03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kaş Bodrunflaşıyor mu? Bu güzel denizin kıyıları, dünyanın dört bir yanından gelmiş "yabancı" turistlerle dolu. öyle ki, kendi ülkenizde kendinizi "yabancı" sanacaksınız. "Kaş Bodrum'laşıyor" deniliyor... İyi ama ortada hiç Türk yok ki!.. Can Kartoğlu |n güzel kara"nın ne olduğunu .sorarsanız, hiç kuşkusuz "Akdeniz" derim ben ve bir şiir mıIrıldanırım Cengiz Bektaş'tan: "(•••) Sen en güzel kara/Sen en güzel bakmak/Sen en güzel Akdeniz/Akdeniz deyince aklım karışır/lki binüç bin yıl/Sen hep en güzel (...)" Bir Akdenız sabahıydı. Otobüsümüz, iyice yaklaştı Kaş'a. Tozu toprağa katmış, birıbir kıvrımı aşmış, binbir koya tepeden bakmıştı yol boyu. En güzeli hangisiydi? Bunu seçmek çok güçtü. Bir önceki bir sonrakinden, bir sonraki bir öncekinden güzeldi koylann. Derken, denizin ortasında Meis göründü. Bir Yunan adasının bu denli yakın olması şaşırtıyordu ınsanı. Kaş'ın tam karşısına boylu boyunca, sereserpe uzanmıştı Meis. Hani nerdeyse, koynuna girecekti Kaş'ın. Yureğim hop etti. Bakalım, uç yıl aradan sonra nasıl karşılayacaktı Kaş bizi? Once, ak badanalı, cumbalı evler " M e r h a b a " dedı bıze. Sonra, cumbalarda, merdivenlerin her basamağında duran teneke kutulardaki çiçekler. Sonra, ak duvarları olduğu gibi kuşatmış begonviiler, mor borazan çiçekleri " M e r h a b a ! " dedi. Sonra, zakkumlar, saıdunyalar.Hır merhaba da zeytin ağaçlarından geldi. Fesleğen durur mu, bir merhaba da o çekti bize. Merhabalan merhabamıza kavuşsun diye, elimizi fesleğenlerin üstünde şöyle bir gezdirdik. Sonra, avcumuzu burnumuza göturduk, kokuyu çektik içimize. Fesleğen kokusu yayıldı havaya. Akdeniz Akdeniz koktu her yer. Sarhoş olduk. Deniz göz kırptı sonra. Mavisinden aldık, maviye boyandık bir guzel. Bir ses de kaya mezarlarından geldı. Onlara da el ettik. Ya ağustosböcekleri? Çaldılar, şarkı söylediler hiç ara vermeden. Onlar ki, benim en sevgili böccklerımdir. Onlar ki yaz denıektir, Akdeniz denıektir. "E Üç yıl önceki sıcaklık Üç yıl önce de böyle karşılanmıştık biz. Ama şimdi, bize "Merhaba" demeyen yabancılar da vardı Kaş'ta. Hiç de sıcak değildi bunlar. Tabelalarında otel ya da pansiyon diye yazıyordu. 6070 yıllık Kaş evlerinin yanında, daha pek yeni oldukları hemen belli oluyordu. lki üç katlıydılar. Betondular. Beyaza boyanmışlardı çaresiz. Epey de vardılar. Kimler, ne zaman yapmıştı bunları? Kimler gelip para verip kalıyordu bu çirkin yapılarda? Doğrusu, anlamak guçtü. llk işimiz, bavullarımızı pansiyona bırakıp denize atlamak oldu. Kaş'ın iki plajı var. Biri Kiiçük Çakıl, diğeri Büyük Çakıl. Bir de, kayahklardan girebilirsinız denize. Zaten, Kaş'ın hiç kumsalı yok. tki plajın kıyısında da, yumurtayı anımsatan, kocaman, bembeyaz çakıltaşlan var. Buralarda tokyosuz yürümek çok güç. Tokyoyla bile hafif hafif acıyor ayaklarınız. Denize dek, hatta denizde de birkaç adımlık yeri tokyoyla yürümeli, denize tam dalacakken de, kıyıya fırlatıp atmalısınız tokyolarınızı. Dalacağınız deniz, öyle bir deniz ki, rengi hem beyaz, hem mavi, hem yeşil. Dibi görü "Kaş Kampıng" yolunda llerterksn, ,ır tıyatro göreceksınız M Ö 200 ya da 300 yıllarında yapıldıjı sanılan bu tlyatro Likya'nın en eskı tıyatrosu nen bu denizde, kimi zaman beyazın, kimi zaman mavi ve tonlarının, kimi zaman yeşil ve tonlarının içinde yitip gideceksiniz. Kaş'ın denizi, Akdeniz'in belki de en güzel denizidir. Yer yer buz gibidir, yer yer ılık. Denizin dibinde kaynak vardır çünkü. Içeceğinizi kaynağa koyarsanız, beş dakika sonra buz gibi olur. Kuşkusuz, onu kaynaktan alıp içmenin de apayrı bir tadı var. Bu güzel denizin kıyıları, dünyanın dörtbir yanından gelen "yabancı" turistlerle dolu. öyle ki, kendi ülkenizde kendinizi "yabancı" sanacaksınız. "Kaş, Bodrumlaşıyor," deniliyor. İyi, ama ortada hiç Türk yok ki! Üç yıl önce de böyleydi. Neredeyse, tek Türk turist bizdik, bu yıl da öyle... Likya'daki en eskl tiyatro Akşamüstü oldu mu, Emin tkiz'in o güzelim Sahil Çay Bahçesi'nde soğuk bir şey, ya da adaçayı veya elma içıp Kaş Kamping yoluna doğru yürümeli. Devlet Hastanesi'ni geçer geçmez, denize karşı nal biçminde kurulmuş bir tiyatro göreceksiniz. Onünde zeytin ağaçları. M.Ö.200 ya da 300 yıllarında yapıldığı sanılan bu tiyatro, Likya'daki en eski tiyatro imiş. Basamak basamak en üste çıkın, bence sol tarafın en ucuna gidin, oturun. Şöyle bir tepeden bakın Kaş'a ve Meis'e. Her şey öyle dingin, öyle güzel, öyle mavidir ki. Sadece, ağustosböceklerinin senfonisinı dinleyin. Bu senfoniyi, arada yalnızca fotoftraf makinelerinin "çıt"ları bozar. Bel 18 ki o zaman, mavi düşten bir an sıyrılıp belli belirsiz gülümseyeceksiniz. " M . ö . 200'lü 300'lü yıllarda burada yaşayanlar tiyatroyu biliyormuş. Ya şimdi" diyeceksiniz kendi kendinize. Ve gün batarken, Kaş'ın tek kusurunu bulacaksınız burda. Güneş, dağların ardında yitip gidecek. Halbuki güneşi denize batırmak isteyeceksiniz siz. "Kimbilir ne görkemli olurdu" diyerek. Peki gece olunca?... Gece oldu mu tiyatro, sıralarından birinin üstüne yatıp yıldızları seyretmek için en güzel yer. Halikarnas Balıkçısı "Güney gökleri başkadır," der. Evet, belki de bu denli çok yıldızı ilk kez burada bir arada göreceksiniz. Yıldız kayınca, çığlığı koyverecek, bir de dilek tutacaksınız. Meis'in ışıkları, balıkçı kayıklarının ışıkları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle