Katalog

08 ODTÜ’de kantin boykotları: 6 Ocak 2012 Cuma 392 ‘Talebimiz ucuzadoymak’ DOĞU EROĞLU NKARA ODTÜ İnşaat Bölümü kantinini geride bırakıp, bölüme açılan kapıdan içeri girince, duvarlarda “Bu kantinde boykot var” yazılarıyla karşılaşıyorsunuz. Yanda avluya bakan cama dayalı bir servis masası var. Masanın etrafında öğrenciler toplanmış. Masada, kafasında baretiyle temsili inşaat mühendisi maketi ve onun hemen yanı başında, öğrencilerin “mide” adını taktıkları kartondan bir kumbara. Kantin fiyatlarını yüksek bulan ve boykotun sürmesini isteyenler buraya para atıyor. ODTÜ İnşaat’taki kantin boykotunu düzenleyen öğrencilerden Barış Gökçe, “Ucuza doymaktan başka talebimiz yok” diyor. A leri de hedef alan yaygın bir eyleme dönüşmesini hedefliyor. ‘Destek de var’ İnşaat Mühendisliği öğrencisi Gökçe, Cumhuriyet’e, kantin boykotunun diğer eylem biçimlerinden ayrıldığını, gıdaya makul fiyatlar karşılığında erişim hakkı için mücadele ettiklerini söylüyor. Gökçe boykotu, “Bu boykotu bölümün öğrencileri olarak yapıyoruz. Ucuza doymaktan başka bir talebimiz yok. Kurduğumuz boykot masalarıyla kantine bir alternatif oluşturduk. Öğrencilerin evde yaptıkları yiyeceklere ek olarak, bağışçıların katkılarıyla bölüm öğrencilerine boykot süresince yiyecek ve içecek sağlıyoruz. ODTÜ Mezunları Derneği ve İnşaat Mühendisleri Odası destek veriyor” diye anlatıyor. İki haftadır sürüyor Kantinin temel tüketim kalemlerindeki fiyat politikalarını protesto etmek ve fiyatların indirilmesi talebiyle başlayan İnşaat Mühendisliği öğrencilerinin kantin boykotu ikinci haftasını geride bırakıyor. Öğrenciler, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Starbucks işgalini anımsatan boykotun, ilk aşamada diğer bölümler ve yurtlardaki kantinlere yayılması, daha sonrasındaysa yemekhane ve diğer sosyal tesis ‘Tüm yolları tükettik’ Boykota başlamadan önce diğer bütün yolları denendiğini, kantin sahipleriyle görüşmeler yapıldığını söyleyen Gökçe, işin matematiğini şöyle anlatıyor: “Öncesinde 300’den fazla kişinin katıldığı bir anket düzenledik, katılımcılarının büyük çoğunluğu boykottan yana tavır koydu. Birinci haftanın sonunda rektörlüğün talebi üzerine bir toplantı yapıldı ancak sonuç çıkmadı. Kantinci kantin kirasının fazlalığından yakındı, rektörlük ise kirada indirime gidemeyeceğini söyledi. Kantinin haftalık zararının 56 bin lira civarında olduğunu öğrendik. Kantini batırmak gibi bir amacımız yok, anlaşıp daha ucuza doymak istiyoruz. Son derece makul, iki tarafı da tatmin edecek bir fiyat listesi hazırladık. Çay 60 kuruştu, biz 40 kuruş olmasını istedik. Kahvenin ise 1 liradan 50 kuruşa indirilmesini talep ettik. İdare tarafından kantinler için belirlenen tavan fiyatlar var. Bütün kantinler olabilecek en yüksek fiyatları talep ediyorlar. Diğer kantinlerde başlatılmak istenilen boykotlara da yardımcı oluyoruz. İkinci yarıyılda pek çok bölümde daha boykotlar başlayacak. Sonra sıra yemekhanedeki fiyatları indirmeye gelecek.” Boykot’un maskotu ‘maket’‘ile kumbarası ‘mide’ EğitimSen’den destek Boykota EğitimSen’den de des tek var. EğitimSen ODTÜ Temsilciliği adına Cumhuriyet’e açıkama yapan Ulaş Nacar, boykotların temel sebebinin üniversite yönetimlerinin, kantin, yemekhane ve diğer sosyal tesislere işletme mantığıyla yaklaşan, buraları fahiş fiyatlara özelleştiren ticari anlayışı olduğunu belirtiyor. Nacar, “Öğrencilerin beslenme haklarını elde edecekleri her mücadeleye destek oluyoruz. Üniversiteler öğrencilere aittir ve ihtiyaçlarını makul fiyatlar karşılığında gidermeleri gereken yerlerdir. Olması gerektiği gibi barışçıl ve demokratik yollarla yapılan bu tepkinin haklılığına inanıyoruz” diye konuşuyor. Jeoloji’de öğrencilerkazandı İnşaat Mühendisliği kantin boykotundan yaklaşık bir hafta sonra başlayan Jeoloji Mühendisliği boykotu ise, 10. gününde, öğrencilerin taleplerinin kabul görmesiyle başarıya ulaştı. Boykotçu öğrenciler ile kantin işletmesi arasında yapılan görüşmeden sonra sağlanan uzlaşmaya göre çay, kahve, ekmek arası gıdalar gibi temel besin maddelerinin yanında fotokopi ücretlerinde de indirime gidilmesi kararı çıktı. Jeoloji’deki başarı İnşaat öğrencilerini de umutlandırıyor ve kimbilir, belki sadece üniversitelerde değil, tüm Türkiye’de yankı bulacak bir mücadelenin başlangıcını oluşturuyor.