10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 26 Haziran 2010 Cumartesi ? Haberler Ekoloji Politik ? İktisadı kapitalist iktisatla sınırlı ve sürekli sayan otistik iktisatçılar, ekonomi politik deyimini dışlarlar. Benzeri biçimde ekoloji politik deyimini de! Liberallere, hatta kimi sosyal demokratlara göre, çevre sorunsalı siyasetler üstüdür, öyle ele alınmalıdır. Çevre projelerine AB fonu Çevre mi ekoloji mi? A içecek sektörü ile çevre dostu iş nkara abilan.com adresinde yer uygulamaları (green business) alanındaki alan habere göre, Avrupa Komisyonu, Rekabet Edebilirlik ve yeni projelere fon sağlanacak. Bu kapsamda, piyasalara giriş Yenilik Programı(CIP) kapsamında mali olarak Avrupa Komisyonu, çevre için kendilerine destek arayan ve çevre dostu desteklenecek ecodostu iş uygulamaları ürünler ya da hizmetler innovasyon (çevre alanında ki projelere 35 sunan küçük ölçekli yenilik) projelerine teşebbüslerin başvuruları yönelik 35 milyon milyon Avro'luk fon Avro'luk bir teklif çağrısı sağlayacak. Fona özellikle özellikle bekleniyor. Fona başvuru için çağrı 9 Eylül başlattı. KOBİ’lerin başvurması 2010 tarihine kadar açık 2010 CIP Çevrebekleniyor. kalacak. Süreç sonunda Yenilik teklif çağrıları fondan faydalanmak kapsamında, üzere 50 kadar projenin seçilmesi materyallerin geri dönüşümü, bekleniyor. sürdürülebilir yapı malzemeleri, gıda ve Kısaca açıklayalım. Eğer çevre deyimini yeğlerseniz, ‘insanmerkezli’ bir bakışı; ekoloji derseniz ‘biyomerkezli’ bir yaklaşımı esas alıyorsunuz demektir. İlki kapitalist (capita baş demekse capitalist: başlıkçı) iktisatla uyumlu bir çizgiyi temsil ederken, ikincisi toplumcu bir iktisat çizgisiyle uyumludur. Çevrecilik “önce kirlet kâr et,sonra temizle kâr et!” mantığına dayanırken; ekolojistlik “gereksinimler sınırlıdır, istekler hele de türetilmiş istekler sınırsızdır” mantığıyla, tüketimin sınırlanmasını ve giderek gereksiz tüketime yolaçan türdeki mal ve hizmetin üretiminin ortadan kaldırılmasını savlar. Bu bağlamda Laz Kapital’i elinden düşürmeyen ekotoplumcu bir laz olan Temel, şu soruyu sormayı vurgulamaktadır: Şart midur, da ? Worldwatch Enstitüsü, Dünyanın Durumu 2010 Raporu’nun teması olarak şunu belirlemiş: ‘tüketicilikten sürdürülebilirliğe’! Kalkınma=büyüme sanan otistik iktisatçılara duyurulur! “Öğrenmenin Sınırı Yok” G aranti Bankası’nın “Öğretmenin Sınırı Yok” projesi, Türkiye’deki tüm öğretmenleri eKampüs’te buluşturuyor. Öğretmenlerin verimliliğini artırmak için zengin kaynak ve araçlar sunan eKampüs’ün; bugüne kadar 8.172 öğretmeni sanal ortamda bir araya getirerek, iletişim kurmalarına ve kendi internet sitelerini hazırlamalarına olanak tanıdığı açıklandı. Garanti’nin kurduğu Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) tarafından yürütülen projede; öğretmenliğin yeni tanımının, öğrencilere bilgiyi değil bilgiye ulaşmayı öğreten “öğrenme liderliği” olduğu belirtildi. Ayrıca, eKampüs aracılığıyla meslektaşlarıyla iletişim kuran eğitimcilerin, koçluk yapabilecek niteliklerle donatıldığı ifade edildi. Kapitalist iktisat bağlamında gerek makroekeonomik, gerek mikroekonomik olarak (sistemin sınırları dahilinde) hem önleyici nitelikli önlemlerin, hem düzeltici,sağaltıcı uygulamaların gündeme getirilmesi söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda kapitalist siyasetle ters düşmeyen bir çevre hukuku da yapılmaktadır. Hatta buradan bir ‘yeşil pazarlama’, ve giderek ‘yeşil tüketici’ ve ‘çevre endüstrisi’ doğmaktadır. Tüm bunlar sürdürülebilir kalkınma kavramıyla masumlaştırılmaktadır! Samimi kimi şirketleri bir yana koyarsak, burada amacın tüketimi Doç. Dr. sorgulamak olup olmadığı çok su götürür. Altın Melih Baş madenciliği örneğinde olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerde yapılan doğal kaynaklar tahribatı (ekoemperyalizm) devam etmektedir. BP’nin Meksika Körfezi kıyılarındaki petrol sızıntısında (2010 yılında) önlem olarak yapmaya çalıştığı ‘beton tıpa tıkamak’ çözüm olamamıştır. Demek ki, çevreci politika da kapitalizmin tüm kusurlarını taşımaktadır. 21. Yüzyıl kapitalizmi tasarımları, 2008 krizinden sonra yine gündeme geldi. Kapitalizm yeniden tasarımlanırken, anlamlı bir şey çıkarsa (para tanrısı Mamon ve para tanrıçası Laksmi yardımcıları olsun!), çevreci politika da yeniden kalıba dökecektir. Geçimini uluslararası fonlardan sağlayarak, çevreciliği meslek edinenlerde (bunlara çevreci hükümet dışı kuruluşlarENGOdeniliyor), kimilerinin hepsinin değil! uluslararası iktisadî çıkar çatışmalarında kullanılma durumuna düşme riskine de bu arada dikkat çekmeliyiz! Çevreci (environmental) politika “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” Projesi Sabre ödülünü kazandı Ekoloji politik K oç Topluluğu’nun 2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile hayata geçirdiği “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” Projesi 28 ülkeden 2 bine yakın başvuru arasında sıyrılarak “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” kategorisinde Sabre Ödülü’nü aldı. İletişim sektörünün saygın yayınlarından biri olan “Holmes Report”un ABD merkezli yayıncısı Holmes Group tarafından verilen Avrupa Sabre Ödülleri ile ilgili olarak bir açıklama yapan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, “81 ilde, 264 okulda, 8.000 meslek lisesi öğrencisine eğitim bursu veriyoruz, staj olanağı sağlayarak bilgi, beceri ve yetkinliklerini artırıyoruz. 20 Koç Topluluğu Şirketi’nden çoğunluğu meslek lisesi mezunu olan 300’ü aşkın gönüllü çalışandan oluşan bir kadromuz öğrencilerimize koçluk sunarak kariyer ve kişisel gelişimlerine destek oluyor. Türkiye için yeni bir sistemin kurulmasına öncülük edecek bir mesleki eğitimsanayi işbirliği ve çalışma modeli geliştirmeyi amaçlıyoruz” dedi. Özellikle toplumsal ekoloji ya da ekotoplumcu bağlamda bakıldığında, doğaya egemen olma ve onu bir kovboy gibi hunharca kullanmak yerine, insanı ekosistemin bir öğesi sayarak onunla uyumlu bir yaşam biçimi gündeme gelmiştir. Meta fetişizmi bağlamında daha çok tüketim için üretimcilik; pazar gelişmesi için daha hızlı, daha büyük, daha ileri teknoloji sapkınlığı (teknomania) gibi hastalıklara karşı savaş açılmaktadır. Bu noktada, kendiliğinden bilince sahip ‘tüketiyorum öyleyse varım’ diyen insanın (homoconsumerus), dönüştürülerek temel gereksinimlerine odaklanan ve doğa anayla uyumlu ekolojik toplumun bireyi haline getirilmesi amaçlanmıştır. Kalkınmanın sanayileşmeyle eşanlamlı olduğu düşüncesi, yerini bütünsel kalkınmaya (iktisadîtoplumsalekolojik) bırakmaktadır. İktisadî kesimlerde sanayihizmettarım arasındaki denge ‘yeterli’ ve ‘enuygun’ kavramlarıyla sağlanırken, bu alt denge bir üst düzeyde (i) emeksermaye çelişkisini tasfiye eden toplumsal denge ve (ii) sermayedoğa çelişkisini tasfiye eden ekolojik denge ile de birlikte bütünsel bir model ile ele alınmaktadır. Bu nedenle ekososyalizm, ekofeminizm gibi siyasal çizgiler de gündeme gelmiştir. Çevreci veya ekolojist olun, bireysel, kurumsal düzlemlerde yapabileceğiniz şeyler olduğu gibi, devlete düşen görevler de vardır. Sakın kuyunun dibindeki kurbağaya benzemeyin,çünkü o gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır! Sonuç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle