Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nerede o eski nargileler. En iyisinin 5055 bin lira, en ucuzunun ise 5 bin liraya satıldığı nargileleri üreten üç usta kalmış İzmir'de. Onlar da malzeme yokluğundan şikâyetçi. Eski tiryakiler ise Şadırvanaltı'ndaki bir kahvede keyiflerini sürdürmeye çalışıyorlar. Handan Şenköken Fotoğnt: ÛUİT OTAN Yeni modeller "çağdaşlaştırılırken" eski tiryakiler hayıflanıyor: azılan için alışkanlıklar değişmiyordu.' Her şcy ne dcnili değişirse değişsin, onlar yine tutkularından vazgeçmıyorlar. günde biriki saatlerini "keyif'lerine ayırıyorlardı. "Ehlikeyf erbabı"nın çoğunluğu, artık her yerde kolay kolay bulunmayan, kıyıda köşede kalnuş, unutulmaya yüz tutmuş nargilenin tadına varan "eski kuşak"tı. Şadırvanaltı'ndaki kahvede küçücük bir odaya doluşmuş ve havanın soğuk olmasına aldırış etmeden dışarda oturmayı yeğlemiş nargile tiryakileri ile konuşmaya başladığımızda, içlerinden biri hemen kendi yazdığı bir şiirle sözcülüklerini üstleniverdi: "Narın ile yakarsın, içerken tömbekini / Alıştık çok eskiden içmeye seni. / Randevuda bekleşen bir arkadaşız biz. / Gurgurun fazlalaşır, marpuçun içerken biz / İçerken buluruz dumanında neşeyi, keyfi / Lülen üstünde, tömbekin bitmesin hiç / Erişilmez keyifsin sen, iç babam iç..!' Nargile şişelerindeki sular fokurduyordu. Çeşit çeşit nargilelerin sahiplerı hemen hemen hep aynıydı. Hangisi kimin nargilesi biliniyordu. Eski tanıdık yüzler, dostlar uzun uzun sessizce nargile içiyor, ara sıra gündelik konuşmalarla birbirlerine takılıyorlar, anılarını tazeliyorlardı.Sevinçler, mutluluklar, acılar, hüzünler burada paylaşılıyordu. Artık kahvelerde, meydanlarda, sokak içlerinde, kapı önlerinde nargile içenlere pek Nargile tutturmek zaman ve sabır isteyen bir iş. Ağır ağır, tadını çıkara çıkara, şöyle iki üç saat söndur rastlanmıyordu. Yıllardan beri sürekli buraya meden tüttüreceksin nargileyi ki, bu süre içinde de keyifle sohbet edebilsin nargileciler. gelenler nargilelerininbaşınaçöktüktensonra, ikide bir tazelenen çaylarla, kahvelerle soh in yanında öğrenmişti nargileciliği 37 yıllık doksanı aynı kişilerdir. Yani çarşının esnafınbeti koyulaştırırlardı. kahveci Nihat Özkan. Ona gore, "aslında ma dan 2530 tiryaki. Bugün nargileyi 500 liraya "Nargile her şeyden önce zaman ve sabır Is rifet, tavlamasını bilmek"ti. "Herkes yapamaz, veriyorum. Satın almaya kalksan 20 binden (iyor herhalde" diye söze başlayacak olduk, iyi de yapamaz, bu yiizden sadece Izmir'den aşağı bulamazsın." hep birlikte onayladılar. Yaşlı bir müdavim, değil, Kge bölgesinin çeşitli yörelerinden geNargilenin 25 kuruşa verilmesinden 500 li"Vaktin bol olacak ki, ağır ağır tadını çıkara lirler buraya" diyerek surdürdü konuşmasını: raya yükselişine tanık olanlardan biri de 55 yılcaksın. Şöyle iki, üç saat hiç söndiirmeden tüt"Eskiden tömbekiler ocağın uzerinde biiyük lık nargile tiryakisi Naci Ancıoglu. GUnde üç türeceksin, sonra da keyifle sohbet edeceksin" kaplarda kaynar suda tutulur, tıitiiniin acısı tane içtiğini söylüyordu gözlerini nargilesinden dedi dudaklarını ağızlıktan ayırmadan. alınırdı. Suyun miktan, kaynamanın suresi hep ayırmadan. 195670 yılları arasında kahveişAralannda en gösterişli nargileye sahip olan ııslalık isleyen işlerdi. Kahveciler hıınlan bil leten Sait Şakar da doktor sigarayı yasakladı"Kürt Yusuf" gururla nargilesini gösterdi. Oer mck zorundaydı. Sonra lütün elde sıkılır, ha ğından bu yana nargilenin kendi deyişiyle "dııçekten de pırinçten yapılma mahfazası, keh fif nemli bırakılırdı. Yıkanmış, sıkılmış töm dak tiryakisi"ydi. Her ikisi de sağlığa hiç bir ribar ağızlığı ve uzerinde Muhammed Rıza beki lütunüniı alıp lulenin içine doldurarak iç zararı olmadığını belirtiyorlardı. Biri de mideyi Pehlevi'nin resmi olan antika gövdesi ile diğer mek mümkündu, ama liryakisi için nıullaka rahatlattığını savundu. Çaylar, adaçayları, lerinden oldukça farklıydı. Yusuf Aslan da ba kahveci, üreticiden bulduğıı kurutulmuş tütün kahveler tazeleniyor, ateşler yenileniyordu. şında fötr şapkası, elinde tespihi. takım elbi yaprağı destesinden bir lane çıkarır, tömbeki Yanyana sıralanmış iskemlelerde saatlerce narscsinın önunden sarkan köstekli zincirin ucun yi biiyük bir özenle sarardı. Herkes agız /evki gile tutturenlere, giderek tarihe karışan "keyifdaki altınla zaten dikkati çekiyordu. Diğer an kadar, göz zevkine de bakardı. Buraya gelen 'in tadını çıkarıyorlar gö/.üyle baksak da, bu tika nargilesi de yandaki derici dukkânının vit ler kendilerine zaman ayırıp keyiflerini göze "keyf'in anlamını bilmediğimizden garipseyen rinini susluyordu. Tiryakiler, ozlemle eski nar ten, nargilenin ladını bilen tiryakiler. Yıllardır bakışlarımızı gizliyemedik. Bu yiizden olsa gegilelerin çeşitliliğinden, kalitesinden söz etmeye gelirler. Biz de usulüne göre hizmet veririz. Bi rek, nargile içme önerisiyle karşılaştık. Sait Şabaşladılar. En çok, artık ağızlıkların kehribar zim gibi nargile hazırlayan kalmadı artık...." kar, yanıtımızı beklemeden öğütlerini sıraladan yapılmayışından yakındılar. Eskiden tir1950 yılında 25 kuruşa verdiği, en fazla maya başladı: yakiler başkasının ağızlığı ile içmemek için "Nargile dumanını öyle derin derin içe çekkomple olarak 2025 liraya şattığı nargile, bukendi kehribar ağızlıklarını da yanlarında ta giin eski "gözde"liğini koruyor muydu? memek gerek. Alışkın degilsen insanı çarpar, şırmış. Ama o zamanlar kehribar bolmuş. Şim"Üç sene evvel en iyi nargile 10 bin lira idi. sarhoş eder. Dumanı ağıza doldurup, yutmadi ise adı kalmış yadigâr. Yine de tutkuları sü Malzeme pahalılaştığından beri satışlar düş dan bir süre tuttuklan sonra savurmalı, ateş rüyordu, yeter ki "nargile" olsundu... tü. Bizim •nüsterilerimiz kahveciler, yurt dışın mümkünse hiç sönmemeli. Asıl keyif, tömbeDeğişik kentlerde çeşitli çay bahçelerini ve dan gelen luristler, bir de evlerinde kullanmak kinin uzun süre içilmesindedir." kahveleri işleten "Unlü kahveci" Recep özgeıı^ Uzere alanlar oluyor. Buraya gelenlerin yiizde Güç bir iş olan nargile yapımını sürdüren üç B usta kalmış İzmir'de. Üç oğluyla birlikte bu uj raşla geçinen 47 yaşındaki llhan Etike, 196 yılında başlamış bu işe. Kendisi nargile içm yordu. Nargilenin "kendine göre geçmişi"r şöyle özetledi: "Eskiden nargileler sırf kahvecilerdeydi. ( da her kahvede bulunmazdı. Şimdi alanlar vaı ama onlurınki de zevk ya da heves. Nargilı veren kahvehaneler sayılıdır.Fuarda.Merke kıreathane'de,Basmane'de ve Pasaport'ta Biz daha çok turistlere satıyoruz.Çırakkeı hafta^a 150 lira alırdım, o zamanlaı komple nargi lenin fiyatı 100 liraydı. Bı gun nargilenin en iyisi 5055 bin lira. En ucuzu ise 5 bin lira." Nargilenin kalitesi değişmiş miydi? "Tabii, aynı kalite yok artık, düşlü. İyi nargilenin sisesi kristal olmasa bile en iyi kalite camdan olmalı. Cam da üfleme usulüyle imal edilmeli. Nargilenin üst kısmı ise V pirinçsarı dökümden yapılmalı. Marpuç ise iyi kalite meşinden olmalı. İyi ıslatılmalı, bıçkı ile özenle tıras edilmelidir. Meşin, boyuna ağaç kalıplara döşenip helezon telin üzerine sanlmalı. Ağaç kökünden yapılma yapıştırıcı kullanılmalı. Makineyle üzerine iplik sanlmalı. Hortumun üzerindeki kuçuk lıaiı parçası iyi bir nargilede özel olarak dokunmus bir halı parçası olmalı, ama biz parça doşemelik kumaştan yapıyoruz. Ağızlık sert, dayanıkh ağaçtan yapılmalı. Ağızlığın orta kısmı fildişi olmalı, ama koyun kemiginden yapılanı da iyidir. X Zıvananın üzerine geçirilen ajpzlık kehribardan vapılırdı, şimdi nerde... Hortumlar için kullanılan Alman maddesi de kalmadı. Marpuç derilerinin turası 65 lira idi 35 bin lira oldu. Naylondan olursa zifri çekmez. Artık bu anlattıklarım gibi nargile yapmak hayal... Benzetir, satarız. Birkaç tane antika var elimizde o kadar..." Evin hanımları nargilede kullanılan kumaşlar dikerlerken, erkekleri de yapımıyla uğraşıyorlardı. "Dedemizden gördüğümiiziı devam ettirmemeliyiz" dUşüncesiyle kendi ürettikleri nargilelere yenilik getirmişler. Bu amaçla değişik modeller gerçckleştirip nargilenin klasik görünümünü bozmuşlar. Oğlu Ismail Etike, nargileyi "çağdaşlaştırdıklan"nı belirterek, "gorülmemiş modeller yapıyoruz, değişik madenler kullamp orijinal nargileler sunuyoruz, uzay modeli gibi. Bir de kısa surelerde nargilelerin modellerini değiştiren meraklıları var, onlara da ilginçlerini yapmaya çalışıyoruz" diyordu. Nargile ustaları, "son tiryakiler" gibi giderek azalıyorlardı. Keyif erbabının müdavimi olduğu üç, dört kahve misali. Üretenler ilgi çekmek için, "çağdaş"laştırmaya çalışırlarken, tiryakileri "Ehli keylf, pür sefai bir gıdadır nargile, cepte para olmayınca bir beladır" diyerek tutkuyla tütturüyorlardı nargilelerini. Sanki söz birliği etmişçesine mırıldanıyorlardı, yanlarından ayrılırken: Nerede o eski nargileler... O 10