Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 296/5 Mart 2010 Gramofoneşliğindesohbet A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gramofoncu Ali adıyla bilinen Ali Olay’ın hayali gerçek oldu. Gramofoncu Ali, Samanpazarı’nda, “Gramofon Kafe” açtı. Ankaralıların Safiye Ayla, Zeki Müren, Münir Nurettin Selçuk gibi sanatçıların taş plaklalarıda kayıtlı “nostaljik” şarkıları eşliğinde, kahvaltı yapabildiği, yemek yiyebildiği ve sohbet edebildiği mekâna ilgi büyük. Ali Olcay, namı diğer Gramofoncu Ali, 1974 yılında Yozgat’ta doğdu. 1985 yılında ilkokulu bitirdikten sonra Ankara’ya yerleşti. 1990 yılında antika mobilya restorasyonu işiyle ilgilendi. Bu işle ilgilenirken, gramofonla tanıştı. Olcay, gramofonda ilk kez ünlü halk ozanı Âşık Veysel’in “Atatürk’e Ağıt” isimli plağını dinledi. Plaktaki sesten çok etkilenen Olcay, gramofona ağırlık verdi ve 45’lik plakları biriktirmeye başladı. Olcay daha sonra bu işi ticarete döktü. Samanpazarı’nda, gramofon ve taş plaklar üzerine bir dükkân açtı. Gramofonların tamir edilebildiği ve Safiye Ayla, Orhan Gencebay, Zeki Müren, Emel Sayın gibi pek çok sanatçının taş plağının yer aldığı dükkândaki plakların yaklaşık 4 bini satılık. Olcay’ın hayallerinden biri de “Gramofon Kafe” açmaktı. Olcay bu hayalini de gerçekleştirdi. Yine Samanpazarı’nda, eski dükkânının hemen yanında bir Gramofon Kafe açtı. Ankaralıların “nostaljik” şarkılar eşliğinde kahvaltı yapabildiği, öğlenleri yemek yiyebildiği ve sohbet edebildiği mekâna ilgi büyük. ‘Hayalini kurduğum şeyi gerçekleştirdim’ Ali Olcay, ocak ayından bu yana hizmet veren Gramofon Kafe’yi şu sözlerle anlattı: “Bir hayalim vardı. Gramofon dinletisi eşliğinde yurttaşlarla birlikte olmak... Onlarla sohbet etmek, onlarla eski günleri anmak... Bu hayalim şimdi bu kafede gerçek oldu. Zaten bildiğiniz gibi Cumhuriyet gazetesinde, C Kafe’de, yurttaşlarla taş plak dinletileri gerçekleştiriyorduk. Çok ilgi göstermişlerdi Ankaralılar o dinletilere. O günlerde de böyle bir yerin hayalini kurmuştum. Çünkü ben C Kafe’de yurttaşlarla çok iyi bir iletişim kurmuştum. Şimdi aynı dinletileri Samanpazarı’ndaki kendi kafemde gerçekleştiriyorum. Yurttaşlar yine, her zaman olduğu gibi çok büyük ilgi gösteriyorlar. Bir gelen yeniden gelmek istiyor. Bir de yurttaşların kendilerini kafede rahat hissedebilmeleri için ‘ev köşesi’ oluşturdum. Burada yurttaşlar, nostaljik müzik eşliğinde kahvaltı yapıyorlar, gözleme ve tostlarımızın tadına bakabiliyorlar. Her gün burada ev yemeklerinden oluşan mönü çıkıyor. Yurttaşların bazıları bu mönüyü tercih ediyor. Ayrıca yurttaşlar yemeklerini yerken, diledikleri sanatçıların şarkılarını dinleme olanağına sahip oluyorlar. Bazen yurttaşlar, Tanju Okan, Erkin Koray, Sezen Aksu gibi sanatçıların eserlerini de dinlemek istiyor. Benim bir de ‘long play’lerim var. Yurttaşların bu isteğini ‘long play’ler eşliğinde yerine getiriyorum. Anılarında yolculuk yapmak isteyen herkesi Gramofon Kafe’ye bekliyorum.” OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Ankara dergisi, Ben Ankara’da yaşayan bir yurttaşım. Çankaya Kaymakamlığı’nın da bulunduğu, Ankara’nın en güzel bölgelerinden olan Kumrular Sokağı’na, Müdafaa Caddesi’yle kesiştiği kavşaktan başlayarak (dolmuşların da olumsuz etkisiyle birlikte) çok yoğun bir taşıt girişi olmakta; bu durum yurttaşların can güvenliğini, çevrenin güzelliğini ortadan kaldırmakta, toplumsal ve bireysel olarak da büyük bir gerilim yaratmaktadır. Daracık bir sokak on dakikada mı geçilir? Öyle ki, araç sürücüleri araçlarını yayaların üzerine sürmektedir. İnsanlar her an ölüm tehlikesi içinde yürümekte, karşıya adeta kelle koltukta geçmektedirler. Araçlardan çıkan zehirli gazların oluşturduğu söz konusu ortamda, bölgede çalışanların solunum yolu şikayetleri artmaktadır. Anılan bölge, insan hakları yönünden önemli bir sorun yumağına dönüşmüştür. (Tam da bu kavşağa insan hakları şikayet dilek kutusu konulmuş olduğunu da belirtmeliyim!) Çankaya Kaymakamlığı’nın da bilgisi içinde olduğundan emin bulunduğum sorunun çözümü için büyük felaketlerin, can kayıplarının, yaralanmaların beklenmemesi gerektiği açıktır. Her gün yaşamak zorunda kaldığımız, Çankaya Kaymakamlığı ile Ankara Valiliği’nin de içine sineceğini sanmadığım bu berbat durumun düzeltilmesi için neler yapıldığının açıklanması yerinde olacaktır. Saygılarımla, Günay Güner. 13