Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ENERJİ revize edileceğine ilişkin hükme de dikkat çekilerek, bu konuda gerekli düzeltmelerin yapılması koşuluyla uygun görüşünün bölge müdürlüğü tarafından verildiği kaydedilmiştir. Bunun üzerine ESM, DSİ’ye ödenecek HES bedelinin iki değişik şekilde hesaplandığını, bu hesaplamalar arasında çok büyük farklar olduğunu, 5 milyon 666 bin TL’lik devir bedelinin bu tesisin inşaası için DSİ tarafından harcanan bedelin çok altında olduğunu belirterek, 27 Temmuz 2007 tarihinde DSİ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’na konuyu taşımıştır. DSİ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı bunun üzerine inceleme başlatmıştır. Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Sendikanın süreci yakından takip etmesi üzerine, bilgi vermemekte direnen kuruluşlar, Başbakanlık Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19 Mart 2009 tarihli yazısıyla bilgi verilmesi gerektiği kararına varmasının ardından DSİ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı ancak 2 Nisan 2009 tarihinde sendikaya yanıt vermiştir. Bu yanıtla ise yeni devir bedeli rakamı ortaya çıkmıştır. DSİ Teftiş Kurulu Başkanlığı, yapılan inceleme sonucunda Kumköy Regülatörü ve HES inşaatı için IC İçtaş şirketinin DSİ’ye ödemesi gereken enerji hissesi katılım payının 25 milyon 145 bin TL olması gerektiğinin anlaşıldığını, 12 Aralık 2006 tarihinde imzalanan su kullanım anlaşmasında 5 milyon 666 TL ödeneceği taahhüt edildiğinden, ek olarak 19 milyon 479 bin TL ödeme yapılması için hukuki işlemlerin sürdürüldüğünü bildirmiştir. Teftiş Kurulu, enerji hissesi hesaplamasına ilişkin farklı rakamların, DSİ tarafından yürürlüğe konulan “Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik” hükmünün yanlış yorumundan kaynaklandığını savunarak, personel hakkında idari ve cezai işlem yapılmadığını kaydetmiştir. Ancak söz konusu yönetmelik maddesinin yoruma açık olmayacak şekilde düzenlenmesi için de Hukuk Müşavirliği’ne başvurulduğu belirtilmiştir. DSİ tarafından 18 Ağustos 2009 tarihinde Su Kullanım Anlaşması’na ilişkin yönetmelikte pek çok değişiklik yapıldığı halde, kamu zararına uygulamalara yol açtığı anlaşılan ve Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın yanlış yorumlamaya neden olduğu için düzeltilmesini önerdiği maddelerle ilgili herhangi bir düzenlemeye gidilmemiştir. Teftiş Kurulu yeni değer belirledi, ama ceza yok Y milletvekilinin soru önergesine verilen yanıtla ortaya çıkan UluabatÇınar HES, Uzunçayır HES, Cindere HES, Köprübaşı HES ve Dim HES’in durumlarını da sormuştur. Sendikanın bu santrallardan hangilerinin özel sektöre devredildiği, keşif bedelleri ve devir bedeli hesaplamalarına ilişkin ayrıntılı sorularına ise DSİ tarafından 30 Temmuz 2009 tarihinde verilen yanıtta mevzuat maddeleri yazılarak, yalnızca şu açıklama ile yetinilmiştir: “Müracaata açılan projelerin her birinde farklı proje formülasyonu ve fiziki gerçekleşme olduğundan söz konusu projeler Kumköy HES projesiyle benzerlik göstermemektedir. Bu projelerin geri ödeme miktarlarının hesaplanması; ilgili mevzuatta belirlenen usul ve esaslar doğrultusunda yapılmış olup kamunun zararına sebebiyet verilmemesi hususu dikkate alınmıştır.” Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın yönetmelik maddesinin yanlış yoruma açık olduğu saptamasıyla çelişen bu yanıt, diğer projelerin de mercek altına alınması gerektiğini göstermektedir. Kaldı ki Uluabat HES projesi, EPDK’nin çoklu başvurular kapsamında kendi kendine verdiği yetkiyle yaptığı ihalelerden biri olup, Elektrik Mühendisleri Odası’nın açtığı dava üzerine lisansı iptal edilmiş bir projedir. Yargı kararına rağmen bu projelerin özel sektöre devredilmesine yönelik olarak yasa değişiklikleri dahil olmak üzere pek çok yöntem denenmiş olup, yargı süreci devam etmektedir. AKP Hükümeti’nin serbest piyasa ve özel sektör korumacılığı, hukuk kurallarının ve kamu yararının bütünüyle yok sayıldığı bir aşamaya gelmiştir. “Ben yaptım oldu” anlayışıyla kamu varlıkları devredilmektedir. Kumköy HES örneği, DSİ ve EPDK’nın yaptığı tüm özelleştirmelerin incelenmesi gerektiğini göstermektedir. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Akıl Oyunları... Suçlu yönetmelik değiştirilmedi Cumhuriyet Savcılığı inceleme başlattı ESM’nin 29 Haziran 2009 tarihinde konuyu basın toplantısı aracılığıyla kamuoyuna duyurmasının ardından Cumhuriyet Savcılığı tarafından inceleme başlatılmıştır. Sendika 9 Temmuz 2009 tarihinde de DSİ’ye başvurarak, Kumköy HES gibi inşaatı devam etmekte olup özel sektörün başvurusuna açıldığı bir ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ er XYZ Akıl Hastanesi. Kendilerini aklın hegemonyasından kurtarmış iki hasta monotonluktan sıkılmış, bakışıp duruyorlar. Saatler sonra biri diğerine şöyle diyor: “Gel bir oyun oynayalım. Vakit geçer.” “Tamam” diyor diğeri ve soruyor; “Peki ne oynayalım?” “Bak ben kasap olayım sen de müşteri, oldu mu?” “Peki, hadi sen şöyle geç!” Müşteri rolünü üstlenen hasta gelir ve seslenir: “Usta oradan bir kilo odun ver bakalım?”“ Kasap rolündeki hasta: “Peki, olur. Ama sen şişeleri getirdin mi bakalım?” Ekim başında Elektrik Mühendisleri Odası Denizli Şubesi’nce gerçekleştirilen Ege Bölgesi Enerji Forumu’nda idim. Panellerden birinde panelist olarak yer alan Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci konuşmasında elektrik fiyatlarının yüksekliğinden yakınıyor. Dünyanın en pahalı enerji fiyatlarının Türkiye’de olduğunu söylüyor. Özellikle bu kriz döneminde bu yüksek fiyatlı girdilerle rekabet etmenin imkansızlığından söz ediyordu. Sonra geldi geldi enerji ihtiyacının karşılanamamasının ileride sorun yaratacağına vurgu yapıp, nükleer enerjiye mutlak ihtiyaca vardırarak konuyu bağladı. Bu lahana turşusu perhiz konuşmasına bir türlü anlam veremiyorum. Zaten hanidir bu konuda Türk sanayicisinin aklı konusunda düşünür dururum. Örnek bir tek olsa, neyse ama yüzlerce... İşte bir tane daha; 30 Eylül 2009 tarihinde basında yer alan bir haber: Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki sanayi elektriğine yapılan zamma ilişkin; “TETAŞ’ın görev zararları için zam yapmak yerine, kurumu verimli çalıştırmak veya farklı çözümler yaratması gerekiyor” deyivermiş. Zamma akıl erdiremeyen Tiryaki; “Dünyada petrol ve doğalgaz fiyatları artmadı. Döviz kurları da düşük. Bu neyin zammı?” diye sormuş. Hitap ettiği sanayiciler arasında şüphesiz elektrik enerjisi üreticileri de bulunmakta idi ve birbirlerinin suratlarına acaba ne kadar anlamlı bakıyorlardı diye düşünüyorum, bu soru üzerine... Fıkramızın aktörleri kendilerini aklın hegemonyasından kurtarmışlar, dolayısıyla oyun kuralları ve meslekler üzerine daha özgür düşünebilirler. Fakat koca koca sanayi odası başkanlarına akıllarının oynadığı oyuna ne buyrulur? Önümde, EMO’nun 9 Ekim 2009 tarihli basın açıklaması duruyor. Açıklamada kapitalizmin krizi nedeniyle Türkiye’de elektrik talebinde düşüş olduğu ve elektrik üreten kamu santrallerinin durdurularak, özel sektör santrallerinden alım yapıldığı söyleniyor. Ve oluşan kamu zararının TETAŞ üzerinden elektrik kullanıcılarına yansıtıldığı belirtiliyor. Benzer bir durum gelecekte nükleer enerji üretiminde de oluşacaktır. Kapitalizmin krizleri süreğendir. Dönem dönem kendini tekrarlar. Hatta kimi kapitalist iktisatçılarekonomistler bunun gerekliliğinden söz ederler. Krizlerin arasında giderek kısalan süre dilimi ve yine giderek her bir kriz süresinin uzaması bir olgu iken, yakın gelecekte daha sık aralıklı ve uzun süreli krizler kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda ve bu kafa yapısıyla tarih kendini tekrarlayacak, gelecekte yine kamu santralleri durdurulacak, alım garantisi ve yüksek alım fiyatı verilmiş olan elektrik enerjisinden kaynaklanan zararlar kullanıcının sırtına yüklenecektir. Bu çok net görünen durum ortada iken sanayici kesiminin hiç de kendi lehlerinde olmayacak nükleer enerjiye yakın durmaları, onu savunmaları aklın kendilerine bir oyunu değilse nedir? Bu akılsızlık sonucu oluşan yüksek maliyetler ile rekabet sahnesinde rol almak için işçileri sendikasızlaştırmak, çalışanların ücretlerini düşük tutmak, ilk sıkıntıda hemen işçi çıkartmak, taşeronlaştırma uygulamalarına baş vurmak, kıdem tazminatları ile oynamaya kalkmak gibi zeka kıvraklığı (!) gösterirlerken; aynı kıvraklığı oyunun diğer alanlarında gösterememelerinin nedenini düşünmeye devam edeceğim. Bakarsınız bir gün bulurum... ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ