04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

• Şimdi biraz da romandan Jılme oğru geçelim isterseniz. "Yann ann"ın yayımtamş larihi 1976'ydı unnedersem. II yıllık bir zumandan onra bu defa iki romanımzın cnaryolaşıp fihne ahnmastnın hemen eınen aynı zamana denk gelmesi <ldukça ilginç değii mi? O Şöyle olabilir, aradan gcçcn zamanda, umanın sadece gundelık 12 Mart macerası omanı olmadığı, daha koklu bir takım unıırların da bulunduğu, yoğunluğu olduğu an.ışıldı. Başia da belirttığım gibi, gençlerin il•,ısi de romanın .sadece o döneme aiı olmalığıııı gosierdi. Bir ikinci nedcn de Turk siiı/masındaki gelişmeyle bırlikte edebiyat esererine yonclmcnin daha fazla olduğunu goııyoruz. Bunların etkisıyle romanlarınıa bir /öneliş oldu diyebiliri/. Biskiden böyle bir yöıeliş, hemen hernen yok gibiydi. FOTO R O M A N OKU RDAN Çeviri yazılar ve sinema Şeker Bayramı'ndan önceki sayınızda yayımladığınız JeanJacques Annaud'nun yazısı son derece ilgı çekıci idı. Sinemaseverlerin beğenıyle izledığı bir "hadise romari'ın uyarlamasından ortaya çıkmış "bir hadise film" idi "Gülün Adı" ve dil bılmeyen sinema izleyicileri ıçin, sizin yayımladığ nız yazı, tam zamanında, bızler ıçin buyuk bir boşluğu doldurdu. Sinema konusunda dişe dokunur yayımların bulunmadığı ulkemizde, Cumhurıyet DERGİ'nin bu konuda bizler için bir "dışanya açılan pencere" olması, son derece önemli. Bu tür yazıların devamı dileğiyle. IŞIL YURTSEVEN I Bakırköy • Sizce bir roman sinema va cıktanlırken temel unsur ne olmaltdır? O Bence, hiçbir iyi roman, iyi film olmuyor. Şimdiye kadar okuduğum romanların hangısiniıı filnılerini gordüysem, roman her /aman daha yoğun, daha iyi. Romana daha çok mal/eme giriyor. Anlatıın, dil, tiplerdeki canlılık vs... Örneğin benim "Bitmeyen Aşk"ta, biı bolumde, bir oda tarifi var. llk defa bir erkeğin evine yalnız giden ve herhalde başına bir işler geleceğini tahmin eden bir kızın korkusıınu, heyeeanını, adama duyduğu aşkı, o odanın tarifiyle beraber veriyorum. Oysa film ne yapıyor, ne kadaı tarifime uygun odayı, aynı tarif etıiğim gibi hazırlasa biie o duyguyu veremeyecek. Oolayısıyla iyi romandan iyi film yapmak ?or. Ama edebi değtri çok fazla iyi olmayan ba/ı romanlar var ki, bunlar sinemaya oldukça iyi uyarlanıyor. Örneğin "Atları da Vururlar". Ama ne olursa olsun, film aynı yoğunlukta olmasa bile yine de romanın havasını ve liplerini doğru olalak yansıtmak zorunda. Radyolu günlerin anılan BalcMehmetAbi Bu benim istifa dilekçesı. Umur Bugay'a, Cumhurıyet DERGİ yöneticilerine, zahmet edip Cumhuriyet DERGİ'nin davetini kabul ederek bir araya gelen radyo emektarlarına, ayrıca Mahmut Tali Öngören'e ve Orhan Boran'a binlerce defa teşekkürlerimi sunmak isterim. Televızyon konusunu işlemiş bir dergi olarak, Cumhuriyet DERGİ'nin "radyonun el ustunde tutulduğu" günleri anımsaması gerçekten çok anlamlı oldu. Diğer yayın organlarının ve hatta bizzat TRT'nin pek az önemsedığı yayınlarından bellı olan "Turkiye radyolarının 60. yılında" DERGI'de üç sayfanızı bu konuya ayırmanız ve belgesel nitelikte bir fotoğrafla bırlikte konuyu adeta bir "açıkoturum" sevıyesinde sunmanız, gerçekten dikkate değer bir davranıştı. Başanlar, sevgıler. PERİHAN DİZDAR I Ankara Öyle bir toplum ki, kadına verilen rol, toplum içinde kendisi yaratıcı olamadığı takdirde bir şey olamıyor, anlatmak istediğim bu. • Peki "Yann Yann" ftlıni için ne diyorsunuz? O "Yann Yann" filminde ise olaylar dizisi olduğu gibi, siyasal bölumler de yine aynı şekilde konmuş, ama daha öncc belirttiğinı gibi "kişilikler boşaltıldığı" için diyaloglar ortada kalnıış. Romanda yedırilmiştir buıün hepsi. Selim, Seyda ve Aysel, romandakinden farklı kiı>ilikler olmuş, bir tek, filmdcki Oktay'la, ıomandaki Oktay ben/iyoı denebilir. Gerçi roman benim romanım, film de yönetmenin filmidir. Heı ikısı de farklı kişilere aitlir. Doğal olarak larklı ctkileri olacak. Valla dilekçe güzel... özal herhalde kabul eder. Eskl radyoculur, esW radyolBrı ıle bırlikte Yine şiir üzerine... 66. sayınızdakı "Okurdan" köşesinde yer alan Gül Özer arkadaşın yazısıyla ilgili olarak, görüşlerimı iletmek istıyorum. Güç iştir şiir yazmak. Kanlı ve çetin bir uğraştır Bazen, özgürlüğünü yakalayan bir pranga mahkumunun coşkusuyla, bazen yavrusunu ırmağa düşürmüş bir ananın acısıyla, bazen de kötülüklere karşı haklı bir savaşım veren bireylerin onuruyla gelir, oturur içımize. Şiir, pek çok değışik oz ve bıçimlerle gelebilir. Amaç aynıdır: İyiye ve güzele ulaşmak, daha yaşanılır bir dünya hazırlamak.. Şiirin evrenselliği buradadır bence. Şairin görevi de zordur. Şaır, kendi halkı ve dünya halklarının acılarını, umutlarını ve daha pek çok şeyi yüreğinin derinliklerinde duyumsayabilmeli ve öyle koyulmalıdır ışine. Boylece şiir üretilirken, slogan şiirlerde çıkabilir ortaya. Önemli olan şıırin ne verdiğidir. bir yaklaşımdır Şiirimızin eksikhklerı ve" sancıları olduğuna katılıyorum. Ama şiirde giderek daha iyıye, daha evrensele ulaşacağımızdan en ufak bir kuşkum yok. İyi günlere! FATİH AKMAN/Manı • Son olarak, Tolstoy'un "Savaş ve Barış" romanı ve çeşitli yonetmenlerce yapılan film uyarlamalartna ne diyeceksiniz? O On beş, on altı yaşında "Savaş ve Barış" romanını okurken, Prens Andrey'e âşık olmuştum. Ve bu aşk çok uzun yıllaı devam etti, ta ki televizyonda "Savaş ve Barış"ı görunceye kadar. Savaş ve Barış'ı ilk önce TV'de görseydim, Prens Andrey'e kesinlikle âşık olmazdım. Yani romanı önemli yapan unsur sinemaya yansıyamıyor, sadece olaylar yansıyor. D Ehl bi istifayla biraderin işini de halletmiş olduk. tstifosım Basbdkana veren ANAP Genel Sekreteri Mustafa Tojar ve Mehmet Keçeciler (Fotoğra/lar: RIZA EZER)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle