerlemiş vaktinde evlerden çıkıp vurun kendinizi bir koruya... İstanbul nasıl nefes alıyorsa sizin de kalbiniz, yüreğiniz nefes alsın... Bakalım nice haldeymiş bir pazar günü Fethi Paşa Korusu... Beykoz Korusu... Refik Durbaş orııda kalınak bir serçeyi bile dinlendirir Korııda dinlenirkeıı yeşitli şeyler diişünür serçe (I) Dinlenmck vo duşunmek. Ikisi de şiirlerdeki serçelere kalsın diycbilir miyiz? Henı de gününıüzün bu "hengâme"sinde. Yaklığımız, yıktığımız; çamların, çınarların, atkcstanelerinin, ıhlamurların, kavakların, servileıin, manolyaların, cevizlerin, nıeşelerin yerine mor betebeli, sarı marleyli b;ton yığınları diktiğimiz korular... Bakalım nice haldeymiş bir pa/.ar giinu Fethi Pasa Korıısu, salı günü Beykoz Korusu, çarşanıba günü F.mirgân Korıısu, cuma günü Yıldız Korusu, günlerden adı konulmamış Korlel Korusu... Demiraglar'ın Korusu, Kucuk Çamlıca Korusu, Abralıam Paşa Korusu... Fethi Paşa Korusu'ııda sırlını Boğaz Köpriisü'ne dayamış, gozleıi Boğaz'm stılannda, Bedreltin Dalaıı anlatıyor: "Fetlıi Paşa Korusu bizim /amanımı/.dan once siTseriliTİn barınağı idi. Belediye olarak burayı duzenleyip halkın kııllanımınn açtık. Burası 162 bin ınelre kare. Belediye Başkanlıgı'nı ka/.ansaydık, yandaki Demirağ Korusu'nu da bııraya dahil edecektik. Aınu bunun planları ha/ır. Böyleec burada 250 bin metre karelik bir korıı olacaktı." "Korıılaı icin başka yapnıak islcdiklerini/ nelerdi?" soııısiı geliyor. "250 bin metri' karelik Beykoz Korıısu'nıı halka actık. 70 bin metre karelik Abraham Paşa Korusu'ıııın planları ha/ır. İpar' K ın planı hazır. İstanbul koruları icin 100 yıllık işi bir anda yaptık. Küçiik Çamlıca Korusu'nıı da açlık halka..." Üskiidar'la Kıızguncuk arasında, Puşulimam'nda Fethi Paşa Korıısu. Kinıi yerleıde onarım hâlâ sııruyor. Yollaı pırıl pırıl pakel taş. Yukarısı Sultantepe'ye aeılıyor. Henıen yanı başında Demirağ Korusu. Orası kapah. Yeşilin bin bir türü göz alıyor. Tepede havuzlu bir çay bahçesi. Dalan, "Buradaki fiyatlar Turing'in fiyatlarından dört misli ucuz ve dalıa kalilcli" diyor. Bir fincan çay 750 lira... Korunun ortasına bir parkur yapılmış. 14 islasyonlu parkurda kulturfizik, esnenıe, barfiks, paralel, mekik, yatay tırmanma, şınav, düşey tırmanma, halka, sıçrama ve denge harcketleri yapılabiliyor. Aynı parkur Beykoz Korusu'mııı içinde de var. Oörıınen o ki Anadolu yakasındaki korular dalıa bakınısız kalmışlar, (ıpkı yerleşim birinıleri gibi. Rumeli yakasının koıuları ise dalıa bir bakıııılı. Işte ieinde büyük havuzlar, salcler, gölcükleı olan Yıldız Korusu. Işte Pembc ve Beyaz Köşkü'yle Emirgân Korusu. Bu dc korııların icindekı ağaçlaıa bakalım nice haldcdirlcr. Fclhi Pa>a Korusu'ııda çam, çmaı, koknar. Yıldi7 Korıısu: Çelik Gülerso>'ıııı "Korular" kıtabıııda beliıtliğine goıe "Koru>u leşkil eden agavlıır tn nadide olunlarıdır. Bunlar arasında 4(M) vıllık olanlarına ve üç tane de sekoyaya rastlanılmaktadır." Kmircân Korıısu: Çam, servi çamı, kökııar, krislal çamı, Izmir söğüdü, salkım söğüt, kcstane, atkestanesi, meşe, dişbudak, ıhlamur, pırnal, armut, erik, kiraz, ayva, şel'tali, ceviz. Çubuklu: Meşe, ıhlamur, çam, sedir. Ahraham Paşa: Hüs ağacı. Kuıaağaç, sckoya, mantar meşesi, ıhlanuır, akıısya, Japon sot'orası. Hus ağacı ki Tüıkiye'de yalnız bu korııda var... Dalıa saymakla bitmez nice bin tııılu ağaç... Ya koruların edebiyalımıza yansıması. Kerime Nadir'ın, Mııazzez lahsiıı'ııı, Guzide Sabri'nin romanlannda olaylar köşkler Ruşen Eşrefin "Koru"su: Didişken hayatın uğultuları dışında MMönerninin iirılü edebiyatçılanyla yaptıgı konuşmularla tunınan ve özellikle de anılan bugüne kalan yapıtlan arasında sayıian Ruşen Eşref Ünaydın (1892 1959), çoğıınu 1920'lerin sonlartnda kalenıe aldığı Boğaziçi unıiannı 1938'de ' 'Boğaziçi Yakından'' adı allında yayımlamıştı. Bu yuzılardan, "Koru" başlığını taşıyun, burada yer verdigimiz kısa bölıim, yüzyılın buşında yetişen genç edebiyatçı kuşağın tstanbul korulanm nasıl algıludığma en güzel örneklerden biridir. dinB uz renkli çam: Kıyıda kanatlarını germiş göllenen albatros. Göğe engin fıskıyesıni yayıp yere engin gisini döken çınar. Fıstık çamları: Kleopatra'nın ardı sıra esirlerın taşıdığı yelpazeleri andıran fıstık çamları. Balık biçimli yapraklarının altında dikenli fiske topları saklayan atkestaneleri. Üç gövdelı ıhlamurlar: Altı açık, üstü koyu kelebek yapraklı ıhlamurlar. Meltem estikçe gümüş direklere dönen salıntılı kavaklar Havada burkulup burkulup gene yere sarkan soforalar. Testere yapraklı aylandoslar: Göğün berraklığında öbür ağaçlann dallarına tutunmuş örümcek ağları sanılacak aylandostlar. iç çeken serviler. Kolalanmış gıbi katı ve parlak yapraklı manolyalar. Yeşıl çadırlı cevizler. Avize billurları gibi sarkan, akan, titreşen salkımlı çam. Ey, daha adını bilmediğım, eşlerıni her yerde görmediğim ağaçlar. Yanar söner fener ışıkları gibi her bahar hep birden yeşerip her güz hep birden sararan tombul ağaçlar. Atılgan ağaçlar. Çetin ağaçlar. Derli toplu ağaçlar... Boy yarışına, gölge yarışına çıkmış coşkunlar... Kabuk derileri artık buruş buruş olmuş geçkin gövdeler: Süsleri azalmış, çıplak pazıları çürükleşmiş dedeler.. Onların ayak ucunda yenı yetışmeler: Tüy boylu, körpe renkli torunlar... Enine boyuna gelişen, gür gölgelerini o düşkün gövdelerle bu taze heveslilere yayan ergenler: Soyun süreklılı Içindekl büyük havuzlar, şaleler ve gölcüklerle Yıldız Korusu, esklden beri Istanbul'da, Rumeli yakası korularının dahabakımlıolduflunun belki de ençarpıcı örneği... ğini korumayı benimsemiş ergenler; her yaş ve her boy. Yamacı dolduran ağaç mılletil Ey birbirini boğmadan yan yana türlü düşünceler, türlü duygular, türlü sesler gibi, türlü soy soplar gibi aynı toprağın üstünde ayrı ayrı serilıp serpilen benliklerl Geriniyor gibi dallar. Omuz omuza tutuşmuş gibi dallar. Uçacak kanatlar gibi açık dallar... Bazılarında kuşlar, meyveler gibi görünen dallar!.. Altlarında oturdunuz mu size yar özleten, ses duyuran, rüyagördüren dallar! Kendi yapraklarının bulutlarından başka gök bile göstermek istemiyor gibi sıklaşan, bazı bir uçuruma salındıktan sonra tekrar kalkınmış bir koru parçasını, bazı kuru lülesinden su yerine ot akar bir yorgun çeşmeyi, bazı beyaz yalılı bir mavi kıyıyı, eski bir hayatın ancak ara sıra anılır güzel artıkları gibi gösteren kıskanç dallar! Altlarında uzun uzun yollar; nerelere vardıklarını yeşilliklerden başka kımsenin bilmedıği yollar; hatıralar gıbi uzayan, duman gıbi dalgalı, dalga gibi savruk yollar!.. Üzerlerinde bırkaç ışık ve birkaç yaprak kırıntısından başka kimsenin gezmediği şehvani yollar... Gelmez güzelleri özleten, yaprak hışırtılarını ipek etek ötüşleri sandıran yollar!.. Gizli bir dönemecindeki çıtırtılardan bir sevgilinin ayak sesini umarken karşınıza dik bakışlı keçiler, kımbılır belki de keçi kılığında Panlar çıkaran yollar! Koru; bağrında yalnız kendi binbir sesını coşturup bütün dışındaki sesleri didişken hayatın geçip gidici uğultuları halinde duyuran koru!.. Boğaz yamaçlarının erganun koru!.. Ah dışı gündüz, içi akşam koru! D 10