Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 31 Ağustos 2014 Pazar sokaklarda. Keza kimi zaman evlerde dahi... Bir hevesle alınan, evde bir süre beslendikten sonra sokağa bırakılan, zor koşullarda yaşam savaşı veren, duyarsız ve bencil mahalle sakinleri tarafından şikâyet üstüne şikâyet edilen, belediyenin toplattığı, ormana attığı, zehirlediği hayvanlar için gerçekten çok zor hayat. Bakım merkezlerinde de kolay koşullarda yaşamıyorlar. Oysa onlar birer can. İnsanlar gibi yaşam hakkına sahip canlılar. En az bizler kadar doğanın bir parçası onlar da... o ZUHAL AYTOLUN u Hayvanlar için hiç de kolay bir hayat yok Üzülmek yetmez, harekete geçmeli... B ir semti tanımak istiyorsanız, kedilerine köpeklerine bakın. Sokaklarda, parklarda, araba üstlerinde yatan hayvanların huzurunu ve duyduğu güveni gözlemleyin. Duyarlı insanların orada yaşayıp yaşamadığını anlayacaksınız. Bir kap suyu, bir kap maması her daim tazelenen semtler vardır. Orada insana, doğaya, ağaçlara, hayvanlara saygı ve sevgi vardır. Ama bazı yerler var ki, yalnızca insanlara aitmişçesine, yalnızca onlar istediği gibi yaşayabilirmişçesine sürüyor orada hayatlar. Sokağında istemediği köpekleri zehirleyenler mi ararsınız, belediyeye şikâyet edip toplatanlar mı? Duyarlı ve vicdanlı olmak, bencillikten uzaklaşıp bu hayatı beraber yaşadıklarımızla düşünmek çok mu zor? Artık geçici hayvan bakım merkezlerinde, zor koşullarda mücadele sürüyor. Bazı belediyeler köpekleri ormana, ölüme atıyor. Kimileri zehirleyip, çöp kamyonuna yüklüyor. Bu kanayan yara, hiçbir zaman iyileşmiyor. Peki, ne yapmak gerek? Kim bu vahşetten, ne kadar sorumlu? Pınar Satıoğlu, hayvan hakları ve onların yaşam alanlarıyla ilgili büyük emek harcayan gönüllülerden. Kadıköy Hayvan Dostları Platformu’nun da üyesi. Kadıköy Belediyesi Sokak Hayvanlarını Koruma ve Barındırma Merkezi’nde çok uzun yıllardır yaşam şartlarını iyileştirebilmek ve onlara mutlu bir hayat sunabilmek için uğraşıyor. Bir çok gönüllü dostla yaptıkları insanları bilinçlendirme çalışmaları da cabası. Satıoğlu anlatıyor... l Sokaklarla başlayalım söze. Nasıl bir mücadele içinde hayvanlar sokakta? İnsanlar nasıl bir hak gaspı gerçekleştiriyor? Bir çok barınakta gönüllü yok; gelen giden yok. Bizim gibi dönüşümlü gününü ayıran bir grup, Kadıköy Belediyesi Geçici Hayvan Bakım Merkezi ve Ataşehir Geçici Hayvan Bakım Merkezleri dışında yok. Hayvanların sokakta yaşaması zaten bizim temel prensibimiz. Barınakta hayvan olmamalı. Yaşlı, gözü görmeyen kulağı duymayan hayvanlarımız tabii ki bakımevlerinde, barınaklarda yaşıyor. İnsanları rahatsız eden agresif hayvanlara ise uzman arkadaşlarla eğitim veriyoruz. İnanın en sert hayvanı dahi olumlu bir şekilde yetiştirebiliyoruz ve sokağa bırakabiliyoruz. Zaten bizim istediğimiz kısırlaştır, sokakta yaşamalarına destek ol. l Peki, bu nasıl yapılabilir? Elbette bu emek işi. Bunu, belediye ve gönüllü kadrosuyla yapabilir. Onun dışında yetemiyorsunuz zaten. İnanın belli bir yerde, gönüllüler de yetemiyor. Çok büyük bir bütçe gerekiyor. Sürdürülebilirlik için gönüllüler, yerel yönetimler ve devlet politikası olarak bütünlük şart. l Bakımevlerindeki hayvanlar nasıl koşullarda yaşıyor? Artık cami avlusuna bebek bırakır gibi, çocukları gibi köpeklerini de sokaklara bırakır oldu insanlar... Hayvan terklerine ya da hayvan ölümlerine büyük cezalar getirilmeli. Şu anda bakımevleri inanılmaz dolu. İnsanlar çok da farkında değil sanırım olayın ciddiyetinin. Orada bir hayat yaşanıyor ve evet çok kötü deyip üzülmek yetmiyor. l Kapının önüne bir kap su, bir kap mama koymak çok önemli. Ancak yetmiyor. Bu konudaki bilincin artırılması için neler yapılabilir? Son yıllarda çok şey değişti. Bizim arkamızdan gelen genç kuşak da daha duyarlı. Üniversitelerden staja geliyorlar. Küçük de olsa değişim olduğu gerçek ancak her şey bir anda düzelmiyor. Yine de ben kötümser değilim. Umutla bakmak zorundayız. Kötümserliğin kimseye faydası yok. Bir kişiyi bile kazanmak önemli. Gördüğümüz herkese bakımevi gerçeğini anlatmamız gerekiyor. Köpeğini neden kısırlaştırması; doğurduğu zaman verdiği yavrulara kimlerin nasıl bakacağını araştırması ve iyi olduğundan emin olması gerektiğini öğrenmeliler. Uzun vadede köpek sahibi olmak çok zor. Köpek sahiplendirirken insanlara anlatıyoruz: “Bu köpek sizin çocuğunuz gibi olacak. Bunun bir emeği ve maliyeti var. Üstelik bu çocuk büyümeyecek, üniversiteye gitmeyecek, yaşlandığınızda size bakmayacak. Aksine hep bakım isteyecek...” Bu bilince sahip insanlar o yüzden bakımevinden köpek alıyor, kısırlaştırıyor, sağlıklı bir şekilde bakıyor. Bunların gelişmesi hep yavaş. Ama yine de yok değil. En büyük destekçimiz de bu süreçte sosyal medyanın hâkimiyeti... l Sosyal medya gerçekten etkin mi? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz? Geri dönüşler oluyor. Bunun yanı sıra bilinçli kötülük yapan insanlar da var. Yalan haberler yapılıyor. Dediğim gibi, iyimser olmanın faydası var. Biz bu yolla birçok kayıp köpeğin bulunmasını sağlıyoruz, ilanla süt anne buluyoruz, yuva buluyoruz. Sosyal medyadaki iletişim hızı inanılmaz. l Son birkaç yıldır önem kazanan bir diğer kavram da geçici yuva... Nedir işin aslı? Bu mükemmel bir sistem. Gerçekten, bir insan 15 yıl