Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
larda tahta kapaklı dolaplar vardı. tşlemelerini hiç bozmadan elden geçirdik. Turistler hayran kalıyor." MAYIS: ÜrgUp'üri küçük çarşısında "hummalı" bir çalışma var. Yaklaşan turizm mevsimine hazırlık yapılıyor. Bazı mağazalar hâlâ kapalı. Soruyorum.. gülüyorlar... "Avrupa'da, dil ögreniyor da," diyorlar. Urgüplüler neşeli insanlar. Gülmeyi pek seviyorlar. Sonradan öğreniyorum. Anlatıyorlar: "Yazın gelmiş bir turist kızla anlaştdar. Mektuplaştılar falan, Fransızca kursuna kaydolmuş, şimdi dilini ilerletiyor ki, turistler geldiginde halıları iyi tanıtsın ve iyi satış yapsın." Birbirlerinin sırtını yumruklayarak yine gülüyorlar.. HAZİRAN: Turistler gelmeye başlıyor. Mağazalar, dükkânlar açılıyor. Gece ve gündüz Urgüp'te artık tüm dünya dilleri konuşulmakta.. lokantalar, pastaneler canlı. Küçük bir kasabaya göre çok modern, çok temiz, otogar işlek. Nevşehirle, Kayseri ile minibüs otobüs bağlantılan var. Ankara, lstanbul, tzmir, Adana hatlarında sayısız otobüs yolcu taşıyor. Otobüs yüklükleri, minibüs üstleri tıklım tıklım valizlerle, sırt çantalarıyla dolu. Çok rahat giysiler içinde genç turistler. Bikinili, şortlu genç kızlar. Anadolu güneşinden yararlanmışlar. Yanık yüzlerinde mutluluk, çekinmeden sarılıp öpüyorlar birbirlerini. Kimse rahatsız etmiyor, yan gözle bakan yok.. Ürgüp'te turist özgür.. ruyorum. "öyle çok bol degil," diyor. Avla Dağı Uzerinde bir yerdcn söküyormuş. AĞUSTOS: Ürgüp ve çevresinde devlet ve özel sektöre ait birçok şarap fabrikası var. Türkiye'nin herhalde en ucuz fakat kalitelişarapları yörede elde ediliyor. Yaz aylarında şarap tüketimi artıyor. Düğünlerde konuklara şarap da ikram ediliyor. Hemen her düğünde turist grupları görülüyor. Düğün sahiplerinin cömertliklerini gösterdikleri en uygun yerler, ev duğünleri. Bedavadan yiyip içip oyun oynuyorlar, sarhoş oluyorlar. Arayıp da bulamayacakları bir fırsat bu turistlerin. Motorlu taşıtlar yaygınlaşmadan önce Ürgüp'te birçok han varmış. Günümüzde hanlar disko olmuş. Hayvanların yem yediği kayadan oyma "taka'Mar şimdi, sepet örgüsü paravanları ve gizemli ışıklandırmalarla turistlerin yeğlediği yerler durumunda.. Turizm mevsimi süresince bu diskolar sabahlara kadar açık.. Gündüz ne denli sıcaksa, geceler o derece serin.. Lokantaların terasları, damları kullanılıyor. Dükkân önlerinde, halılann üzerine yangelmiş turistler bir yandan ikram edilen içkileri yudumluyorlar, bir yandan bir şarkıya eşlik ediyorlar. Gitar çalanlar, kalkıp oynayanlar da var. Yakıcı sıcağında Göreme vadilerinin, iyice ezilmiş, yorulmuş Turistler çok ilgi gösteriyorlar süngertaşından yapıtmış hediyeük efyalara. Onları alıp ya büturistlerden latif akşam serinliğinde uyuyan felerlnln ya da televiıyonlarının üstune koyuyorlar, Ürgüp 'ün anısını canlı tutmak için. lar da görülmekte.. EYLÜL: Sonbahar, Ürgüp'te ilkbahar kadar serin degil.. Yazın sıcakhğı sürüyor. Bağ.larda dirmit üzümleri olgunlaştı. Tadına doyum olmaz bu UzUmlerin. Taa Kayseri pazarlarında Ürgüp dirmiti olarak satılır. Üzüm TEMMUZ: Urgüp'ün çevresi bozkrr.. Tar bağlarına domates de ekiliyor. Bu volkanik alarda ekinler sararmış, biçime hazır. Yer yer arazide, tüflü sünger taşlı topraklarda yetişen larman dökülüyor. Yayla güneşi yakıcı, Üzengi domates tuz gerektirmiyor. Tadı tuzu doğaDeresi'nde buz gibi maden suları kaynıyor. Bu dan.. sera domateslerine benzemeyen bir tadı »ular sindirimi kolaylaştınyor. Bir de temiz tu var. Bir parça tandır çöreğiyle yenildiğinde inulsa... Taa Kayseri'den, Nevşehir'den gelenler san doyduğunu anlıyor. Otellerde, mocellerde, .ar bu sulardan müstefid olmak için. Fakat kampinglerde hâlâ turistler var. ;evrede yemek yiyenler, artıklarını bırakıp giiiyorlar. Eskiden lstanbul saraylanna, konakarına Ürgüp bahçelerinde yetiştirilen "Ürgüp \kçası" adlı armut gönderilirmiş. Ağaçlar baamsızlıktan kurumuş, böğürtlenler her yeri EKİM: Texler, Ürgüp'te Türklerin, Rumlacaplamış. rın ve Ermenilerin yaşadığını yazıyor. Emekli Evinin önünde gölgede oturan orta yaşlı bir nüfus memuru Ahmet Ünlü, kasabanın geçDrgüplünün çağrısı üzerine yanına varıyorum. mişini çok iyi biliyor. "200 yıllık nüfus Evlere dikkatli dikkatli baktığımı görünce il kiitUklerini taradım" diyor. Osmanhcayı bi»isini çekmiş olmalıyım. Adı Ihsan Dag. tçe len bir emeklinin gururuyla konuşuyor. "Üriye seslenip sandalye istiyor. Küçük bir kız ço güp'te hiç Ermeni yaşamamış. Nedense bura:uğu zorlukla getiriyor istenileni. Yine koşup ya ragbet göstermemişler. Fransız bilim adam)ir de küçük halı minder getiriyor, oturacağım ları bazen gerçekleri çarpılmayı çok seviyor Ürgüp evleri tamamen kesme taşlardan yapılmış. Çunnu yoreae en çok bulunan şey taş. /ere koyuyor. Ortalıkta minyatür peribacaları lar. Ürgüp'te Ermenilerin yaşadığını ileri sUr/ar. Kırıntılar her yana saçılmış.. keser, bıçak, mekle kazançları nedir? Fakat 1924 yılına ka müş, kiremitleri dökülmüş. Pencerelerinden talüman efendinin Hıristiyan hizmetçisiyle olan ;ekiç.. tşlenmesi bitmiş olanlar gazete kâğıt dar Türklerle Rumlar yauyana, barış içinde vanın işlemesi görülüyor. Kapıları işlemeli.. ilişkisi ilginçtir. Din ayrılıkları burada önemiarına sarılmış.. "Turistler çok ilgi gösteriyor. yaşadılar. Benira çocuklugum o yıllara rastlar. Ahşap işlemeciliğinin güzel örnekleri dikkati ni yitirmektedir. Müslüman halk, bir HıristiSvlerinde büfelerine, televizyon iisliine falan Rumlar fırıncılıkta, terzilikte, kunduracılıkta, çekiyor. Dolap kapakları yağmalanmış.. Bir yan ermişi ziyaret etmedc bir sakınca görmeioyarlarmış." Süngertaşını nereden aldığını so semercilikte, demircilikte, marangozlukta çok zamanlar Urgüp'ün en güzel konağıymış. Semektedir. Sonra ne olmuş? 1924 Türk Rum ileriydikr. Rumlar rin yaz gecelerinde burada uyumanın tadına mübadelesi ile kasabanın Hıristiyanları Yunagidlnce Ürgüp sö doyum olmazmış. Ahşap, taş karışımı olduğu nistan'a giderken Yuvanis'i burada bırakmanükleşti, ticareti için kışın da öyle pek soğuk olmazmış. Dam ya razı olmamışlar. Mezarını açıp kemiklerini geriledi, alım saüm sa Vadisi'ne sanki bir uçağın penceresinden ba çıkarmışlar ve pamuklar içinde, özenle bir taişleri durdu. Taa kıyor gibiyim. Avanos yolunun iki geçesi yeni buta yerleştirip götürınüşler.. Gidenler Türk 1950 yılına kadar evlerle doluyor. Esat A|anın Yuvanis adında komşularıyla gözyaşları içinde vedalaşmışlar. bu durgunluk de bir seyisi varmış. Sessiz, saygılı, efendisine pek Yıllardır komşulukları iyiymiş. Kasabanın dıvam etti. O zaman bağlı bir hizmetçiymiş. Esat Ağa, Hac farize şına çıkınca son kez dönüp bakmışlar. Yeni Ürgüp küçülmüj, sini yerine getirmek için Mekkc yollarına düş yaptırıp da doyasıya oturamadıkları evleri gököy gibi olmuştu. müş. Yuvanis, efendisini pek özlermiş. Yeme rünüyormuş. Oradan komşularına seslenmişRahmeUİ Ali Ba den içmeden kesilmiş, süzülmüş. Bir gün evde ler: "Yusuf Agaa, Hamlt Ağaa, evimizi bakın ran Numanoglu bazlama pişiriliyormuş. Sıcak sac ekmeğinin görün haa.. Kilisemize mukayyet olun haa." ögretmendi, Bele içine mis gibi tereyagı konulunca nefis bir kodlye Başkanı seç ku yayıhyor, aç olanların midesi kazınıyormuş. ARALIK: Son kuşların göçüp gitmesi gibi tik. Onun zama Yuvanis, Esat Ağa'nın Hanımına demiş ki, turistler de ellerini eteklerini cektiler. Kasaba nında Ürgüp gelis "Agam tereyağlı bazlamayı pek sever. Bir dii sessizliğe büründü. Nevşehir'i Kayseri'ye bağti, modern bir ka rüm yap da götüreyim," demiş. Anlayışlı ka layan caddenin iki geçesindeki halıcılar, antisaba oldu." dınmış Hanım. Gülümsemiş. Yuvanis'in ken kacılar kepenklerini indirdiler bir sonraki tuKASIM: Kaya di canı istedi herhal, efendisini araya koyuyor, rizm mevsimine değin... Gençler özlemle bekkapı mahallcsinde diye düşünmüş. Bir bohçaya bazlama koyup leyecekler turistlerin yeniden gelmesini. Yeni bir cami, cemaati vermiş. Yuvanis ortadan kaybolmuş. Tam o sı yeni tanışlar olacak, ilginç karşılaşmalar olayok.. Iki konak, rada Esat Ağa, Arafat'ta Kayserili, Ürgüplü cak.. dostluklarını ilerletmiş olanlar, meklupiçinde yaşayanı hacı adayları ile biraradaymış. Burnuna mis gi laşanlar Fransa'nın, Almanya'nın yolunu tutyok.. Bir hamam, bi bazlama kokulan gelmi$."Şimdi bir dürüm tular bile.. "Dil öğrenmek" için.. Bu bir kaçış kurnası susuz, yı olsa da yesek," demiş. Tam o sırada Yuvanis mı? Belki.. Tüm canlılığıyla bir 4 ay yaşayan kananı yok.. Git görünmüş. Elinde bir bohça ve içinde bazla kasabanın, birdenbire sönükleşmesiyle tekdütikçe yükselen yol ma dürümlcri.. "Buyur Agam, afiyet olsun," zeleşen yaşamı benimseyemeyenlerin itirazı gibi ıssız, gelip geçeni demiş ve kaybolmuş.. Esat Ağa aylar süren me bir davramştır bu kaçış... Çarşıya çok yakın yok.. Nüfusçu şakkatli hac yolculuğundan Ürgüp'e dönünce olan lisenin dağılması sırasında, öğrencilerin Esat Ağa'nın köş başmdan geçenleri anlatmış. Haber süratle ya gürültüleriyle kısa bir canlıuğa bürünüyor kakü yikıntılaşması yılmış. Müslümanı, Hıristiyanı Yuvanis'i ziya saba.. Sonra yasam, taş kemerli, sedirli tahta na karşın görkemi rete gelir olmuşlar. Seyis Yuvanis artık Ermiş döşemeli güzel eski evlerde sürüyor.. Yeni geni koruyor. Yuvanis olmuş.. Benzer efsane, Munzur Çayı lişen modern evlerle dolu apartman tipi evlcrde Çatısı yer yer çök dolaylarmda da anlatılır. Ancak, burada Müs de sürüyor doğal ki.. G VAZ SONBAHAR 17