Katalog

26 Haziran 2010 Cumartesi 3 Sellerin tahribatını azatmak mümkün İ Gelecek Fay Hattında... Doğal kaynakları “riskli ve pervasız yöntemlerle” ele geçirme yarışındaki tüketim sistemi Meksika Körfezi'nde neden olduğu çevresel kirliliği durduramıyor. Bir kuyudan, her gün 5 bin litre ham petrol denize karışıyor. Üstelik sızıntının 2 yıl sürebileceği söyleniyor. Uluslararası teknoloji şirketlerinin Çin’de üretim yaptırdığı Foxconn şirketinin işçileri çalışma koşulları yüzünden peşpeşe intihar etmeye başladı. Şirket yetkilileri ise koşulları düzeltmek yerine işe alımlarda “intihar etmeyeceğim” yazılı mektup şartı getirdi… Pakistan’dan nüfusun yarısının yoksulluk sınırının altında yaşadığı ve yiyecek bulmakta zorlandığı bildirildi. Nedeni ise hükümetin politikaları ve ülkeyi sarıp sarmalayan yolsuzluk batağı… Yukarıda sıraladıklarım dünya genelinde onlarca örnekten yalnızca bazıları. Türkiye’de de kentsel dönüşüm altında yürütülen rant sağlama girişimlerinden tutun, ormanlık alanların 2B kapsamına alınmasına ve ardından satışına; işçilerin taşeronlaştırılmasına kadar bir dizi uygulamayı saymak mümkün… Şurası bir gerçek ki geleceğin sürdürülebilirliliği artık büyük ölçüde insanlığın bu konudaki duyarlılığına bağlı. Bu da çevreden, eğitime, adaletten, sağlığa, yoksulluğun azaltılmasından, su hakkına ÖZLEM kadar her alanda ciddi önlemler YÜZAK alınması hatta reform yapılması anlamına geliyor. Ne var ki doğanın sınırlarına ulaşmak için, kendi teknolojik sınırlarını şaşıran, yaşam yıkıcı kapitalist sistemin kendini sorgulamalaya başladığını söylemek hala mümkün değil. Bu yüzden “geleceğimiz fay hattında” diyoruz. Her sayımızda olduğu gibi, bu sayıda da bir yandan eleştirirken bir yandan da güzel ve başarılı uygulamalara dikkat çekmeye çalışıyoruz. Zira bir şeyleri değiştirebilmek kolay değil, öncelikle sorunun varlığını hissedebilmek gerekiyor; ardından ise “bana ne bundan” ya da “dünyayı ben mi kurtaracağım” zihniyetinden vazgeçmek. Hep tekrarlıyoruz. Tekrarlamayı da sürdüreceğiz… Hepimiz sorumluyuz. Birey olarak, özel sektör olarak, devlet olarak, yerel yönetimler olarak, sivil toplum kuruluşları olarak… Evet projeler üretmek, yardım toplamak, okul, yurt açmak, çocuk okutmak vb. önemli. Ancak sorumluluğumuz kapsamına giren başka öğeler de var. En önemlilerinden biri ise yolsuzlukla, rüşvet ile mücadele. “Var olan kaynakları doğru kullanmamanın” artık bir bedeli olmalı ve bu yüzden hesap sorulmalı. Bunu unutmayalım… stanbul Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Muhterem Demiroğlu, yaşanan sel felaketinin en önemli nedeninin arazi kullanımı olduğunu belirterek , yerüstü sularının yeraltına geçemediğini derelerin mutlak koruma alanlarında bile inşaatlar yükseldiğini kaydetti. Kentteki yeraltı sularının ihmal edildiğini de vurgulayan Demiroğlu İstanbul’da 2007 yılında yaşanan kuraklığa atıfta bulunarak “Geçmişteki kuraklık dönemlerinden farklı değildi. Ancak çok daha fazla etkilendik” derken yaz yağışlarının azalması ile buharlaşma oranının da yükseleceğine ve barajların daha büyük sorunlarla karşılaşacağına dikkat çekti. Demiroğlu, “Buharlaşmayı Yerüstü suları yeraltına geçemiyor; engelleyecek önlemler alınması gerek. Bu noktada yeraltı barajlarının derelerin mutlak koruma alanlarında bile oluşturulması şart. Örneğin Çukurçeşme formasyonu önemli akiferlere inşaatlar yükseliyor. sahip” diye konuştu. stanbul Üniversitesi Ormancılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenak Ok, kentleşmenin ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle anlattı: “Kentsel yerleşim için arazi talepleri artmaya başladı. Ormanlar da arazi deposu haline geldi. Eskiden Kentliler ormanı işgal ediyor İ kırsal kesimde yaşayanlar tarla için ormandan yer açarlardı. Şimdi kentliler ormanı işgal etmeye başladı. Artık sorunların sınırları da genişledi. İğneada Ormanları’nda birşey yapıyorsanız İstanbul’un su kaynakları tehdit altına giriyor. Sürdürülebilirlik ilkesine uygun olmayan kentleşme ormancılığı tehdit ediyor. Ama sürdürülebilir olmayan ormancılık da kentleri tehdit edebilir.” Su havzalarımızı yönetemiyoruz İ nşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden Murat Gökdemir, tarih boyunca su sıkıntısı çeken İstanbul’un 2000’li yıllarda da bu sorunu yaşamaya devam ettiğini söyledi. Eskiden kent dışında olan su havzalarının artık kent içinde kaldığını ve hızla kirlendiğini vurgulayan Gökdemir, İstanbul’un saldırgan bir tarzla Bolu’dan Bulgaristan sınırına kadar başka illerin su havzalarını kullandığını belirtti. Gökdemir, İstanbul’un il dışında havzalara yönelirken kendi havzalarını yapılaşmaya açıp kirlettiğini ifade etti. 3. köprü için 1.6 milyon ağaç kesilecek B eykoz Poyrazköy ile Sarıyer Garipçe arasında yapılması planlanan Üçüncü Köprü için 1.6 milyon ağacın kesileceği iddia edildi. Yeşiller Partisi yetkililerinin verdiği bilgilere göre, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün Çevre ve Orman Bakanlığı’na sunmak üzere hazırladığı çalışmada hangi bölgelerde ne kadar ağacın kesildiği ve kesileceği tek tek açıklanıyor.Yeşiller Partisi’nin dayandığı belgeye göre üçüncü köprünün ormanlık arazideki ana parçası 19.6 kilometre, tali yolları ise 17.86 kilometre. Yol için 110 metre genişliğinde bir alan açılacak. Bu uğurda 1 milyon 610 bin 372 ağaç kesilecek. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Editör: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Eylem Çevik Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Yerel Süreli Yayın