Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 31 Temmuz 2012 Salı L İklim değişikliği sonucunda meydana gelen tahribat herkesin malumu. Bu duruma bir de insan eliyle yapılan doğa kıyımı eklenince sonuçlar hiç de iç açıcı değil. Akbank, Regional Environment (REC) Türkiye ile beraber ‘Vakit Yok Projesi’ni hayata geçirerek Türkiye’de risk altındaki öncelikli 15 alanı belirledi. Sonrasında da bu 15 alan fotoğraflandı. Fotoğraflarla beraber buralarda yaşayan insanların anlattıkları da arşivlenerek bir kitapta toplandı. klim değişikliği ve bunun acı sonuçları artık herkesin az ya da çok bilgi sahibi olduğu bir konu. Etkilerini dünyanın çeşitli yerlerinde sel baskınları, kuraklık, buzul erimesi, biyolojik çeşitliliğin azalması, deniz suyu seviyesinin yükselmesi ve bunun sonucunda ülkelerinin karşılaştığı yok olma tehlikesi, ani meteorolojik değişimlere bağlı gerçekleşen afetler ve tabii ki tüm bunların neticesinde insan hayatında yarattığı olumsuz etkilerle yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde görülen bu etkiler ne yazık ki Türkiye'de de giderek artıyor. Özellikle son yıllarda hem bireysel hem kurumsal, herkes gücü yettiğince, bir şekilde elini taşın altına koyuyor. Çevre bilinci kuvvetlenen toplumlar, ona hizmet götüren şirketten bunu bekliyor, daha da ötesi talep ediyor. Bu bilinçle hareket eden, sosyal sorumluluk projelerinde yer alan şirketlerin sayısı da giderek artıyor. Bu şirketlere iyi örneklerden biri de Akbank. 64 yıldır hizmet veren banka 2010 yılında çevre ve iklim değişikliği konusunda topluma ulaşmak, farkındalık yaratma amacıyla Regional Environment (REC) Türkiye ile beraber ‘Vakit Yok Projesi’ni hayata geçirdi. Bu projeyle, konusunda uzman bilim adamları, Türkiye’de iklim değişikliği nedeni ile risk altında bulunan öncelikli 15 alanı belirleyerek fotoğrafladı ve bu fotoğrafları bir kitapta topladı. ‘Vakit Yok’ projesinin çalışmaları sırasında çekilen fotoğrafların yanı sıra bölgede yaşayan insan hikâyelerinin de yer aldığı kitabın adı ise konun anlam ve önemine uygun olmuş: ‘Vakit Yok! Kaybetmeden Harekete Geç.’ Ayrıca söz konusu bölgelere ilişkin ayrıntılı bilgilerin, çekilen yeni İ ‘Vakit Yok! Kaybetmeden Harekete Geçin!’ fotoğraflar eşliğinde verildiği ‘Vakit Yok! Kaybetmeden Harekete Geç’ kitabı, geri dönüşümlü kâğıt kullanılarak basıldı. kimi zaman bir balıkçı kimi zamansa bir turizmci yani içimizden, iklim değişikliğinin sonuçları hayatlarına etki eden insanlar. Kitabın kahramanları içimizden “Peki, bu 15 alan neye göre seçildi?” Uzmanlar bu alanları seçerken iklim değişikliği etkilerinin çevresel, ekonomik ve sosyal sonuçlarını da göz önünde bulundurmuşlar. Her alanı fotoğraflayarak, bu alanlarda olup bitenle ilgili görsel kanıtlar oluşturmakla kalmamış, her bir alan için gerçekleştirilen saha çalışmalarında; o alandan geçimini sağlayan yöre halkıyla da röportaj yapmışlar. Röportajlar insan hikâyelerini ve alanla ilgili “yaşayan tarihin” ortaya çıkmasını sağlıyor. Yöre halkının yaşadıkları, bu projede yer verilen hikâyelere de kaynak olmuş. Bu hikâyelerin kahramanları kimi zaman bir çiftçi, Gönüllülük esasına dayalı bir çalışma Projenin ikinci aşaması ise, ilgili alanlarda bulunan Akbank şubelerinden çalışanların gönüllülük programı çerçevesinde eğitmen olarak yetiştirilmesini kapsıyor. Türkiye’nin çok farklı coğrafyalarında bulunan bu 15 alana karşılık gelen 11 ilde (İstanbul, Niğde, Çanakkale, Hatay, Tekirdağ, İzmir, Adana, Kırklareli, Çorum, Konya ve Manisa) konuyla ilgili eğitim alan Akbank gönüllüleri, ilköğretim okulu öğrencilerini iklim değişikliğine karşı bilgilendiriyor. İklim değişikliğiyle ilgili bir saatlik bilgilendirici seminer veren Akbank gönüllüleri, ders bitiminde ise öğrencilere poster ve sertifikalar veriyorlar. Kapalı Havzası’nda beklenen kuraklık, İğneada’da Longoz ormanının ve Gökçeada’da küresel ısınmaya bağlı olarak Türkiye’de resif oluşturabilen tek mercan türü Taş mercanın yok olma tehlikesi, Manisa’daki Çal Dağı’nda, maden işletmeleri yüzünden 100 binlerce kızılçamın kesilmesi, Tekirdağ’da yağışın düzensizliği, sıcaklığın artması ve uzun sürmesi gibi iklim değişiklikleri yüzünden tarımda yaşanan sorunlar, iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu seviyesinin yükselmesi sonucunda resif oluşturan vermetid taraçlarının yok olma tehlikesi, aşırı seller ve toprak kaymasının nehirlerin önünü kapatmasıyla yılan balıklarının deniz ve tatlı su arasındaki göçlerinin engellenmesiyle üreyememeleri. Bunlar da yetmedi derseniz, Türkiye'nin kalbi sayılan İstanbul'daki sel faciaları; dere yatakları üzerindeki yapılaşmayla, binlerce insanın hayatının tehlikeye atılması... İşte bu saydıklarımızın hepsi etkileyici hikâyeleri ve fotoğraflarıyla kitapta yer alıyor. Fakat, maalesef iklim değişikliğinin etkilediği tür ve alanlar sadece bunlardan ibaret değil, onun için hepimiz yaşam alanlarımıza sahip çıkalım ki çocuklarımızı torunlarımızı, hakları olan doğal mirastan mahrum bırakmayalım. Kitaptan birkaç kare. Yok olacak alanlar ve canlı türleri K itabı elinize alıp, yok olmak üzere olan tarım alanları ve canlı türlerini ve bu durumun bölgede yaşayan insanlar için sonuçlarını kendi ağızlarından dinlediğinizde durumun ne kadar vahim olduğunu bir kere daha anlıyorsunuz. Örneğin bir çiftçi, Akselendi Ovası Kumçayı’nda kuraklık yüzünden kuruyan ekmek kapısı tarlalarını anlatırken sizin de içiniz acıyor. Ya da buzulların iyice yok olmasıyla Aladağlar’ın karstik kaynaklarının beslediği bölgelerde ciddi bir su azalması olmasının bölge insanı için sonuçlarını düşünmek bile istemiyorsunuz. Akdeniz’de bildiği tek şey balıkçılık olan yurttaşın iklim değişikliğiyle gelen balon balığı yüzünden artık balık tutamaması, Çorum’da verimli tarla topraklarının tuğla fabrikaları tarafından alınmasıyla oluşan yeri doldurulamaz boşluklar, deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla göçmen denizanasının Kızıldeniz’den Akdeniz kıyılarına gelmesi ve bunun yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için oluşturduğu tehlike... Ama bu kadar da değil! Gediz Deltası’nda, Konya Karapınar’da ve Tuz Gölü’nü de içine alan Konya