Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 29 Ekim 2013 Salı Sürdürülebilir bir gelecek için... B ASF, sürdürülebilirliğe geniş bir perspektiften bakıyor. Bu anlamda, şirkete ekonomik değer katan başarının altında çevresel sosyal sorumlulukla bütünleşmenin yattığına inanarak çalışmalarını sürdürüyorlar. BASF Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Başkanı ve BASF Türkiye CEO’su Volker Hammes, “Çünkü” diyor, “günümüzde sürdürülebilirlik yaklaşımının benimsenmediği bir iş modelini düşünmek mümkün değil. Biz, bu çalışmalarla sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlıyoruz.” İşte anlattıkları... l Nasıl bir sorumluluk hissediyorsunuz? Aslında tüm bu yaklaşımlarımızın arkasında çok önemli bir neden yatıyor: 2050 yılında gezegenimizde dokuz milyardan fazla insan yaşayacak. Ancak gezegenin kaynakları da çok sınırlı. Bu durum, çok fazla global zorluğu beraberinde getirecek ama aynı zamanda kimyaya dayanan inovasyonların geliştirilmesini de sağlayacak. Bu bilinçle insan sağlığına, beslenmeye, temiz su ihtiyacına, karbondioksit salımını azaltmaya yönelik ürün ve çözümler sunuyoruz. BASF çatısı altında sadece ürünlerimiz değil, aynı zamanda tüm üretim süreçlerimiz de, iklimi korumak ve yeryüzünün doğal kaynaklarının devamlılığını sağlamak üzere tasarlanıyor. u Hammes; “Kimyaya ilişkin yeniliklerin önemli bir rol oynayacağı birkaç önemli alan görüyoruz: kaynaklar, çevre ve iklim, gıda ve beslenme, yaşam kalitesi. Biz de sürdürülebilir gelişmenin kimyasal yeniliği üzerine çalışıyoruz.” l BASF’ın sürdürülebilirliğe bakışı nasıl? Bu anlamdaki stratejinizi nasıl belirliyorsunuz? Kurulduğumuz günden bu yana doğal kaynakların korunması her zaman ana prensiplerimiz arasında yer almıştır. Bugün de gündelik hayatın bir parçası haline getirilen sürdürülebilirliği, kurum kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediyoruz. Tüm operasyonel süreçlerimizi “Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz” vizyonu ışığında devam ettiriyoruz. İşte tam da bu noktada şirket olarak, AR&GE çalışmalarına büyük önem verdiğimizi belirtmek isterim. Yenilikler konusundaki başarımızı sürdürmek için 2012 yılında araştırma ve geliştirme global harcamalarımızı yüzde 9 artışla 1.7 milyar Avro seviyesine çıkarttık. Yaklaşık 10 bin 500 AR&GE çalışanımız ise dünya genelinde 3 bine yakın projeyle ilgili çalışmalarını sürdürüyor. l Fabrikanızda enerji verimliliğine yönelik uygulamalarınız neler? Kendi enerjinizi üretmek yönünde yürüttüğünüz projeler var mı? Verbund sistemi, enerji verimliliği konseptimizin önemli bir ayağ. Üretim tesislerinde hammaddelerin mümkün olduğunca sürdürülebilir bir anlayışla işlenmesine özen gösteren BASF, bir tesiste açığa çıkan ısı fazlasını, yok olmasına izin vermeden muhafaza ederek diğer bir tesise aktarıyor ve tekrar kullanılmasını sağlıyor. Verbund tesislerinde, birleşik ısı ve elektrik sistemi (CHPcombined heat and power system) sayesinde gaz ve buhar türbin teknolojisi kullanılarak fazladan enerji üretiliyor. Bu teknolojiyle aynı anda buhar ve elektrik üretilirken yüzde 90’lara varan yakıt verimliliği sağlanıyor. BASF’nin atık madde ve ısıdan enerji geri kazanımı, birleşik ısı ve elektrik sistemiyle enerji üretmesi ve bu şekilde dünya çapında BASF’nin elektrik ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayan bir rakama ulaşmasının yanı sıra, yenilikçi lojistik çözümleriyle ulaşımda enerji tüketimini düşürmesi de üretim sürecinde bu konuya olan hassasiyetini gözler önüne seriyor.Bu sayede 2012 yılında 17 milyon MWh tasarruf sağladığımız gibi, 3.4 milyon metrik tonluk karbon emisyonunun da önüne geçtik. Volker Hammes Enerji tasarrufuna dair Türkiye’den örnek verecek olursak, Dilovası Fabrikası Yönetim Merkezimiz, “Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) Gold” sertifikasına sahip. Gebze’deki Yapı Kimyasalları Lojistik ve Teknik Geliştirme Merkezi binamız da LEED Platinum alarak, en yüksek LEED derecesiyle sertifikalanan Türkiye’deki ilk endüstriyel bina oldu. Tarragonaİspanya’da bulunan üretim tesisimiz ile, European Water Stewardship (EWS) standardına göre altın seviyede belge alan ilk kimya şirketi olduk. Öte yandan tüm petrol üretim tesislerinde, ham petrol üretimiyle ilişkili gazların rutin operasyonlarda sürekli olarak yakılmasını durdurma kararı aldık. Böylece yılda yaklaşık 2 milyon metrik ton civarında sera gazı emisyonunu önlüyoruz. Tohum Takas Ağı’nda şenlikli bir yılın hikâyesi B uğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin Adım Adım Oluşumu desteği ile gerçekleştirdiği Tohum Takas Ağı kampanyası ile atalarımızdan kalma tohumların gelecek Buğday Derneği’nin yürüttüğü nesillere aktarılması, kaybolmaya yüz tutmuş yerel tohum çeşitlerimizin araştırılarak, TaTuTa ve diğer ekolojik Tohum Takas Ağı projesinin çiftliklerde ekilmesi, çoğaltılması ve tohum severlerle Sonbahar 2012 2013 dönemi sona paylaşılması hedefleniyor. Her yıl yapılan etkinliklerle erdi. Hız kesmeden faaliyetlerine geniş yelpazede bilgi paylaşımı yapılıyor, atalık tohumların devam eden dernek, atalık geleceği için proje geliştiriliyor ve yerel tohum çeşitlerinin önemi konusunda geniş ölçekte farkındalık oluşturulmasına tohumlara sahip çıkmak üzere yeni çalışılıyor. Böylece çiftçiler ve gönüllüler arasında yerel dönem çalışmalarına başladı bile. çeşitler için bir tohum takas ağı kuruluyor. Bu yıl Tohum Takas Ağı modelinin oturtulduğu bir yıl oldu. Çiftçiler, uzmanlar ve Buğday Derneği’nin ilgili yetkililerinden oluşan veritabanı açıldı. Buğday Derneği’nin özkaynaklarıyla yürüttüğü Tohum Takas Ağı Yönlendirme Komitesi’ni kuruldu. Tohumların virütik, bir çalışma olan veritabanı şu anda sadece çiftçilere açık, ancak 2013’ün fungal ve bakteriyel analizlerinin yapılması için alanında uzman üniversite kurumlarıyla işbirliğine gidildi. Bugüne kadar 36 tohuma toplam 118 test uygulandı ve test sonuçları sağlıklı çıkan tohumlar takas edilerek paylaşıldı. Temmuz’da gerçekleştirilen Çiftçi Buluşması’nda Türkiye ve hatta dünya için bir ilk olan çevrimiçi tohum envanteri son haftalarında bu sistem şehirdeki evlerinde yerel tohumlarla balkon bahçeciliği yapmak isteyenler dahil olmak üzere tüm kamuya açılacak. Veritabanının esas başarısı: Her tohumun kayıt altına alınan ve tüm özelliklerinin paylaşıldığı formların takip edilmesi ve tohumun geçmişe dönük tüm seceresini “bir tık”la öğrenme imkanı sağlaması oldu. Üstelik, veritabanı bilgisayar ve internet kullanımına ayıracak pek vakti olmayan çiftçilerden de tam not aldı ve daha ilk günden aktif olarak kullanılmaya başlamalarını sağladı. Bütün bunların yanısıra onlarca atölye düzenlendi, yerel tohumlar, kırsal yaşam ve tarım konusunda, yaşamı savunanlarla bir çok etkinlikte bir araya gelinip yerel tohumları anlatıldı. Radyo programları ve röportajları yazılı ve sesli basında yer aldı. Tüm bu çalışmalarına rağmen, dünyanın bugün geldiği nokta düşünülünce yeterli olmadıklarını belirten dernek, daha yapacakları çok şey olduğunu söylüyor ve geleceği beraber kurmak için herkesi Buğday Derneği’ne üye olmaya çağııyor. Derneğin ve çalışmalarıyla ilgili tüm bilgilere yasasintohumlar.org sitesinden ulaşabilirsiniz.