24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 31 Ekim 2011 Pazartesi Biyogüvenlik Kurulu GDO'lu 10 mısır çeşidinin hayvan yemi Tehlike arka kapıdan Bilim dünyası GDO konusunda ikiye bölünmüş durumda. Açlığa çare olarak görenler, GDO’nun üretimi arttıracağını düşünenler de var, dünyayı bir laboratuvara çevireceğini, insan sağlığını, canlıların genetik yapısını olumsuz yönde etkileyeceğini ispatlamaya çalışanlar da. J ÖZLEM GÜVEMLİ B iyogüvenlik Kurulu, genetiği değiştirilmiş 10 mısır çeşidinin yem amaçlı kullanılmak üzere ithal edilmesine ilişkin hazırlanan bilimsel risk ve sosyoekonomik değerlendirme raporlarını sitesinde yayınlayıp, kamuoyunun görüşüne açtı, 12 Ekim tarihine kadar siteye konuyla ilgili görüşler bildirildi. Henüz siteye kaç kişinin girdiği ve ne yönde görüş bildirdiği açıklanmadı. Türkiye’ye GDO’lu yem girmemesi için Ziraat Mühendisleri Odası’nın başlattığı harekete destek olmak için Geenpeace Akdeniz ekibi tarafından internet sitesinde 48 saat içinde 100 bin imza topladı. Toplanan imzalar, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na ve Biyogüvenlik Kurulu’na gönderildi. GDO içeren ürünler, insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri henüz somut olarak ortaya konulmadığı için tartışmalı bir konu. Açlığa çare olarak lanse edilen GDO’nun bir nimet mi yoksa felaket mi olduğunu kanıtlayan kesin veriler olmadığı için bu ürünlere ihtiyatla yaklaşmak en doğrusu gibi görünüyor. GDO içeren ürünlerin antibiyotiğe karşı direnci arttırdığı, alerjik reaksiyonlara yol açtığı, kısırlık ve ölü doğum oranların arttırdığı bilinen zararlar arasında. Henüz yaygın ve uzun süreli kullanımı yapılmadığı için insanlar üzerindeki etkilerini görebileceğimiz vakalar ortaya çıkmadı. Etkilerini vakalar ortaya çıkmadan öğrenebilmenin tek yolu deney yapmak ama tabiki insanlar üzerinde bu mümkün değil. Ancak hayvanlar üzerinde yapılan deneyler Açlığa çare olarak lanse edilen GDO’nun bir nimet mi yoksa felaket mi olduğunu kanıtlayan kesin veriler olmadığı için bu ürünlere ihtiyatla yaklaşmak en doğrusu gibi görünüyor. GDO’ların etkileri üzerine korkutucu ipuçları veriyor. İskoçya Rowett Enstitüsü’nde GDO’lu patates ile beslenen farelerin tümünün iç organlarında küçülme, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapısında bozulma tespit edildi. Farelerin 34 nesil sonra üreme yeteneklerini kaybettikleri de görüldü. H Bayer firmasına ait A270412, Monsanto firmasına ait MON4032 ve MON89788 isimli herbisit tolerans geni taşıyan soya fasulyesi ve ürünleri, hayvan yemi ya da yem hammaddesi olarak kullanılmak üzere ithal edilmesine izin vermişti. Herbisit, yabani ot ilaçlarına dayanıklılık geni. İthaline izin verilen soyada bulunan bu genin çiftlik hayvanlarında kısırlık ayvanlar düşük yaptı ve düşüğe neden olduğuna ilişkin bazı veriler Biyogüvenlik Kurulu, 6 Ocak 2011 tarihinde, var. 2011 yılının başında ABD Tarım Bakanlığı Ulusal Bitki Hastalıkları Tedavi Sistemleri Koordinatörü Don Huber’in tarım şirketi Monsanto’ya ait herbisit toleranslı bir yonca çeşidi hakkında yazdığı mektup riskleri gözler önüne serdi. Don Huber mektubunda, laboratuvar denemeleri sonucu kısırlık görülen ve düşük yapan birçok besi hayvanında bu organizmanın varlığının doğrulandığını vurgulayarak “Süt işletmelerindeki danalardaki kısırlık oranının yüzde 20’nin üzerine çıkması ve sığırlarda düşük yapma oranının yüzde Genetiği değiştirilmiş 3 soya 45’e kadar yükselmesi şeklinde raporlar var” demişti. çeşidinin yem olarak ithalatına daha önce izin verilmişti. 3 mısır Türkiye’deki durum çeşidinin ithalatı için de kamuoyu Greenpeace Akdeniz’in derlediği görüşü alınmıştı. Bugünlerde de 10 verilere göre neredeyse 10 yıldır Türkiye’nin gündeminde olan GDO’lu mısır çeşidinin ithali gündemde. ürünlerin kullanımına ilişkin yasal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle