26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 Kasım 2013 Salı 5 “Bebek ölüm oranı binde 50” Türkiye genelinde nüfusa göre ölüm oranı hızı binde 6 olarak gerçekleşiyor. Mevsimlik tarım işçilerinin ortalama ölüm hızı binde 22,6’ya kadar yükseliyor. Aynı şekilde bebek ölümleri de Türkiye ortalamasının yaklaşık 3 katı. muhtarlara, iş aracılarına ve toprak sahiplerine dönük eğitim programları düzenleniyor. 37 yaşındaki Şaha Çiftçi, bu eğitimi alanlardan. O artık bir sağlık aracısı. Sağlık sorunu yaşayanları hizmete eriştiriyor. Bu eğitimi almadan önce sağlık hizmetlerinin erişirliğiyle ilgili bilgi sahibi olmadığını söylüyor. Ama artık mahallesinde yaşayan kadınları bilinçlendiriyor, gebeliklerini hatta doğumlarını bile takip ediyor. Tarladaki koşullara çok daha fazla dikkat etmeye çalışıyor. Gerçi hala akan nehirden su içmek zorunda kalıyor ama artık hiçbir şeyin kader olmadığını, bu koşulların kötü sonuçlar getirdiğinin farkında. Tarım aracısı Yasin Avdan da artık herhangi bidonlarla işçilere su getirilmesini kabul etmiyor. İşçileri takip ediyor, ilgileniyor. 22 yaşındaki Mehmet Uluğ da aile hekimiyle çalışıyor artık. Kadınların en çok güvendiği erkek sağlık aracısı. O yüzden doğum kontrolü konusunda da çok kişiye ulaşabiliyor. “Gebeler” diyor Mehmet, “aşılarını, sağlık kontrollerini takip etmiyor. Ben bizzat ilgileniyorum. Hatta korunma yollarıyla ilgili de bilgi veriyorum.” Eğitimlerin birebir geri dönüşleri alınmaya başlamış bile. Ancak bu daha başlangıç. Daha kapsamlı hale getirilerek daha fazla kişiye ulaşılması hedefleniyor. Çocukların doğa yoksunluğuna son EMA Vakfı tarafından Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Okul Öncesi Eğitimini Geliştirme Derneği işbirliğinde yürütülen Minik TEMA Eğitim Programı; 2012 2013 eğitimöğretim döneminde İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenerek İstanbul’daki 500 okulda hayata geçti. 2010 yılından itibaren Türkiye genelinde 69 bin çocuğa ulaşan programın çıkış noktasını “Kutulanmış Çocuklar” olarak tanımlanan ve “Doğa Yoksunluğu” çeken büyükşehir çocuklarının, doğayla temas eden çocuklar haline gelmesi oluşturdu. Çalışmanın sonuçları da açıklandı. Minik TEMA İstanbul Eğitim Programı kapsamında hedeflenen 15 kazanım; programın etki ve verimliliğinin ölçülebilmesi ve çocuklardaki gelişmelerin takip edilebilmesi için eğitim öncesi ve eğitim sonrası olmak üzere öğretmenler tarafından değerlendirildi. Eğitimden sonra her bir kazanım bazında öğrencilerin çevreyle ilgili farkındalık oranlarının en az yüzde 90’a çıktığı görüldü. Öğretmenler; Minik TEMA Programı’na katılan öğrencilerin yaratıcılıklarının geliştiğini, nedensonuç ilişkisi kurduğunu, farkındalıklarının arttığını, heyecan duyduğunu, nesnelere karşı daha dikkatli olduğunu, eğlendiğini, merak ettiğini, ilgilendiğini, doğaya karşı duyarlı olduğunu, ilgilendiğini, doğaya karşı duyarlı olduğunu, empati kurma becerisinin geliştiğini belirtti. TEMA Vakfı’nın İSTKA desteğiyle 2 bin 500 çocukla gerçekleştirdiği Doğa Çocuk İlişkisi Araştırması okul öncesi ve ilkokul ortaokul lise yaş grupları olmak üzere iki ayrı araştırma olarak yapıldı. Araştırma; doğanın çocuklar için bir ihtiyaç ve çok iyi bir öğrenme ve gelişme ortamı olduğunu ortaya koydu. Genel bulgularda çocuklar boş zamanlarında en çok televizyon izliyor, alışveriş merkezine gidiyor. Parkta oynayan, doğayla ilişkisi olan çocukların çoğu ise bilgisayar oynamıyor, internete girmiyor. T Toplumsal duyarlılık önemli! Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Esin Mete, tarımın ülke kalkınmasında temel araçlardan biri olduğunu söylüyor. Tarımsal sanayi grubu olarak, en ücra köylelere kadar ulaşan organizasyonları yoluyla, çiftçiyi ve tüm paydaşları yakından tanıdıklarını belirtiyor: “Problemleri yerinde görüyor, gelişmeleri izliyoruz. Türkiye tarımının kronikleşmiş, çözüm bekleyen ve her türlü katkıya muhtaç alanlarından biri, mevsimlik tarım işçileri konusudur. O yüzden bu projeye destek vermeyi, tarıma karşı sorumluluğumuzun bir gereği sayıyoruz.” Mete, bu gruplara yönelik özel hizmet programlarının geliştirilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor. “İlk amacımız” diyor Mete, “Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma hayatında eşit haklardan yararlanabilmelerine katkı sağlamak. Bunun yanı sıra bu alanda yeni politikalar geliştirilmesi ve toplumsal duyarlılık ile farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz.” Harran Üniversitesi Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zeynep Şimşek de, tarım sektöründe hastalık ve erken ölümlerin en fazla görüldüğü grubun mevsimlik tarım işçileri olduğunu hatırlatıyor. “Biyolojik, fiziksel, kimyasal ve psikososyal risk faktörleriyle karşı karşıyalar. Programın temel amacı, hastalık ve erken ölümlere neden olan faktörleri en aza indirmek ve bu grubun nitelikli sağlık hizmetelrine erişimini sağlamaktır. İki yıldır, üç modelle etki test edildi, yaygınlaştırma çalışmaları başladı. Mezuniyet öncesi eğitim programları, tarım iş aracıları ve çiftçi programları halen devam ediyor.” Tabii projenin farklı ayakları da zaman içinde hayata geçecek. Böylece resmin iyileştirilmesi mümkün hale gelecek. “ABD’de yaklaşık 2.5 milyon mevsimlik tarım işçisi var” “Milletler Nüfus Fonu Temsilcisi Dr. Zahidul Huque’ün verdiği bilgilere göre, gelişmiş ülkelerde tarımsal üretimin sürdürülmesinde istihdam edilenlerin çoğunluğunu mevsimlik tarım işçileri oluşturuyor. Avrupa’da yaklaşık 500 bin, Avrupa dışından gelen 4,5 milyon tarım işçisi istihdam edildiği, bu sayının Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yaklaşık 2,5 milyon olduğu tahmin ediliyor. ABD’de tarımda istihdam edilenlerin yüzde 50’sinden fazlasının diğer ülkelerden göç ettiği görülüyor.” “Marmara denizini imara açtılar” Y assıada ve Sivriada’da ikinci bir plan değişikliği ve isim değişikliği ile ilgili yaşanan son gelişmeleri değerlendirmek üzere bir araya gelen Meslek Odaları, STK’lar, Üniversiteler, ve Forum temsilcileri, bundan sonra çalışma grupları oluşturarak konuyu yakından takip etme ve kamuoyunu bilgilendirmek için karar aldılar. Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu,“Adalarımızı hep birlikte korumakla yükümlüyüz. Belediye olarak üstümüze düşeni yapmakla görevliyiz. Sizlerin görüşleri bize yol gösterecektir” dedi. Toplantıda Yassıada ve Sivriada ile ilgili imar değişikliğine karşı yapılan 160 itirazın Bakanlıkça uygun bulunmadığı ve 11 Ekim 2013 tarihinde yeni bir plan değişikliğine gittiği anlatıldı. Uzmanlar, korunması gereken alanların plana işlenmediğini ve yeni yapılaşma oranıyla toplam inşaat alanının daha da yükseldiğine vurgu yaptılar. Uzmanlar, “İstanbul’da kara bitti, şimdi Marmara denizini imara açıyorlar. Yassıada ve Sivriada’yı yapılaşmaya açmanın anlamı budur. İstanbul’da karayı bitirdiler, gözlerini denize, adalara diktiler. Buna hep birlikte karşı çıkmalıyız.” diyerek, daha etkin bir çalışma yürütmek için karar aldılar ve çalışma grupları oluşturdular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle