Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
06 Güçlü, yöresel dansların görselliğini yemek tabaklarına yansıtıyor 25 Mart 2011 Cuma 351 Sahnedensimitçiliğe SEVİL ARINAN Kebaptan sonra simit Güçlü OSTİM’de 2 yıl önce açmış işletmesini ve çalışmaya başlamış. Semine Güçlü, OSTİM bölgesinde ilk ve tek olduklarını dile getiriyor. Simit Sarayı’nda 70’e yakın gıda ürünü bulundurduklarını söyleyen Güçlü, işletmesini şöyle anlatıyor:“Sabahları çok yoğun oluyoruz. Genelde bölgedeki çalışanlar geliyor. Gelenlerin içinde işçi de var patronlar da... Şimdi de öğle mönümüzü zenginleştirmeye ça NKARA Semine Güçlü, halk dansları sanatçısı... Her yörenin halk danslarını oynadığını söylüyor. Emekli olunca, boş durmamış ve 2 yıl önce OSTİM’de simit üretimine başlamış. Günde 70 farklı gıda ürünü üretiliyor. Çevreye de simit, poğaça satışı yapan Güçlü, oğlu Arda Güçlü ile birlikte çalışıyor. Hem işçileri hem patronları ağırladığını anlatan Güçlü, yöresel dansların sahnedeki görselliğini yemek tabaklarına yansıttığını, bu özenin hemen fark edildiğini akratıyor. Güçlü, İç Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Akyürek’le birlikte işletmesini anlattı, sorularımızı yanıtladı. A lışıyoruz. OSTİM bölgesi köfte, kebap gibi lokantalara sahip. Simit Sarayı gibi bir işletmeye kesinlikle ihtiyacı vardı. Bu noktada büyük bir boşluğu doldurduk. Ayrıca bizi diğer işletmelerden ayıran özelliklerimiz var. Örneğin ürünlerimizin hepsi taze, fiyat düşük ve ilgi yüksek.” İlk zamanlar OSTİM’de olmanın verdiği sıkıntıları yaşadıklarını kaydeden Semine Güçlü, müşterilerinin self servis uygulamasını burada öğrendiklerini söylüyor. birbirimizi tamamlıyoruz. Ben işin teknik, yani ürünlerin kontrolü, siparişi ve organizasyonu ile ilgilenirken, annem işletmenin koordinesini yapıyor. Annem kadın olmanın verdiği içgüdü ile işletmenin detaylarını tamamlıyor. O noktada büyük bir boşluğu dolduruyor. Yani kadın elinin farkı ortaya çıkıyor” diye konuşuyor. ‘Anaoğul birbirimizi tamamlıyoruz’ Güçlü işletmesini oğlu Arda ile işletiyor, oğlu ile birlikte çalışmasının avantaj sağladığını anlatıyor. Arda Güçlü, “Annemle ‘Dünyamutfaklarını Ankara’yataşıyacağız’ Arda Güçlü Simit Sarayı’nda çalışmanın yanında boş zamanlarını müzikle dolduruyor. Gitar çalan oğul Güçlü, işletmelerinde hizmetin yanında dekorasyonu ön planda tuttuklarını belirtiyor. Güçlü, Mısır, Hollanda, Almanya’da da Simit Sarayları’nın açıldığını söyleyerek, hedeflerini şöyle anlattı: “Biz, ‘Tezgâha simit koyduk, satarız’ zihniyetinden uzak, farklı ne yapabiliriz onu araştırıyoruz. Her 23 ayda bir yeni ürünü tezgâhımıza koyuyoruz ama üstüne de biz eklemeler yapıyoruz. Örneğin yakında da öğle saatleri için farklı bir mönü hazırlıyacağız. Yemeğe gelecek müşterilere farklı yemek seçeneği sunup, dünya mutfağı lezzetlerini masaya koyacağız.” Tabaktasahnegörselliği Semine Güçlü, yemek tabaklarında görselliğe özellikle özen gösteriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sahne yaşamındaki birikimlerimi işletmemizin görsel unsurlara yansıtıyorum. 35 yıl sahnede dans ettim. Emekli oldum ama hâlâ sahnenin içindeyim. Arkadaşlarımla kurduğumuz Devlet Halk Dansları Çalışanları Derneği’nin başkanlığını yapıyorum. O benim yaşamının farklı bir rengi ama Simit Sarayı’nda olmak da bana farklı hazlar yaşatıyor. İşimi sevdiğim için de OSTİM’e isteyerek geliyorum. Örneğin bir tabağı hazırlarken, bütün detayları teker teker yapıyorum. Personele bir masanın nasıl hazırlanması gerektiğini anlatıyorum. Öğretiyorum. OSTİM denilince akıllara elinde anahtar, cebinde kerpeteni olan ustalar geliyor ama biz bu düşünceyi yok etmeye başladık.”