17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 26 Şubat 2011 Cumartesi Sulak alanlarımız J ÖZLEM GÜVEMLİ Y eryüzünün en üretken ve en zengin ekosistemleri olarak bilinen sulak alanlar Türkiye’de hızla yok oluyor. Son 40 yılda 3 Van Gölü büyüklüğündeki alan yani 1.3 milyon hektarlık sulak alan kayboldu. Sulak alanların tehdit eden etkenlerin başında da son dönemde sayıları binlerle ifade edilmeye başlanan HES projelerinin de dahil olduğu plansız su alt yapı Enerji ihtiyacını karşılamak için pek de sürdürülebilir yöntemler tercih etmeyen Türkiye, birçok doğal kaynağını olduğu gibi sulak alanlarını da bu uğurda feda ediyor. projeleri geliyor. Tarımda aşırı su kullanımı, kirlilik, yasak avcılık ve balıkçılık, otoyol ve maden gibi büyük ölçekli yatırımlar, yönetimde çok başlılık da sulak alanları yok eden diğer unsurlar. Doğal Hayatımı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar günü nedeniyle her yıl olduğu gibi yine hazırladığı rapor ile önüne geçilemeyen kayıpların tablosunu gözler önüne seriyor. Yukarıda kısaca özetlediğimiz tehditleri vakfın raporundaki verileri kullanarak biraz açıklayalım. HES’ler yapıldığı yöredeki tüm ekosistemi Sulak alanların biyolojik çeşitliliği de zamanla yok oluyor. olumsuz yönde etkilerken sulak alanların da bundan nasibini veya bu ekosistemleri besleyen yeraltı sularından almaması mümkün değil elbette. “Akan her yoğun su çekiminin sonuçlarını tahmin etmek zor damla su kaynağını enerjiye dönüştürme” değil. yaklaşımı ve havza bazında Evsel, endüstriyel ve yapılmayan planlamalar tarımsal atıklarla kirletilen sonucunda akarsularla sulak alanların biyolojik birlikte hidrolojik çeşitliliği de zamanla yok sistemin bir parçası olan oluyor ve geçimini bundan sulak alanlar da yok oluyor. sağlayan yöre halkı en büyük HES’ler nedeniyle yeteri kadar mağduriyeti yaşıyor. su ile beslenemeyen sulak Sürdürülebilir olmayan alanların çevresindeki balıkçılık uygulamaları ile balık gibi biyolojik sulak alanların doğal yapısı çeşitlilik değerleri de da dengesi de bozuluyor. tahrip oluyor. Tarımda Sulak alanlar üzerinde hala vahşi sulama olarak doğrudan ve dolaylı olarak adlandırılan ve yüzde 92 tam 18 kurum söz sahibi. oranında tercih edilen Yetkili kurum sayısındaki geleneksel yönteminde fazlalık uygulamada da bir doğrudan sulak alanlardan dizi sıkıntıya davetiye çıkarıyor. Bilanço ağır Sulak Alanların Korunmasına Yönelik Uluslararası Ramsar Sözleşmesi'ni imzalayarak yasal bir bağlayıcılığı kabul eden Türkiye, çıkardığı yasalar ve yönetmeliklerle tuhaf bir çelişkiye imza atıyor. Uluslararası sözleşmeyle koruyacağını vaat ettiği sulak alanlarına ilgili yönetmelikte 2010 yılında yaptığı değişiklik, Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı, Yenilenebilir Enerji Yasası ile darbe vuruyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle