Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Geyikli'den cep çakısına O öylendiğine göre, bıçakçılığı Bursa'ya "93 Savaşı"ndan sonra gelen Balkan göçmenlerı getırmışler. Göçmen ustalar bıçakçılığı, çocukları ve çırakları aracılığıyla gelıştırerek bugunkü duzeyıne çıkarmışlardır. Bel bıçağı, kasap bıçağı, av bıçağı, bekçi bıçağı, satır, koltuk bıçağı, başlıca bıçak türlerıdir. Döner bıçağının ıse ayrı bir yerı vardır: Hantal ve kaba görünuşune aldanmamak gerekır.. Bir ucundan usta bir el tutunca, bır de "göbeğınden" dönere oturunca, gorün sız onun marifetlerini! Keman yayının telleri okşaması gibi, ıner yukarıdan aşağı, keser donerı yaprak yaprak... Atölyeden mutfağa gıren en ılgınç bıçaklar arasında ıse eteklı sebze bıçağını, ozel domates bıçağını, "çarliston "çanta bıçağını saymak mümkun .. Çakılara gelince, evet, hepsinın genel adı "çakı"... Ama çeşitleri saymakla bıtmıyor: Piknik çakısından, balıkçısına, tek ağızlısından ıkı ağızlısına, buyuk Amerıkan'dan kuçük Amerıkan'a, büyük muz'dan küçük muz'a, sıralanıp gidiyorlar ve Ceyhun Atuf Kansu'nun"Bursa Bıçağı Gençliği" şıirindeki gibi, kımı gönlü genç kalmışlarda, taptaze anılar uyandırıyorlar: Muradıye'de çınarlar altından bak Bir yeşıl su görürsun akar gıder Nakkaş Alı Paşa'nın türküsüdur bu. Ellerını daldır taze yapraklar gibi Bahar günlerının kanı geçer damarlarından Bursa'da Kapalıçarşı, bıçakçı Salih Usta, Bana bır bıçak yap pırıl pırıl Gençliğımın dalını soyacağırn koklamaya. Evet, yeni yetme bir gencın cebındekı mınık çakı, onu hayalden hayale koşturur belki... Ancak bu çakıların, bıçakiarın, tum masumıyetlerıne rağmen, bır de "suç aletı olma durumu" var... Halk arasında, çakı ve bıçağın, sapı dışında kalan keskın bölümünün, orta parmak ıle işaret parmağı arasına sokulduğunda, ete batması durumunda, söz konusu "aletin" bır "suç unsuru" olduğu yolunda, yanlış, ama yaygın bır kanı vardır. Oysa, çakı ve bıçağın suç unsuru olup olmadığı, kullanılan yere, kişiye, amaca ve duruma göre değişir. Yasalar, katlanabılen tüm çakıların üstte taşınmasına ızin vermışlerdır. Ancak tüm dığer "kesıcı aletler" gibi, "teşhırleri" bır suç oluşturabılır...Ü Bir geyığın boynuzu ile ayakları, ancak Bursa'daki bır bıçakçı dukkânında bu denlı bırbırıne yaklaşabılır 'Bursa ışı' çakılar Tezgâhtarlar, "Ava gıden astronotlardan başka. herkese satarız bu çakılan" dıye övunuyorlar Kapanan atölye ve dükkânlarıyla Bursa'nın "Bıçakçılar Çarşısı"ndan bır gurunum Şımdılerde, ışı öğretecek çırak bula madıklarını dıle getıren bıçakçılar, "Hepsı daha temız ve kolay ışlere kaçtı" dıyorlar lardan birine giriyoruz. Atölyelerdeki bıkkın ve ölgün atmosfer, burada yok. Çeşit çeşit, boy boy, irili ufaklı, süslü püslü çakılar ve bıçaklar... Amacımızı anlattığımu tezgâhtar başlıyor bize çakı ve bıçaklarını tanıtmaya: "Şu gördüğünüz, 'Avcı çakısı' ağabeyciğim. Fişek çıkarır, deri yüzer... Şu; 'balık bıçagı', ağ onarır, balığın pullarını soyar, yemlik çıkarır, midye açar. Şu, 'piknik bıçagı': O kadar çok şey yapar ki onu ava giden astronotlardan başka herkese satarım. Erkek muşterilcrimiz, piknik bıçağı için "kotii avrattan iyiymiş" derler. Şu, bizim amcaoğlunun katili. Bunlar, "rambo" ve komando" zontalara özel... Hepsi tamamen kendi imalatımızdır, son zamlardan da etkilenmemişlerdir. Şu, 'kiiçük Amerikan' şu, 'biiyiik Amerikan', Şunun adı da 'muz bıçağı'... Şu, özel domates bıçağı, şu ' çarliston' çanta bıçağı; hanımlar için, saldırı ve sarkıntılık anında 'caydırıcı' etki yapar. Ayrıca limon soyar, mektup açar. Şunlar, 3 boy 'Arnavut' şu, 'Mine1..." Tezgâhtar "palamarı çözdü" | tutana aşkolsun! Amacımızı hatırlatmasak bir iki çakı da bize satacak, kesin... "Arnavut, Amerikan, Çarliston gibi isimler saydınız. Bunlar da Bursa bıçağı mı?" "Evet. Onlar da burada gördüğünüz tüm bıçaklar da kendi imalatımız. Hepsi, safı Bursa bıçağı. tsimlerine bakmayın siz!" Doğru; yurtiçinde üretildiği halde, yabancı isim takılmayan mamül kaldı mı ki memlekette!... D "Bu kadar bıçağın, çakının arasında, muşterının sıze karşı ve sızın muşterıyle sıkı pazarlık yapabılmenız, zor bır ış değıl mfl " sorusunu, tezgâhtar Tamer uzbaysal şuyle yanıtlıyor. "Korkum yok, pazarlıklar hep tatlıya bafilanır zaten Ayrıca lyı de bıçak atarım!" Tezgâhtarlar da her birinin birçok marıleti olan bıçaklar kadar becerıklı \tr ı N