Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
G Ü N L Ü K Salâh Birsel R A S O I L I Rail Ertem jşkence 17 Kasım için, ilk Bir ozanın nereye vardığını anlamakdoğrıı1987 şiirleriyle son şiirlerini karşılaşlırmak dcğildir. Çünkü son gilnlerinde çokluk ilk şiirlerinc, ilk aldıkları eğitime dönerler. 29 Arahk 1987 T aşlılık bir bilimdir. Onu hcr gün biraz daha iyi öğreniyorum. 10 Ocak 1988 kilcrin yaşamını incelerken, bir yandan da yolu üzcrinde rasladığı köylülerin, kabilelerin töreleri, görcnekleri, gelenekleri üzcrine eğilmiştir. Xavier Marmier onu şöyle anlatır: Gözüpek vc irikıyım bir bilgindi. Özellikle az tanınmış bölgelcre uzanır, gönlji tehlikesiz gcçilemeyccek ycrlcrc akardı. Bunları bu sabah grip dcnilen o kotii yüzlii hastalığın elinde bütün bütüne tirimonlaştığım bir anda aklınıdan geçirdim. BüyUktcn büyük kişilerin odalarında duvara, herkesin kolayca görebileceği bir yere de şu lcvha asılmalıdır: Şizofren olduğunu unutma. 28 Ocak 1988 ııscyin Alcındar: H Aynalarn güHimscyerck bakmak bile sakın Kanat seslerine atılmaz ya! ahvedeyiz. Oluruyoruz. Enez'de yabancılar hemen tanınır. 2. derecede yasak bölge. Yabancı pek giremez. Hele yabancı uyruklular hiç giremez. Üstelik Enez'den geçilmez. Encz'c gidilir. Uç kentimizdir. Yol biler. Terk edilmişliğin duygusunu yaşar Hnczlilcr. Bir umut ılalgası surmış bugUnlerde. Bakanlar gclmiş gitmiş. Konuyu incelcıniş. "Belki" diyorlar, "bclki..." Otobtlslcr dolıı gelir. Limanımıza gemileı yanaşır. Yeni ııısaıılar, yeni yüzler..." Belki bir gün... Biz ne yapacajız? Kahvede mi pinekleyeceğiz? Şu yağınuı! Ya mübarek! lıısanı günaha sokacak... BıVyıl Koca Usta da çelliğe gitmedi. Deniz kıyısında kaldı. Yanıııa nıı giisek'.' Buralarda mı kalsak? kalıp da nc yapacağız? Sonra Koca Usta da kızaı. Niye güçmcdi sanki çeltiğc? Necdel'e so rarsan, "Koca Usla, ihlijarladı. Göçmesi zor geldi" diyor. Koca Usıa'ya göre, yeri hazırlannıamış. Necdet ilgilenmemiş... "Yeni yıla" diyorlar, "Yeni yıla!..." Bir vlftçinin, bir avcının umutları. Hep yeni yıllunı kaldı. Ne yapanın? Dogaya bngh! Ogu/ sıkıldı. Sıkıldık. Biz avlanmaya geldik. Kalk Oğuz! Gidelim. Koca Usta'ya varalım. Bakarsın çcvre göllerde avlanırız. Olmazsa çelliğe geliriz. Koca Usta'nın her zamanki güllicUğU yüzünde. Sevecen karşıladı. Hemen barınağa aldı. Sobayı yaktı. Çay yaptı. tçtik. Isıııdık. tşi balıkçılıga dökmüş. Aklı çeltikte. Konuştu, konuştu sustu... Ooof! "Çuk canım sıkılıyor, kuş vuralım Istersen" ÜlkU Ta mer... Tepemizden cırlayklar. Üç beş tanesinden, bir pilav yapılır. Akşamı çıkanr. "YemejSim var" dedi Koca Usta. Gün döndü. Yağmur durdu. Tantan atıldı. "Kalkın, glyinin. Çeltige çıkalım. Birinciye girelim. l)ün akşam iyi ördek gelmiş." Tulumlar arabada. Orda çekerim. Koca Oğuz şipidin papuçlarına bastı. Koca Usta kaldı. Akşama hazırlık yapacak. Koııtrolden geçtik. Setteden indik, Arabadan çıktık, tüfekleri aldık. Yunanistan Uzerinden bir alay ördek bindirdi. "Bam güm, bam güm..." Vurdum kanaldan öteye. Eyvah! Tulumları giymcmişim. Göbcğe kadar ıslandım. Oldu olacak. Akşam avı yarım saat. Dayamrım. Dönccek dcgilim ya. Buraya kadar geldim. ördek de işliyor. Yağmur yine başladı. Umurumda değil. Nasıl olsa ıslağım. Yeter ki av yapalım. Değsin. Karanlık bastı. Gözılkmüyor artık. Kanat seslerine detüfek atılmaz ya! Gidelim. Oğuz'u arabada bekler bulduk. Kapıyı açmış avlanmış. Şipidin papuçları ayağında... Arabayn binince UşUdUğümü anladım. Yazı yine bitmedi. Yaşar Kemal Usta kıskanacak... Rasgele!... • Tnpıınıın ıla gö/ü, kaşı, burnu, saçı, kıılak!an gilıniş, gcriye sadeee cllcri kalmış. Hay maşallah iıısan cllcri iç içc sclam kavisleri çevirir. Fıskos çnlçenede de ııMalık gösterirler. Gizli gizli bakan eller. Kahkaha kııhkuhu gıılen eller. Oya işleycn, çaınaşır yıkayan, kömiir kıran, demir dtfvcn, alıç loplayan, hazırolda kıpırdaınaz duran, şiir ya/aıı, ince keıııan çekeıı eller. Rodin'in Düşünen Adam'ında bile düşüııcelere dalan lıeykcliıı kalası dcğil, elleridir. Alfred Pcrles, Heııry Miller'c dclicc tutkun l.i ane de Champsaur'uıı ellerinı hiç unutamamışlıı. I.iane Paris'te, ClıampsElysees Tiyatrosu'nda koregraftır. Ne ki dansözlük yeteneği daha da üstündür. P.lleri dünyanın eıı gülbeşeker, cn anlamlı elleridir. Dogrudan doğruya itısanın yürcğiyle konuşur. Dıırmak, dinlenmek nedir de bilmcz. Pcrles ki Millcr'in gerçek dostudur bu cllcrin dua eımek için yaraiıldığına inanır. Ona görc Liane'ın elleri koııuşmadığı vakit düş görür. Cahit Sıtkı Tarancı da tüm elleri görüp tanımış vc dc hesabını lutmuştıır. Yalnız, o daha çok sağ ele dcğcr gösterir: Sag clim arslan elim Dosl için dıışınan için Her zamun insan elim tslemenı dert göresin Sen diinya maceramda Aşkım suhnın kunırım Giilsem de ağlasam da Ancak seninle vurım 13 Ocak 1988 I eşekkür onlara ki sayılaıı birkaç bini geçen ya da geçmeyen gczgınler, çcvrelerindeki insanlarla, bitkilerle vc dc hayvanlarla yelinmeyip doğanın ve dünyarıın tüm altınını ele geçirmek için felekevini baştanbaşa dolaşmışlardır. Ferdinand Ossendovvski, Mançurya sınırında ki Hanka gölüylc ona dökiilcn Sungaşa nehri kıyılarında, sazlar, kamışlar ve öbür su bitkileriyle kaplı görgüsüz balaklıklarda av avlamaya gitmiş, Francis de Croisset, Hindistan'da, cengcllcrdc, timsahlar ve filler aıasında gönlünün gülürıü açtırmış, Alman gezgin Georg Schvvcinfurth (18361925) bir kayıkla Kızıl Denız'i boylu boyunca aşarak, Afrika çöllerinde, göl ve nchir kıyılarında yeni bitkiler, yeni ağaçlar, yerıi hayvanlar bulmaya çalışmıştır. Maurice Wagncr de Iran'da, bir yandan bil TV'2'de Ünlülcr yıldız şarkıcıları bunlar. Koıosu. 2 Geçıniş yıllarırı calıdır biziııı burda. ("Bir Yıi/ü Gıineşle Yıkaınak" adlı şiir) 18 Şubat 1988 K Rodin'in "Düşünen Adam"ında, düşüncelere dalan. heykelin kalası değil, elleridir. I DIVIIYI Adalct Komisyonu'nda, tşkcnccye Karşı Birlcşmiş Milletler Sozleşmesi kabul cdilmiş. Sözlcşıncııiıı Dışişlcri Komisyonu'nda görıışiilmeüi sırasmda söz alan ANAP Mardin Milletvekili Nuıctliıı Yılmaz dcmiş ki: Hiikümctiıı sall iyi niycli, yıllardan beri yerlesnıiş olan bu işkence inıajını hallclmcyc yetmeyecektir. Htlkümet ne kadar iyi niyetle davranırsa davnııısın, önce işkcnccyi cngcllcyici bir altyapı oluşturıılınadan tam başarılı olunması söz konusu olanıaz. llııkuıııel henı halkınııza tıeın parlamcnıoya karşı lıetn de AT'yc karşı güç duruma düşcbilir. Bu nedcnle sanıkların sorgu lamaları sırasında avukatlarının da bulunması sağlanmadan işkcncc iddiaları lıiçbir zaman son bulmaya.aktır. Soruşturmaları yüriiten ekipler lıukuk ve insan hakları konusunda bir kurstan geçirilmelidirler. I in Yııtang Lady Wu adlı kitabınua, Çin'de işkence lekniğinin en yuksek noktasına Imparatoriçe Vü çağında (l.S. 652705) eriştiğini söyler. O zamanlar, benim "llik Sorunu" adlı denememde de belirttiğim gibi, elleri kolları burkmak ya da iki yana çekerek uzatmak, başı bir tomruğa gcçirerek göğsün üstüne diinyanın ağırlığını yığmak, tepeden aşağı tuğla yığınları indirmek gibi işkence yöntemleri uygulanıyormuş. Nâzım da Benerci Kendini Nicin Öldürdu? adlı kitabında, Ilindistan'da geçer akçe olan işkence yöntcmlerini sıralar: lırnak sökmek, kulaklara sıcak kurşıın akılmak, gözlcrc nıil çekmek, cllerin derisini soyıııak, koltuk altına kaynar sudan yeni çıkmış hindi yıımıırlası yerlcştirmek. Bir de "Domıı/. Topu" yöntenıinden açar, ama ne biçim şey oiduğunu açıklamaz. 19 Şubat 1988 iiçük Hlcni llanımın "Tiktaklı İşkence Kan tosu": Ah işkence yosma işkence Dünya değişiyor seni sevince Alıp du kaçsan Vııri'iiiııı carpsan Tik (ik tak (ak Tikitak lak tak Kovsan gilıneın bıınıdan I'n a/ı ııv haftadan Babam dııymasın Yüregim çarpmusın Tik lik tak tak Tfkitak lak tak 17 Ocak 1988 Uivan şairlcri şiirlerini mihcngc vuracak eleşlirmcnlerden yoksun yaşamışlardır. Bu yü/den de kendi şiirlerini kendileri övmck zorıında kalırlar. Bâkî (Sııltanüy'Şuara): Minnel Hüda.va, devleli dünya fena bulur Itâkî kulır sahifei âkındc tıdımı/ I ıızulii Bağdadî: Cifei dünya degil, herkes gihi matlııbıımıı/ Bir boliik ankalanz, kafı kanaat hekleri/ Nailiî Kadim: Kş'an böyle söyler iislad söyleyince 19 Ocak 1988 • K Insanlar lam şi/ofrcndir. Bir ıılıı.s ekononıik kalkınmadan önce şizofreniden annrna çalışmalanna girmclidir. Sağlık ftnlemleri yanında insunlar konl'eranslarla, dcrslcrlc, kitaplarla hoyıına uyanlmalı, şehrin hemen hemcn her yanıııa dikilccck: Dikkat şizofreni panolarıyla her dakika şizofreniyc karşı uyanık tululmahdır. 16