Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 31 Temmuz 2012 Salı ? Haberler ? Kağıthane Deresi'nde balıklar ölüyor İ SKİ tarafında başlatılan Altın Boynuz Projesi kapsamında Temmuz başından itibaren Büyükdere Çayırbaşı'ndan alınan deniz suyu, Kağıthane Deresi üzerinden Haliç'e akıtılmaya başladı. Proje ile Haliç'in tekrar hayat bulması hedeflenmişti ancak beklenildiği gibi olmadı. Su pompalanmaya ilk başladığında herşey düzgün işliyordu. Deniz suyu Kağıthane deresi boyunca ilerleyerek Haliç'e ulaşıyor, Kağıthane deresi kurumadan önce olduğu gibi içinde balıklar yüzüyordu. Ancak bir süre sonra derenin üstü yüzlerce ölü balıkla kaplandı. Uyandıklarından derenin yüzeyini kaplayan ölü balıkları gören bölge sakinleri ise şaşkın. Anadolu Ajansı'nın haberine göre vatandaşlar Kağıthane Deresi'nin yukarısında faaliyet gösteren bir fabrikanın sorumlu olduğunu düşünüyor. Kağıthane'de yaşayan Gülay Tekel ise suyun renginde yaşanan değişim ve sabah uyandıklarında duydukları yoğun bir kokunun olduğunu söyleyerek, “Balıklar muhtemelen yukarıdaki fabrikanın atıkları yüzünden öldü. Buradaki fabrikalara önlem alınmalı” diyor. NASA, Grönland’ın 8 Temmuz’da ve 12 Temmuz’da uzaydan çekilmiş fotoğraflarını yayınladı. Fotoğraflar, Grönland’ın yüzey tabakasındaki %40 oranındaki erimenin 4 günde %97 oranına yükseldiğini gösteriyor. Grönland tükeniyor, biz tehlikenin farkındayız! rönland'ın yüzey tabakasının %97'sinin 4 günde erimesi üzerine, Türkiye'den 12 farklı kuruluş, iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekti ve iklim felaketi önlenemez noktaya gelmeden harekete geçilmesi çağrısında bulundu. AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi, Eurosolar Türkiye, Greenpeace Akdeniz, KADOS (Kadıköy Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği), PAB Ankara (Perşembe Akşamı BisikletçileriAnkara), TEMA Vakfı, TÜVİK DER (Tüketici ve İklim Derneği), 350 Ankara, ODTÜ Mezunlar Derneği Grönland'ın yüzey tabakasının %97'sinin 4 günde erimesi ile iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çektiler ve iklim felaketi, önlenemez noktaya gelmeden hemen harekete geçilmesi gerektiğini belirttiler. Yapılan ortak açıklamada şu görüşlere yer verildi: Bilim insanları, Grönland’ın yüzeyindeki tabakanın bugüne kadar en fazla %55’lik bir alanının eridiğini ve %97 oranında erimenin tarihte ilk defa meydana geldiğini söylüyorlar. Üstelik bu durum, yıllık 3 mm ortalamasında gerçekleşen deniz seviyesi yükselmesini ciddi şekilde hızlandırabilir. Grönland’daki erimenin yanı sıra, ABD’de yaşanan kuraklık, orman yangınları, muson yağmurlarının sebep olduğu ölümler, Türkiye’de boğuştuğumuz aşırı sıcaklar ve hatta geçtiğimiz haftalarda Samsun’da ve Sinop’ta yaşanan seller; iklim değişikliğinin etkilerinin şimdi ve her yerde yaşanmakta olduğunu kanıtlıyor. İklim felaketini geri dönülemez noktaya gelmeden önce acilen durdurmak için şimdi harekete geçilmesi gerekiyor!Ancak, hükümetler harekete geçmek yerine iklim değişikliği konusunda yeterli önlemleri almayarak geri dönülemez süreçleri hazırlıyorlar. İklim değişikliğinin etkilerini yaşayan, bizler, bilimin şimdiye kadar anlattığı insan kaynaklı iklim değişikliğinin geldiği tehlikeli noktanın farkındayız. İklim değişikliğine çözüm olacağı öne sürülen “temiz” enerji nükleerin aslında ne kadar kirli bir teknoloji olduğunu ve yenilenebilir enerji adı altında yapılan HES’lerin derelerimizi kurutacağını ve iklim değişikliğine uyum sağlamamızı zorlaştıracağını biliyoruz. Üçüncü Köprü, kömür santralleri, duble yollar gibi çevreyi yok eden ve iklim değişikliği konusunda bizi geri dönülemez noktaya sürükleyen politikalar yerine; enerji verimliliğinin yaygınlaştırılmasının, doğaya saygılı planlanmış güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji yatırımlarının daha etkin ve verimli kullanılmasıyla iklim değişikliğine uyum politikalarının hızla hayatı geçirilmesinin, Türkiye hükümetinin mutlak sera gazı azaltım hedefini belirlemesinin yaşamsal bir zorunluluk olduğunu hatırlatmak istiyoruz. G Tercih sizin: Mermer Ocağı mı yoksa Kanyon mu? B ilecik'in Yenipazar İlçesi'nde doğaseverlerin ve özellikle dağcıların yoğun ilgi gösterdiği bir doğa harikası: “Yenipazar Karahasanlar Kanyonu” 2 bin 896 metre uzunluğunda, 800 metre yüksekliğinde ve girişinden 250 metre sonra 25 metrelik bir şelale ve 3 büyük de mağaraya sahip. Ancak şimdilerde bu güzellik tehdit altında. Kanyon çevresinde bulunan mermer ocaklarında, mermer çıkartmak için dinamit kullanılıyor. Bölge halkı da bu durumdan endişeli. Ocaklarda patlatılan dinamitlerin fırlattığı kaya parçalarının kanyona kadar geldiği belirtiliyor. Bir yandan da patlamaların yarattığı sarsıntıların su kaynaklarının güzergahını değiştirmesi ve kanyonun kurumasına sebep olması ihtimali var. Tüm bunlar da SİT alanı ilan edilmiş bir bölgede yaşanıyor. AKUT ekibinin de gündemine giren kanyonu ziyaret eden AKUT Başkanı Nasuh Mahruki ise "Burası Türkiye için bir hazine, bir cennet. Sadece kanyon geçişi için değil kaya tırmanışı ve mağaracılık için de çok zengin bir bölge. İnşallah bu tür aktivitelerle daha çok insan haberdar olup, buraya gelerek ziyaret eder. Hem buradaki güzellik insanlar tarafından bilinir, paylaşılır, hem de bu bölgeye bir katma değeri olur, hem de burası sürdürülebilir bir turizm politikasıyla koruyarak, temizleyerek, bakımı yapılarak Türkiye'deki bu tür konulara meraklı insanların kullanımına açılır diye düşünüyoruz. Bu güzellikleri herkes görsün istiyoruz” diyor. B Bodrum Pina Yarımadası'nda doğa katliamı odrum'daki Pina Yarımadası'na 5 yıldızlı otel inşa edileceği, bundan 6 yıl önce duyulduğunda çevrecilerin ve kamuoyunun tepkisini çekti. MNG Holding'e bağlı bir inşaat şirketi, bu güzel adanın ortasını oymuş, ağaçları katledip bir de üstüne otel için denize dolgu yapmıştı. 2008 yılında gelen tepkiler üzerine inşaat yapımı durduruldu ve firmaya ceza kesildi. Ancak aradan geçen zamanda ne katledilen ağaçlar yerine dikildi ne de denize yapılan dolgu düzeltildi. Sonrasında çıkan yangınla da 238 hektarlık alan kül oldu. Tüm bunların üstünden 4 yıl geçti. Radikal Gazetesi geçtiğimiz günlerde yeniden masaya yatırdı Pina Yarımadası'ndaki son durumu. Ne yazık ki doğadan yana bir gelişme yok. Verilen sözler unutuldu, otel inşaatı başladı. Verilen mücadelenin ardından kurtardıkları alanda inşaatın tekrar başlamasına tepkililer. Unutulan sözlerin yerine getirilmesi ve araziyi kurtarmak için mücadeleye hazırlar. Bodrum Yurttaş İnisiyatifi adına konuşan Ayhan Karahan, dolgu kaldırılmadan inşaatın başlaması yasa dışı diyor ve ekliyor: “Oldu bittiye getirilmek isteniyor. Dolgu tahsis edilen alanın devamıdır. Dolgu kalkmadan ÇED toplantısı bile yapılamaz. Böyle bir hukuksuzluğun peşini bırakmak ve göz yummak mümkün değil.”