Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 28 Eylül 2014 Pazar Friganizm kapitalizme karşı K o DENİZ ALAN HELD apitalizm kendi düzenini meşru kılmak için farklı yollarla mütemadiyen şu mesajı verir: “Ne kadar harcarsan o kadar mutlu olursun.” Halbuki en fazla otuz yıl öncesinde ne kadar paylaşırsak o kadar mutlu ve huzurlu olur, sade ve basit hayatlarımızla gurur duyardık. Eskimiş kıyafetlerinden utanmayan, yediği pahalı yemeğin resmini başkalarıyla paylaşma gereği duymayan, egoları düşük, kompleksiz insanlardık.Bugün hükümetlerin başarısı ekonomik büyüme ile öçülüp, bu uğurda yolsuzluk yapmalarına göz yumulabiliyor. İthal ve lüks tüketim mallara kolay ulaşabilmek ne kadar medeni olduğumuzun göstergesi. Bunların beraberinde getirdiği açgözlülük, onursuz hayatlar, rekabet ve eşitsizlik çoktan kanıksandı. Velhasıl herşeyin bir dengesi olmalı ki Dünya dönmeye davam edebilsin. Kapitalist sistemin yarattığı materyalizm, ahlaki duyarsızlık ve konformizme karşı paylaşmanın, cömertliğin, sosyal farkındalığın ve özgürlüğün öne çıktığı bir dünyada yaşamak isteyen insanlar da var: 90’lı yılların ortalarında “Vegan” prensiplerinden esinlenerek, zamanın ekonomik sistemini boykot etmek amacıyla ortaya çıkan Friganizm felsefesinin bugün özellikle Amerika gibi Kapitalizm’in güçlü olduğu ülkelerde bir çok destekçisi var. Ülkemizde daha önceden bu prensiplerle yaşayan bazı komün köyler kurulmuştu ama, bu felsefenin en belirgin örneklerini Gezi Parkı’nda ve akabinde Gezi Ruhu’ndan esinlenerek oluşturulan İşgal Evleri’yle gördük. Tabii bir de bu düşünceden haberi olmayan, fakat maddi durumları gereği friganist olarak yaşayan milyonlarca insan var Friganizm temel olarak yemek israfına karşı olan, başkaları tarafından yenmeyeni yiyerek yaşayanların temel aldığı hayat felsefesi olarak bilinir. Friganistler marketlerin son kullanma tarihi geldiği ya da tezgahın görünümünü bozduğu için çöpe attığı gıdalarla beslenir. Bilindiği kadarıyla da uyguladıkları bu dietten dolayı hiçkimse hastalık ve ya zehirlenmeye maruz kalmamıştır, çünkü çöpteki yemeklerin çoğu diğerlerine fazla karışmamışsa ve hava cok sıcak değilse bir süre daha yenilebilir durumda kalır. Friganizm genel olarak ise; yeni bir ürün almadan, halî hazırda satın alınmış yiyecek ve eşyaları kullanarak, kapitalizmi ve aşırı tüketim toplumunu protesto etmek, yani geleneksel ekonomiye en az seviyede katılıp, doğadaki kaynakları en az şekilde tüketmektir. Friganizme göre dünyada şu ana kadar üretilmiş şeylerle ya da doğada var olan kaynaklarla hayatımızı sürdürmemiz mümkün ve ayrıca gereklidir. Friganistler yemek israfına karşı gösterdikleri hassasiyeti Kapitalizmin hâkim olduğu dünyada friganist olmak kolay değil ama tükettiğimiz malların ve ürettiğimiz çöpün miktarını azaltmak elimizde. Etik üretimleri satın almak, geri dönüşüm yapmak, poşet yerine kumaş alışveriş torbası kullanmak, organik atıkları toprağa gömmek, gereksiz enerji ve malzeme kullanmamak gibi. her konuda uygularlar. Kağıt, giyecek, barınak hatta emek ve zaman da israf edilmemesi gereken şeylerdir. Yaşadığımız bu dünyada açlıktan ölen insanlar varken çöpe yemek atmak, sokakta yaşayanlar varken yaşamaya hazır evleri boş tumak, kışın okula terlikle giden çocuk varken odaları dolduracak kadar ayakkabıya sahip olmak friganistlerin vicdanının kabul edemeyeceği şeylerdir. Friganlara göre çalışmanın da bir anlamı olmalıdır. İhtiyacımız olmayan malları üretmek için bütün gün fabrikalarda yorulmak ya da sıcak para dönsün diye kimseyi mutlu etmeyen gereksiz brokratik işler yapmak prensiblerine aykırıdır. İnsanlar enerjilerini daha ziyade karşılık beklemeden çevresindekilere yardım ederek ve ya doğaya ve ya insanlığa zararı olmayan işlerde kullanmalıdırlar. Diğer amaçlara hizmet eden işçilik bir şekilde dünyanın sosyal ve ekolojik dengesini bozar, insanı onursuzlaştırır. Mutluluk iç huzurumuzla doğru orantılı Vahşi doğada mantar, meyve, eceliyle ölmüş hayvan gibi yiyecekleri toplama, market çöplerindeki yiyecekleri kullanıp yemek yaparak sokakta bedava yemek dağıtmak, takas yöntemiyle alışveriş yapmak, sürdükleri vasıtaya otostopçu almak, sokakta buldukları atılmış bozuk bisikletleri tamir edip olmayana hediye etmek, kullanılmayan binaları işgal edip halk yararına faliyetlerde bulunmak ve buraları evsizler için barınak haline getirmek diğer friganist faaliyetlerdir. Kapitalizmin hakim olduğu dünyada friganist olmak kolay değil ama tükettiğimiz malların ve ürettiğimiz çöpün miktarını azaltmak elimizde: Etik üretimleri satın almak, geri dönüşüm yapmak, poşet yerine kumaş alışveriş torbası kullanmak, organik atıkları toprağa gömmek, gereksiz enerji ve malzeme kullanmamak, yeni almaktansa eski olanı tamir etmek, yiyemediğimiz yemeği hayvanlara vermek, ihtiyacımzdan fazlasını paylaşmak ve mümkün mertebe alışveriş yapmamak gibi. Zaten bilimsel çalışmalar da mutluluğun harcamalarımızla ya da sahip olduklarımızla değil iç huzurumuzla doğru orantılı olduğunu söylüyor. Ayrıca dünyadaki kaynaklar azalıp bugün sahip olduğumuz rahat hayat bittiğinde, doğanın verdiğinden fazlasını talep etmeyip az ile tatmin olan insanlar bu zor hayata daha çabuk ayak uyduracaktır. Friganizim prensipleri aslında yeni değil, kendinden önceki bir çok öğreti ve dinde mevcut. Sadece ileri kapitalist toplumlara unuttukları değerleri ve hatırlatmak için çıkmış bir felsefe. Unuttulan en temel değer ise “saygı”. Doğaya, insana, emeğe ve kendimize saygı. Belki çok güçlü ve geniş kitlelere ulaşabilecek bir felsefe de değil ancak, yerel bir etki oluşturabilir. Zaten bir toplumu düzeltmek ya da değiştirmek için o toplumun en küçük birimlerinden başlamak gerekmez mi? ‘Biri yer biri bakar, kıyamet bundan kopar’ mantığıyla da düşünürsek bu yaşam felsefesi benimsenirse açlık, eşitsizlik, hırsızlık hatta terörürün bile azalacak olması zor görülen bir sonuç değildir. Yaşadığımız gezegen canlı bir organizmadır ve ayrıca “babamızın malı” da değildir. Dünya’ya özen gösterilmesi gerekir çünkü o bizden sonraki nesillerden aldığımız bir emanettir. Gezegenimizin taşıma kapasitesinin zorlandığının bilincinde olan ve bu nedenle çöp üretmeyip, bilakis mevcut çöp miktarını azaltan friganistler ilerde vicdani en rahat insanlar olacaklardır. Not: “Castaway on the Moon” (Ayda Bir Deniz Kazazedesi) (Heyjun Lee, 2009), herkesin friganist bir hayat sürebileceğini anlatan cok keyifli bir filimdir. Friganizm hakkında detaylı bilgi: http://freegan.info/