24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTADAN H A F T A Y A Mh e Kml emd e a Kalpazankaya'nın Gizli Tarihi Salt Falk ölelı kaç yıl oldu? Sozluğe bakıyorum, 1954'te olmuş, aşağı yukarı 33 yıl Epey var Saıt Faık'e Burgaz, Kalpazankaya'da toren yapıyorlar, anıyorlar Bu torenlerın yapılmasında onayak olan Perıhan oğretmen Hem Saıt Faık'ı sevıycr, hem adaları Bunlardan ıkısıne gıttım llkınde Kalpazankayaya çıkılmıyordu Şımdı her yıl çıkıyorlarmış Kalpazankaya, ovduklerı gıbı gerçekten gorunumuyle gozlerı alıyor Kımısı arabayla çıklı Kalpazankaya'ya (Salâh Bırsel, Cevdet Kudret), kımı de motorla gıttı (Naım Tıralı, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer ve bendenız) Tepede bır gazıno var, orada şolen verdıler Salâh Bırsel laf attı, "Öğle rakısız olmaz değil mi?" Bır şey demedım ama, Cevdet Kudret hoca da, Salâh da perhızlı, her şeyı yemıyorlar, her şeyı ıçmıyorlardı Konu hep Saıt Faık ustune Salâh Bırsel, benden bır yaş buyuk Ben nısanda doğmuşum, o kasımda, aramızda altı ay var Hele buna Rumı, Mılâdı takvımdekı 13 gunu katarsan fark haylı azalıyor "Saıt bana hep yaşlı gıbı gelırdı' dedım Yaşlılık gunluğu yazarı, o ağır çekım konuşmasıyla, "Bana da' dedı, "1906 doğumlu olduğuna gore aramızda 1415 yaş var. O yıllarda çok sayılır, buyuk gorunur." "Saıt Faık her yıl anılıyor da, Ataç nıye anılmaz'?' "Bu yıl onu da andılar." "Bunları tanıtan, Ataç değıl mıydı?" "Ataç sayılır, her yazısında adı var." Yaş konusuna Cevdet Kudret hocamız da değındı "Ahmet Haşım de bize çok yaşlı gorunurdu. Oysa kırk dokuzunda oldu. Bugun için ne kadar genç!" Kışı yaşlandıkça yaş konusuyla daha çok ılgılenıyor olmalı Cevdet Kudret hoca Necip Fazıl'dan ıkı anı anlattı Hanı Necıp Fazıl'ın, "mırıl mırıl, şırıl şırıl" dıye bıten bır şıırı var ya,onu gunun bırınde getırıp Yusuf Ziya'ya vermış dergısınde yayımlayacak Yusuf Zıya Ortaç, şıır parası olarak beş lıra vermış O donemde beş lıra bugjnun ellı bın lırasına ağır basar.. Inanmazsanız bılenlere sorun Bereket, enflasyoncubaşı o yıllarda gelmemış, para da bugunku gıbı pul olmamış Yusuf Zıya Ortaç Dilıyor ya Necıp Fazıl'ın kumar tutkusunu Parayı verdıkten sonra "Hadi gel, beşer lırasına bir tavla atalım." Necıp Fazıl'ın canına mınnet, "Hadl!" dıyor Gelıyorlar Meserret'e, bır tavla atıyorlar, Necıp, parayı yıtırıyor Bır gun ocunu alacak Aradan bır sure geçıyor, Necıp Fazıl gene bır şıır getırıyor Bu, Kaldırımîar'dır Beş lırayı alıyor ama kumar oynamıyor Hafta ıçınde Yusuf Zıya Ortaç, "Muhit" dergısını alıyor, bır de bakıyor kı ne gorsun, Kaldırımlar şıırı kendı dergısınden once "Muhıt"te yayımlanmamış mı Necıp Fazıl ocunu almış oluyor Saıt, oykulerını dergılere goturmedığı ıçın Agop Arad'a bırakırdı Arad, hem oykuyu pazarlardı hem de parasını tahsıl' ederdı Saıt Faık ıçın cımrı derlerdı Oysa sayılmazdı Cımrı denmesı zengın çocuğu olmanın ustune vuran golgesı ıdı Evden ne kadar para alırsa o kadar harcardı Çoğu da yazı parasından gelırdı Cımrı değıl, belkı tutumluydu Tutumlu olmasa, Beyoğlu caddelerınde bır aşağı, bır yukarı her gun dolaşabılır mıydı? Necıp Fazıl'a aıt Cevdet Kudret hocadan bır anı daha Ahmet Kudsi Tecer'le Necıp Fazıl çok lyı arkadaşlar Kudsı Tecer, "Cezve Flncan" dıye bır şıır yazıyor Bu, Necıp Fazıl'ın çok hoşuna gıdıyor, bır kopyasını alıyor Necıp o gunlerde parasızdır (Hangı gunlerde değıl kı), bır dergıcı şıır ıstıyor O da Ahmet Kudsı Tecer'ın "Cezve Fıncan" şıırının altına basıyor ımzayı, verıyor Kudsı'nın şıırı uzun yıllar Necıp Fazıl'ın sanılıyor Ancak olumunden sonra şıırları toplu olarak yayımlanırken, bu şıır yenıden Kudsı'nın oldu, gızlı kalan sorun da gun ışığına çıktı Kalpazankaya'da bır teyp dınlettıler, Saıt Faık'ı adadan tanıyan balıkçılar konuşuyorlardı Kımlığını ve değerını bılmemışler Bın, "Bizlm gıbi berduş sanırdık" dedı Bır başkası, "Biz berduştuk, o bizden daha berduş gorunurdu." Kalpazankaya'nın, solculuğun tarıhı ıçınde de bır yerı var Eskı tufekler, yılda bır kez burada toplanırlarmış Matta burada partımn kongresı bıle olurmuş Geçende, eskı bır solcunun anılarında okudum Bır Mayıs toplamalarında kongreyı hazır gelmışken 'nezarethane'de yaparlarmış Solculardan başlayıp Saıt Faık'e kadar uzanan Kalpazankaya'nın da gızlı bır tarıhı var L SAİRLER ŞİİRLER Kiraz gibi Bakışlar I Kadının bın, saçına son fırketeyı takar ormanın uyandığı sabah saatlerınde boyaların ıçınde tutar, yureğını ellerı ressam tuvalden kendıne bakar bıraz kuçku sarısı, bıraz soyulmuş derı oynaşıp yurur moryeşılı aynalar guneş, denızlerden kendıne bakar II Aşk (gerçek gıbıdır, gerçeklerın dışında) dudaklar tek opumden al rengıne batar solukları kordjğum eden, suç saklanışında beyaz çığlıklarında, yolunan papatyanın kovalayıpdurur, sevıyor sevmıyor yurek, aynltktan, olumden, kendıne bakar doğurur aydınlığı karanlıklar bır bahçe kendını kurutur, usandığı çıçeklerde karanr her kuruyan çıçekte, hatıralar karanlıklar aydınlıklardan kendıne bakar yakındakı uzak, ınkârlar aralıkları yakındakı uzak, uzakta kı yakından kendıne bakar NAHlT ÖVUNÇ Şairin formülü Edebıyat dergılerımızde şu sıralar sık sık gunlukler yayımlanıyor Gunluklerın kımı, yazanın ozel yaşamından kesıtler getırıyor, kımı "eleştırel" bır bakışla yenı yayınlar uzerınde duruyor Şaırlerın gunluklerı ıse yer yer şııre ve şıırın sorunlanna da yer verıyor Cemal Sureya'nın aşağıya aldığımız gunluğu ışte bunlardan bın Şoyle yazıyor Sureya 739 Gun'de "Şiır, oyku, roman yazan kişi, şlır yazıyorum, oyku yazıyorum, roman yazıyorum diye oturmamalı masaya. Işte bır şey yazıyorum, demeli. Yoksa formullere, eski şiirlerın, oykulerın tuzağına, kendi eskı yapıtlarına duşer; asıl 'yeri ve formulu1 bulamaz. Yazarı, şairı, dipten çok şey zaten bağlamaktadır. Onun İçin de hiçbir şey bağlamıyor gibi girmeye hakkı vardır onun. Ayrıca oyle olmak zorundadır. (...) Formul deylnce aklıma bir şey daha geldi. Bambaşka bir şey. Bir şairin formulu ortaya çıkmamalıdır. Çunku formulu ortaya çıkınca yitmeye, azalmaya başlıyor o şair." Cemal Sureya boyle çızıyor şairin formulunu Ya şıırın formulu? Onu da, Sureya'nın yazdıklarını duşunerek bıze şıır gönderenler bulsun, dıyemıyoruz Göruluyor kı her şairin ayrı bır şıırı, ayrı bır formulu var Onemlı olan, o şairin şıırıne ulaşabılmekte Formulu sonradan çözulebılıyor Aramızda bır aynlık dağıdır Bakar durur ufuklardan Kırılır gunlenn tellerı Çoğalıp gıttı yıllar Oyle ozledım kı senı Şımdı sensız şuralarda Bır kuru dal gıbıyım Gel yanıma kurtar benı Dönme kışa uşutursun Sıcacıktan ak ıçıme Leylak rengı bır sevınçle Uzat bana ellerını Yaz gıbı gel Kıraz gıbı ŞEVKET YUCEL Akıyor Nereye değse ellerım Huzun bağlıyorum Kabuk kabuk yaralarıma Kaçamaz kı gozlenm, Yıldız ağlıyorum, Içımın karanlıklanna Kafes mı uretıyorum? Kendı havuzuma mı Akıyor yaşım? HASAN AKGUÇ Canlar Gıdışler boşuna değıl Varlıkla yokluk arasında Bır can varmış Kımseler gormesın Çocuklannın olusunu Yaşlanmış eylulleruen Uzun kışlardan Her baharda Yenıden yaşamak Gunyuzlu Gullerle başlarmış H AKARSU Çekirdek kuçucuk bır çekırdekte bahçeler, bağlar gunu gelır, vadesı yeter, saatı dolar uç gunluk bebeğın avucunda derya, denız olur olmaz ıçımde bır çocuk ağlar beşığı taştan, topraktan, uyuyan dağlar gunu gelır, vadesı yeter, saatı dolar topal kannca bıle ne kadar da bağlı yaşamaya olur olmaz ıçımden bır alay kuş kalkar. AHMET ÇUHACI 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle