Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 Tutukluluğunun 2. yılında Ankaralılardan Balbay’a büyük destek 11 Mart 2011 Cuma 349 ‘Hazirandakabusdağılır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın tutuklu bulunduğu Silivri’de kaleme aldığı “Düşünüyorum, O Halde Sanığım: ZULÜMNAME” kitabının yazarlar, şairler ve sanatçılar tarafından imzalandığı “Balbay için Büyük Buluşma” günü, Ergenekon davası kapsamında A yaşanan tutuklanmalara karşı tepki ve gazeteciler ile okurlarının dayanışma gününe dönüştü. Mektubu, tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter’in sesiyle Ankaralılara seslenen Balbay, “Başkentteki Anadolu, haziran bu kabusu dağıtmak için en elverişli aydır” dedi. Ergenekon davası kapsamında 2 yıldır tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın Silivri Üçlemesi kapsamında kaleme aldığı kitabı “Düşünüyorum, O Halde Sanığım: ZULÜMNAME”, geçtiğimiz hafta sonu yazarlar tarafından imzalandı. “Balbay için Büyük Buluşma” adıyla Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen DESTEKÇİLER SALONLARA SIĞMADI etkinlik, Ankaralının Ergenekon tutuklamaları karşısında “dayanışma gününe” dönüştü. Etkinliğe Balbay’ın eşi Gülşah Balbay ile kızı Yağmur; amcası Kemal Balbay ve yeğeni Ozan Çavdar da katıldı. ZULÜMNAME’nin çok sayıda gazeteciyazar tarafından imzalandığı günde, tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter, Balbay’ın kaleme aldığı mektubu okurken, piyanist Fazıl Say, Balbay’ın kızı Yağmur Balbay için kendi kızına bestelediği bir eseri çaldı. Gülşah Balbay, Kenter’e, Balbay’ın mektubunu okumasının ardından çiçek sundu. ‘Alçak plana lanet olsun’ “Ne çok bedel ödedik. Bizim payımıza da hasret düştü, esaret düştü” diye yazdığı mektubunda Balbay, Ergenekon davasında kendisine yüklenen suçlara ilişkin “Her olasılığı hesap etmiştim ama, Uğur Mumcu’ları da öldüren terör örgütlerini koordine eden bir terör örgütünün üyesi ilan edilip tutuklanacağımı hiç düşünmemiştim. Bu, bambaşka bir saldırı, bambaşka bir yöntem. Bizi bizim katilimiz yapıp, bizi bize kıydırtmak istiyorlar. Planın bu kadar alçağına lanet olsun” değerlendirmesini yaptı. HücredenAnkara’yabakış Balbay mektubunda kısa süre önce alındığı hücreyi anlattı. Mektubu, 80 demir gözlü pencerenin hemen dibinde yazdığını dile getiren Balbay, “Kollarımı açınca esneme hareketleriyle, iki yanına da dokunabildiğim hücremin duvarlarında Türkiye ve dünya haritaları var. Oradan size, Ankarama bakıyorum” dedi. Balbay, mektubunda, Ankara’yı ve Ankaralıları anlattı. Anlatımına, “Çankaya’nın sırtlarında oturanlar, 24 Ocak 1993’te katledilen Uğur Mumcu’nun adını taşıyan caddelerden geçip buraya ulaşmış olmalısınız. Keçiörenliler, 1 Şubat 1979’da katledilen Abdi İpekçi’nin adını taşıyan parkın hemen karşısından Sıhhiye’ye girip gelmiş olmalısınız” ifadeleriyle başlayan Balbay, mektubunu şöyle sürdürdü: “Üniversiteli gençler; yurtlarınızdan Balgat, 100. Yıl civarında kaldığınız evlerden çıkıp 7 Mart 1990’da katledilen Çetin Emeç’in adını taşıyan bulvar üzerinden gelmiş olmalısınız. Çayyolu’nun aydınlık insanları; 21 Ekim 1999’da aracına konan bombayla aramızdan koparılan Prof. Ahmet Taner Kışlalı’nın adını taşıyan parkın hemen kıyısından geçerek buraya ulaşmış olmalısınız. Dikmenliler; 7 Kasım 1982’de katledilen İlhan Erdost parkının az ötesinden geçerek gelmiş olmalısınız. Çankaya’nın Hoşdere tarafında oturanlar, 18 Aralık 2002’de katledilen Dr. Necip Hablemitoğlu’nun sokağı Portakal Çiçeği’nin çevresinden dolaşarak buraya ulaşmış olmalısınız. Ayrancı bölgesinde oturanlar, 17 Mayıs 2006’da katledilen Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in adını ve heykelini taşıyan parkın hemen yanından geçerek buraya ulaşmış olmalısınız. Anıttepe bölgesinde oturanlar; 21 Haziran 2010’da hukuk yetmezliği sonucu kaybettiğimiz İlhan Selçuk’un adını taşıyan parkı selamlayıp gelmiş olmalısınız. Ankaram, katledilen aydınlar başkenti misin?”