26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 Mart 2011 Cuma 349 11 Sanat fotoğrafçısı Sağdıç, başkentlileri 1950’li yılların stanbulu’nda yolculuğa çıkarıyor ‘Tarihten ve bizden kareler’ bizden, insandan” dedirten fotoğraflar bunlar, Sağdıç’ın deyimiyle... İstanbul’daki Çelebi’lik günleri Sağdıç’a göre, sanat için fotoğraf, her şeyden önce “bakmakla görmek arasındaki farkı iyi anlamayı” gerektiriyor. “Tramvayların son duraklarında başlayan gezilerle ‘İstanbul içi Evliya Çelebi’lik günlerim başlamıştı. Derken bir sabah uyandığımızda, Boğaziçi buzlarla kaplanmıştı. İlk İstanbul karelerime bu geziler ve böylesi olaylar yansıdı” diyor. SELDA GÜNEYSU NKARA Haliç kıyıları, Yemiş İskelesi, Unkapanı’ndaki kum motorlarının derme çatma iskeleleri, Boğaz, Beyoğlu, Beyazıt ve İstanbul’un nice güzellikleri, bir fotoğraf karesiyle tarihe geçiyor, sanat fotoğrafçısı Ozan Sağdıç’ın objektifinden... Sağdıç, Ankara’da denize duyulan özlemi, İstanbul’un A tarihi ve doğal güzelliklerini aktardığı fotoğraflarla gidermeye çalışıyor. Kendi deyimiyle, “1950’li yılların İstanbulu’nu Ankara’ya taşıyor” Sağdıç, gazetemizdeki Cumhuriyet Kültür Merkezi’nin (CKM) sergi salonundaki sergisinde. Bu sergideki her bir İstanbul fotoğrafı tarihten, her biri bizden, bizlerin yaşamından kesitler sunuyor. Fotoğrafa adanmış bir yaşam Sağdıç’ınki. 1953’lere uzanıyor, fo toğrafla tanışıklığı. “O yıllarda, elime geçen kameraya fotoğraf makinesi demek, türünün öncüsü olan Kodak Browny’lere bile haksızlık sayılırdı. Daci markasını taşıyan bu teneke kutu, herhalde savaş sonrası Almanyası’nda, çocuklar için üretilmiş bir oyuncaktı ama yine de bir rolfilmde 12 fotoğraf çekilebiliyordu” diyor. CKM’de yer alan sergi salonunda yarın açılacak sergisinde, Ankaralıları 1950’li yılların İstanbulu’nda yolculuğa çıkarmayı amaç edindiğini söylüyor Sağdıç. Onun, sergideki kimi fotoğraflarında, otobüslerden çok tramvaylarla dolu kent, imarsız ve bakımsız Haliç, iskelelerde bekleyen insanlar betimleniyor; kimi fotoğraflarında da daracık sokaklar arasına asılan bembeyaz çamaşırlar, ekmek parası için bekleyen insanların yüzlerindeki donuk ifade anlatılıyor. “Her bir kare tarihten, o tarihin İstanbulu’ndan, her bir kare ğumuzda Sağdıç’tan, şu karşılığı alıyoruz: “Benim fotoğrafa başladığım yıllarda, Beyoğlu’nda düzgün kıyafetlerle gezilirdi. Sinemalarda, şimdi ustalar listesinin başlarında yer almış ünlü İtalyan ve Fransız yönetmenlerin siyahbeyaz yeni gerçekçi filmlerini hayranlıkla izliyorduk. Şehir Tiyatroları, Muammer Karaca ve Ses Opereti uğrak yerlerimizdi. Opera yoktu. Şan Sineması’nda ilk kez bir opera filmi seyredip, çarpılmıştım. O filmi 9 kez izledim. Şimdi ben o yıllarda İstanbul’u fotoğraf karelerine aktarmasaydım, kente ilişkin her şey bu kadar taze kalır mıydı beynimde?” Tazelik, fotoğraf karelerinde “Eski İstanbul şimdi fotoğraf karelerinde kaldı. Günümüzde İstanbul sizin fotoğraflarla betimlediğiniz kentten öylesine farklı ki... Bir dönemi fotoğrafla anlatmak, nasıl bir duygu” diye sordu ‘Ankaraçoközel’ Ozan Sağdıç, “Devlet Sanatçısı” unvanıyla ödüllendirilen ilk ve tek sanat fotoğrafçısı aynı zamanda. 1960 yılında, İstanbul’dan Ankara’ya geldiğinde, pek çok söyleşi ve aktüel fotoğraf çekiyor. Türkiye’nin siyasi tarihine damga vurmuş hemen hemen tüm siyasetçilerin, Celal Bayar, Süleyman Demirel, Turgut Özal’ın yanı sıra pek çok yazarın ve sanatçının portre fotoğraflarına da sahip. “Arşivinizde kaç fotoğraf yer alıyor” sorumuzu, “Sayamayacağım kadar çok” sözleriyle yanıtlıyor Sağdıç. “Peki, neden hep İstanbul’u görüyoruz bu sergide, Ankara yok mu?” diye sorduğumuzda da, “Ankara da benim için çok çok özel bir kent. Başka bir sergide de Ankara olur” yanıtını alıyoruz Sağdıç’tan. Sanatçının sergisi, 25 Mart’a değin görülebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle