Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 Ağustos 2014 Pazar 5 bu sorumluluğu taşıyamayacağını düşünebilir. Bu konuda çekincesi olan insanlar da geçici süreyle geçici yuva olabilir. Küçük ırk köpekler oluyor mesela, sokağa bırakılmış. Kışı barınakta geçirmekte zorlanabilir. Sahip bulana kadar geçici yuva olmayı kabul eden arkadaşlarımıza veriyoruz böyle olunca. Kalıcı yuva bulana kadar bakımevinde kalmamasını sağlıyoruz. Böyle onlarca dostumuz var. Şansı olan köpek çabuk yuva buluyor. Bazen bir hafta 10 gün, bazen bir iki ayda yuvalanıp gidiyorlar. l Geçici yuva kalıcı yuvaya dönüşüyor mu çoğu zaman? Yaklaşık yüzde 50’si dönüyor. Ama kesinlikle yalnızca geçici yuva olan arkadaşlarımız da var. İlginin her türlüsü saygıya değer. Hayvanlarımız için de oldukça önemli. Gönüllü arkadaşlarımızla birbirimizi tanıyoruz, sosyal medya, telefon ve internet sitemiz üzerinden bir iletişim ağımız var. Yuva bulmak için çalışıyoruz. l Nasıl bir mülkiyet algısı bu? İnsan nasıl da her şeyi sahipleniyor? Sokaklar da yalnızca insanların, her şeyin olduğu gibi! Nasıl bir bencil bakış açısı bu? İnsanın bencilleşmesiyle yaşanmaya başladı bunlar. Eskiden insanlar paylaşımcıydı. Şimdi inanılmaz bir tüketim toplumu var. Sadece “alma” üzerine bir sistem var. Bu da insanlarda büyük bir doyumsuzluğa sebep oldu. İnsanlar bireyselleşti. Bilgisayarda oyun oynuyor, çiftlik kuruyor ama pencerelerinin önüne sardunya ekmiyorlar. Hiç emek yok. Aynı insan sokaktaki köpeğe de tahammül edemiyor. Sevginin azaldığı noktada yaşanıyor bunlar. l Suni bir hayat yaşıyoruz. Çok acıklı... Baktığınızda kimse mutlu değil aslında. İnsanlar konformist oldu. Kimse mutlu değil, yüzler gülmüyor artık. Depresyon ilacı kullananların sayısı çok yüksek. Gerekli hallerde ilaç tedavisi önemli. Ancak insanlar biraz da doğaya bakmayı bilmeli. Sürekli radyasyon karşısında kalıp, sonuçta hiçbir şey üretmediğinizde geliyor mutsuzluk. Bilgisayar karşısında gerçeklerle yüz yüze değilsiniz. Bilgisayarı kapattığınız an, bitiyor her şey. Oysa gerçek hayat böyle değil. Mücadele gerekiyor. Sokaktaki köpeğe de o yüzden sahip çıkmıyor. Aslında her şey bir zincir, bunu görmek gerek. Bizim gibi düşünen çok insan var. Ama yine de azınlığız. Buna rağmen umutsuz olmamak, mücadeleye devam etmek gerek. Bir hayvansa bir hayvan! Yapacak çok şey var. Çok basit aslında. Hayat o kadar da karmaşık değil. l İnsanlara nasıl bir çağrı yapmak istersiniz? Bakımevlerinin bilgileri her yerde mevcut. İnsanlar kendilerine yakın olanlara bakıp, oraya gidebilir. Sevgiyle yaklaşınca her sorun çözülür. Yuva olabilirler, destek olabilirler, sevgilerini paylaşabilirler, zaman ayırabilirler. Her biri çok değerli. l Ya yerel yönetimler? Öncelikli sıkıntımız ormanlara atılan köpekler. Bunu derhal bitirmeleri lazım. Orman beslemesi yapan gönüllü arkadaşlarımız var ama onlar nereye kadar yetişebilir. Yerel yönetimler artık bu vahşeti durdursun. Ayrıca farkındalık çalışmaları da yapmalılar. Saldırgan ve agresif olmayan hayvanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli insanlar. Sevtap Elmas l Kadıköy bakımevinde oldukça sağlıklı bir sistem oturmuş. Ancak bakımevlerinde çok da kötü manzaralar mevcut. Yerel yönetimlerin bu anlamda neleri harekete geçirmesi lazım? Sorumluluklarını üstleniyorlar mı? Yerel yönetimler çok sevgisiz. Hâlâ gönüllü hayvanseverlerden korkan belediyeler var. Yer tahsis etmenin yanı sıra mama gibi konularda destek de olmalı. Zaten buralar bakımevleri olarak da geçmiyor; geçici hayvan bakım merkezleri adları. Çünkü yasada “kısırlat, aşılat, yaşat” diyor. Geçici hayvan merkezine, yaralı, yaşlı ve bakıma muhtaç hayvan girer. İçimizin yandığı çok uygulama yapılıyor. Belediyeler hayvanları toplatıyor. Son yıllarda belediyeler, ormanlara köpek atar oldu. Bazı sevgisiz insanlar, mahallede sayıca fazla ise köpekleri mahallede istemediklerini belirtiyorlar, belediyeler de “biz herkesin belediyesiyiz” diyerek hayvanları sokaktan toplayarak ormana atıyor. Bu kâbus gibi bir şey. l Sonrası zaten korkunç... Ormana atılan hayvanlar aç ve susuz kalıyor, diğer köpeklere saldırıyor, birbirlerini parçalıyorlar. Otoyoldan geri dönmek isteyenler, arabaların altında can veriyor. Güçlü olan zayıf olanı öldürüyor. Bunun acilen önüne geçmeliyiz. Agresif olmayan hayvan, şehirde yaşamalı. Yerel yönetimler sevgisiz Bu çağrıya kulak verin ! Y aşamanın paylaşmaktan geçtiğini bilmeyen yoktur. Ama iş uygulamaya geldiğinde, bunu bilenleri göremezsiniz ortada. Bu hayatı, bu çevreyi, bu doğayı, yaşadığımız şehri paylaşıyoruz, paylaşmalıyız. Ancak bu her zaman böyle olmuyor. Akademisyen Sevtap Elmas’ın da yaşamı böyle değil. Duyarlı, vicdanlı bir hayvansever Elmas. Çok uzun zamandır bir mücadele içinde. Yıllar önce, “Sizinle görüşmek istiyorum” diye aradığında tanışmıştık onunla. O zaman 170 kedisi 18 köpeği vardı. Şimdilerde ise 140 kedisi, 13 köpeği var. Yıllar boyunca bir, iki, üç derken artmış sayısı. Yolda yaralananları veterinere götürmüş, bakmış, bırakamamış sokağa. Kapısının önüne cami avlusuna çocuk bırakır gibi kedi yavruları bırakılmış sepette. Bahçesine keza öyle. Derken sayıları hızla artmış. Eve, bahçeye sığmaz olunca da Dolapdere’de kiraladığı iki katlı binada, elinden geldiğince onları yaşatmaya uğraşmış. Onların en iyi şekilde bakılabilmesi için de bakıcı tutmuş. Ne mama desteği alabiliyor, ne de biri bir yol ya da yer gösteriyor. Kolay değil, artık çok zorlanıyor. Büyük bir yüreği olmasına rağmen bu süreçte yalnız. Elmas, bu gibi onlarca hikâyeden yalnızca birine sahip. Yerel yönetimlere sesleniyor, bir yer tahsis edebilmek istiyor. Ayrıca herkesin yardımı önemli. Sahiplendirilebilirler ya da kum, mama gibi destekler sağlanabilir. Yalnızca dilde değil, eylemde de yardımsever olmanın zamanı gelmedi mi sizce de? H Aybüke Yıldırım, Nesrin Yalgın, Pınar Satıoğlu ve Esin Özel. (Soldan sağa) Sevgi her sorunu çözer! ayatınızda hiç herhangi bir hayvan bakımevini ziyaret ettiniz mi? Bu hafta sonu çocuklarınız ve ailenizle birlikte bir değişiklik yapın. Yaşadığınız ilçenin hayvan bakımevini ziyaret edin. Giderken yanınıza bakımevlerinde en çok ihtiyaç duyulan kuru mamadan bir miktar götürebilirsiniz. Çocuklarınıza paylaşmanın getirdiği mutluluğu tattırabilirsiniz. Adalar, Büyükada, Kadıköy, Ataşehir, Üsküdar, Hasdal, Ümraniye, Beykoz ve diğer ilçe bakımevlerinde yolunuzu gözleyen onlarca can sizi bekliyor!