Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ELEŞTİRİ Eren AYSAN 16 Aralık 2011 Cuma 389 eçtiğimiz hafta, son zamanların dillerden düşmeyen yönetmeni Çağan Irmak’ın çektiği, senaryo ve başarılı bir oyun yazarı olan Özen Yula’nın göründüğü Keşanlı Ali Destanı’nın dizi versiyonu, özel bir kanalda seyirciyle buluştu. Oysa Türk tiyatrosunun köşe taşlarından biri olarak kabul edilen Keşanlı Ali Destanı, Haldun Taner tarafından 1962’de yazılmış, 1964 yılında ilk defa “Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu”nda sergilenmişti. Oyunda, Sineklidağ adındaki gecekondu bölgesinde, haraç üzerinden yürüyen zorba düzende halkın çıkarlarını koruyacak bir “kahraman”ın ortaya çıkışı beş tablo üzerinden verilir. Aslında Brecht’in “Yazıklar olsun kahramanlar yaratan toplumlara” deyişi üzerinden ilerleyen tatsız bir durum vardır karşımızda. Sistemin bozuk ve tamir edilemez olduğu noktada, toplum efsanelerle kendi kahramanını, Ali’yi çıkartır. İyi de, Ali gerçekten kahraman mıdır? Yahut onda kahramanlık kumaşı var mıdır? Yoksa zat zavallı bir düş ürünü müdür? Öte yandan Romeo ve Juliet’e taş çıkartacak denli kanlı bir aşk öyküsüne tanıklık ederiz. Ali sevdiği Zilha’nın dayısını öldürdüğü savıyla cezaevine girmiş, böylece aralarına uçurum girmiştir. Üstüne bir de, gecekondu dilberi Zilha’nın fotoromanlara taş çıkartacak denli saçma “zengin olma” öyküsü girince işler karmakarışık bir hale doğru evrilir. Karşımıza “sınıf atlama” olgusu üzerinden bir dizi parodi çıkar. Bütün bunlara Taner’in oyununu yazma mahareti, konuyu epik biçimde işlemesi eklenince çok denklemli bir baş yapıtla karşı karşıya kalırız. Yazar, seyirciye sürekli bir “oyun” olduğunu duyumsatır, akışı sık sık şarkılarla keser, öndeyiş ve sondeyişle biçimlenen bir yapı kurar, abartılı gülmeceye yer verir, oyun kişilerinde “tip”leri ön plana çıkartır, sonunda bir de “ibret”lik şarkı yaratır. Aslında 1988 yılında Genco Erkal tarafından TV dizisi haline getirilen Keşanlı Ali Destanı, bir tiyatro sahnesi üzerinde geçiyordu. Yeni modelde ise, oyunda olmayan bölümler eklenmiş, kişilerin serimlerine yer verilmiş… Belli ki önümüzdeki bölümlerde Ali’nin hapishane giriş çıkış gibi maceralarını ayrıntılı izleyeceğiz. İlk bölümle söylenecek olanlar belli… Taner’in epik yapısının dışına çıkılmış, hatta benzetmeci bir yapı kurulmuş izlenimini ediniyoruz. Ancak sınıf çatışması son derece derinlikli verilmiş. Özellikle Sineklidağ ile şehir arasındaki uçurum adam akıllı bir biçimde karşımıza çıkıyor. Gelecekte belli ki, Ali ve Zilha çok konuşulacak. Ancak süreç içinde “Keşanlı Ali Destanı”nın bir oyun değil “dizi” olduğunu unutmadan yorum yapmamız gerekiyor. Umarım bu son derece özel yapıt rayting savaşları içinde, içeriği boşaltılmadan yol alır! G Tiyatrodan Uyarlanan Dizi: Keşanlı Ali Sarah Chang ve Ari Rasilainen başkentte... CSO iki ‘dev’ ismiağırlıyor ise şef Rasilainen’in ünlü Türk bestecisi Ahmed Adnan Saygun’un bütün senfonilerini, piyano ve keman konçertosunu, ünlü Alman Orkestrası RheinlandPfalz Staatsphilharmonie eşliğinde, CPO müzik şirketinin adı altında bütün dünyaya duyurması. Ayrıca konserde, Saygun’un “5. Senfoni”si kendi bagedi ile çalınacak. ‘İçimiz içimize sığmıyor’ CSO Müdürü Tahsin Arslan, “iki dev ismi ağırlayacakları” için hayli heyecanlı. Cumhuriyet Ankara olarak konsere ilişkin görüştüğümüzde, Arslan, söze dünyaca ünlü keman virtüözü Chang’i anlatarak başlıyor: “Koreli bir ailenin üstün yetenekli çocuğu Chang. Annesi besteci, babası da onun ilk keman öğretmeni. Düşünün Chang henüz 4 yaşındayken yerel bir orkestra eşliğinde ilk konserini veriyor. 8 yaşındayken de Zubin Mehta ve Ricardo Muti önünde verdiği sınavlarda ‘olağanüstü başarı’ göstererek, New York Filarmoni ve Philedelphia Orkestrası ile hemen sözleşme imzalıyor. 1992’de, ‘Avery Fisher Meslek Ödülü’nü kazanan en genç sanatçı’ unvanına da sahip. Dikkat çekmek isterim Chang, henüz 31 yaşında...” NKARA Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda (CSO) bugün “tatlı bir heyecan” yaşanıyor. Heyecanın nedeni Philadelphia’da doğan ve henüz 4 yaşındayken yerel orkestra eşliğinde ilk konserini veren dünyaca ünlü keman virtüözü Sarah Chang ve yine dünyaca ünlü şef Ari Rasilainen’in konser vermek üzere başkente olması. Ancak konser, CSO’nun mevcut salonunun izleyici kapasitesinin yetersizliği nedeniyle Congresium Ankara ATO Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilecek. CSO’nun geçmişi 1800’lü yılların sonu, 1900’lü yılların başına dayanıyor. 1924’te, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği üzerine Ankara’ya taşınan ve daha sonra “Ata’nın makamı Cumhurbaşkanlığı” adını alan orkestranın mev A SELDA GÜNEYSU cut binası, bir sergi salonundan dönüştürüldü. Ancak zaman içinde mevcut konser salonu başkentliler için yeterli gelmemeye başladı. Ne var ki, orkestranın temelleri Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olduğu dönemde atılan bir binası daha var. Bina 1990’lı yıllardan bu yana inşaat halinde. Bu nedenle de orkestra, kimi zaman dünyaca ünlü konukları eşliğinde başka yerlerde konserler gerçekleştiriyor. Bu akşam saat 20.00’de gerçekleştirilecek Sarah Chang ve Ari Rasilainen konserinde olduğu gibi... Saygun’un bagedinden... Congresium Ankara ATO Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılacak konserde orkestra, Carl Nielsen’in “Alaaddin Suit”, Max Bruch’un “1. Keman Konçertosu sol minör op.26” ve Ahmed Adnan Saygun’un “5. Senfoni op.70” adlı eserlerini seslendirecek. Konseri özel kılan bir diğer unsur ‘Saygun’u el üstünde tuttu’ Arslan, dünyaca ünlü şef Ari Rasilainen’in de Türk besteci Ahmed Adnan Saygun’u “el üstünde tuttuğunu” söylüyor; Rasilainen için “kendi kuşağının önde gelen şeflerinden” diye konuşan Arslan “Düşünsenize, dünyaca ünlü sanatçılarla aynı sahneyi paylaşıyorsunuz. Kendi ülkenizde çoksesli müziği yurttaşlara anlatıyorsunuz. Aslında biz, orkestraya bağlı tüm sanatçılar, her konserimiz öncesinde heyecanlanırız. Heyecanımız olmasa, sanatla uğraşabilir miydik hiç? Sanat heyecan, aşk gerektirir” diyor. Eğitimkonserlerine ilgibüyük Ayrıca CSO’nun eğitim konserleri de başladı. Orkestra eğitim konserlerinde senfonide yer alan bütün enstrümanları ve çalınan eserleri öncelikle çocuklara, daha sonra da büyüklere anlatıyor. Çocuklar eğitim konserlerinde orkestrayı yönetmenin keyfini de çıkarıyor.