Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ıl pırıl 'Bursa işi Çeliği dövüp 'y°Man' ustalar, koro halinde. "Zahmetini biz çeldyoruz. kaymağını toptancı yiyor," diye yakınıyorlar. Bir de, bıçak fiyatlarının sürekli artmasından şikâyetçi ustalar. Fiyatlar artınea, satışlar duruyormuş. Nedeni de Istaııbul'daki bir ailenin çelik ithalini tekelinde tutması... 9 Şairler de söylemez mi, küçük bir 'Bursa işi' çakı, bir zamanlar bir gençlik raconu idi: "Değnek soyarsın", "Gençliğinin dalını soyarsın koklamaya"... Bir zamanların aksesuarı Yaşlı bir usta anlatıyor. Eskıden her delikanlının mutlaka bir çakısı olurmuş. Bıçak taşımak, "kabadayılık ruhu" gerektirırmiş. Şimdi sadece mutfaklar için "istihsal" yapıyorlarmış... "Nerc Je o bıçak atan, asabiyetini değnek soyarak geçiren bıçkın delikanlılar!" diye eski günleri anımsıyor Bursa'nın bıçakçıları. Yaşlı ustanın genç usta olduğu o yıllarda bıçak, tek tek siparış üzerine bile yapılırrruş. Ustanın yaptığı tamamı el emeği; sapı, siparişe göre süslenmiş bıçaklar, "Namus gibi üzerinde laşınır" imiş... Kulağınakar suyu kaçmış.yengeç gibi yampiri yampiri yürüyen genellikle cepken yelek giyen, yumurta topuğuna arkadan basan, boyu uzun olmasa da kamburunu çıkaran ve günümüzde "nesli tükendi" gözüyle bakılan delıkanlının aksesuarı imiş bıçak... Eldeki tesbıhlc anıden ikame edilirmiş, kuçük de olsa bir tehlike kokusu alındığında... Demek ki Haldun Taner'in "Keşanlı Ali Destanı" gibi tiyatro oyunları da olmasa günumılz gençlerı bıçak ve çakımn "Her evin "Keşanlı" da "Bursa işi" taşırdı ihtıyacı" yerine, "Her delıkanlının aksesuan" olduğunu hiç bilmeyecekler: Sipsi Ne isliyorsun? tzınaril Nuri Alınm şımdı ayağımın altına. Sipsi Ağır ol biraz, kimi ahyorsun lahmacun pıdesi. İzmarit Nuri Senı alıyorum nıarul gübresi. Sipsi(Bıçağını çeker) Bir el üstüme, bıçağımı çektim mi? Şişman polis (Sipsi'nin bıleğini kavrar. Bıçak düşer). Ne yaparmışsın bıçağını çektin mi? Sipsi Hıç ağabeyciğım. Eeeeelma soyarım diyecektim. Yine aynı oyunda, Beşvakit Niyazi, Bileyci Temel ve tzmarit Nuri, Ali'nin hıç işlemediği cinayete öykünerek "zayıf polis"e anlatırlarken cinayetin, "küçük bir Bursa bıçağı" ile işlenmesinı uygun görürler... Oysa ne masum bir araçtır bıçak! Ekmek keserken mcyve soyarken.salata yaparken domatesi ortadan ikiye ayınrken... Elimizde hamarat vc kullanışlı bir bıçak olursa yaptığımız işten zevk de alırız. Bursa Otogarı'nın bodrumundaki çarşıdayız... Yolcular, bu çarşıdan mutlaka geçerler. Geçerken de uzaktaki yakınları ıçin hediyelik bir şeyler alabilirler. Çarşıda genellikle, yeni çıkan kasetler, üzerinde, "Scvgili kaynanama", "Sevgili eşime", "Sevgili arkadaşıma" yazılı havlular, bir de çakı ve bıçaklar satılıyor. Üç vardıya çalışan bu dükkânlar 24 saat açıktır. Birkaç kare fotoğraf çekmek için dükkân Yırmı yıllık çakı ve bıçak ustası Yılmaz Çam (35), çelığı dovup yontarken', en çok kıvılcımı Karabuk çelığının verdığını söyluyor, yanık demır kokusu ve uçuşan demır tozları arasında LLlınde Bursa çakısı Boynumla kırmızı yaznıa Değnek soyarsın akşamlara kadur Fulva larlasmtla Adnan Baştopçu/BURSA O rhan Veli'nin "Kaside"isimli şiirini yazdığı yıllarda (Eylül 1940),çakının bıçağın sıfatı "Bursa" imiş.Oysa çakı ve bıçağın tarihi.insanoğlunun doğa karşısında güçsüz olduğu ilk çağlarda.korunma amacıyla ucunu sivrilttiği taş kadar eski.Ve sıfatı "Bursa"olsun olmasın, insan bılıncn ılk tarihlerden bugüne, hcp "bir şeyleri"kesmiş durmuş... Kapanan atölye ve dukkânlarla koşut olarak, ufalan "Bıçakçılar Çarsısı"ndayız. Çevrede kesif bir yanık demır kokusu duyuluyor. Sıçrayan demir tozları, uçuşan kıvılcımlar çelik saclar, tabaka tabaka, ithal... Bı çakçılar, işi toptancının kcyfine dökmüşler. O kadar az atölye ve dükkân var ki "bıçakçı" ya da "bıçakçısı" gibi koca koca tabelalar da olmasa, çarşının bıçakçı çarşısı oiduğunu anlamak güç. En azından bıçakçılar kadar, sobacılar, tenekeciler, testereciler, bağ bahçe aletleri satıcıları da göze batar olmuş bu eski çarşıda... En çok kıvılcım, Karabük çeliğinden çıkarmış. Fiber (glas) tozu insanın ömrünü azaltırmış... Bir de "yeni usta" yetişmiyormuş... Tüm biley motorlan başında, yaşlı ustalar. Bu yüzden meslek zanıanla yok olacakmış... Son birkaç ayda 50'ye yakın bıçakçı, atölyeyi kapatıp gitnüş... "Inanmazsanız derneğe sorun" diyor Bursa'nın bıçakçıları. Emeği çok Bursa bıçağının. 20 yıllık bıçakçı Vılmaç Çam, "Dedem de bıçakçıydı, babam da. Ben de meslege 10 yaşımda girdim. Ama şimdi işi oğretecek çırak bulamıyorum. Hepsi daha kolay, daha temiı i^lere kaçtüar," diyor. tıM I Atolyeden mutfağa 'Çarlıston' çanta bıçağı. özel domates bıçagı, etekli sebze bıçağı, komposto ve ıkı boy ekmek bıçakları, kurban bıçağı, satır, pala ve et bıçağı, bir başka kurban bıçağı, mutfak bıçağı