28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 292/5 Şubat 2010 Beypazarı’nda Çağcıl Dayanışma, Ankara’da Duygusal Yorum... CAKA Beypazarı dinletisi sefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.cokm Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN D evran döndü, devir değişti! Madem devletten artık yeterince hayır yok, sivil toplum pek çok konuda kendi başının çaresine bakacak! Bunun için de konuşmayı bırakıp, iş yapmak lazım. Müzik eğitimi alanında bu anlamda en istikrarlı çalışmayı, uluslararası kemancımız Cihat Aşkın önderliğinde bir küçük grup gösteriyor. Dokuz yıl önce, özellikle de Anadolu’daki müzik okullarındaki eğitimcilerle temas kurarak, yetenekli öğrencilerin gelişimini hızlandırmak için atölye çalışmalarının örgütlendiği projenin adı, “Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları”ydı. Kısaca CAKA’ya dönüştü. İlk kez bir “kış keman okulu”nu tarihsel dokusuyla Ankara’nın son yıllarda giderek turizm merkezlerinden biri haline dönüşen, ünlü viyolacımız Ruşen Güneş’in doğum yeri olan Beypazarı ilçesinde düzenlediler. Dört günlük çalışmanın sonundaki dinletiye davet alınca, iki saatlik yola kalkıp gidiverdim. On bir katılımcının beşi Adana’dan, birer öğrenci Mersin, Çorum, Denizli ve İstanbul’dan, Katre Bozoğlu ile Azra Berfin Eren de Ankara Bilkent’tendi. Bazıları güzel sanatlar lisesi öğrencisiydi. Çocukları çok mutlu gördüm, çünkü sadece keman çalışmamış adeta bir “kültür kampı” yaşamışlar, Beypazarı’ndaki iki müzeyi ziyaret etmişler, önemli mekânları görmüşlerdi. Mehru Ensarî’nin pi Beypazarı Halkevi yanosu eşliğinde, Cihat Aşkın ve Sevil Ulucan’la yaptıkları çalışmanın verimini Beypazarı Halkevi binasındaki dinletide sergilediler. Başta bu etkinliğe büyük destek veren Belediye Başkanı Cengiz Özalp olmak üzere Kaymakam Hikmet Ay dın ve ilçe sakinleriyle çocukların aileleri salonu doldurmuştu. Çocuklar tek tek birer parça seslendirdiler. Aşkın ve Ulucan da ustalıklarını sergilediler, sonunda ise Adana katılımcıları Beethoven’in Türk Marşı’nı, tüm katılımcılar da Sarı Gelin’i seslendirdiler. Aşkın’ın seslendirdiği Yalçın Tura’nın Üç Vals ile topluluğun Sarı Gelin’i büyük beğeni aldı. Halkın kulağına yakın gelen parçalara daha çok ilgi duyduğu gerçeği burada da kendini gösterdi. Çalgı eğitiminde hocanın önemini hep vurgularız. Beypazarı’nda da Adana’dan gelen beş öğrencinin de farklı yaşlarda olmalarına karşın, yay tutuşu, iyi ton yakalama gibi ortak özellikler gösterdiğini görünce soruşturdum, hepsi Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Tataristan’dan gelmiş Daria Kainova’nın öğrencisiymiş... Nasıl Mersin’de Gürcü Lili Çumburidze’nin, Ankara’da Özbek Muhammedcan Turdiev’in öğrencileri hemen belli oluyorsa, demek ki Adana’da da bir değerli hoca işbaşında... HALKEVİ NASIL YENİLENDİ? CAKA’nın bu etkinliğinin eşgüdümünü İstanbul’da Tolga Gülen, Ankara’da Pelin Bozoğlu sağlamışlar. Ama iyi bir haber, dernekleşme kararı alıp uygulamaya geçilmesiydi. “Yıldız Eğitim ve Kültür Derneği”ni kurup, yazkış keman okulları ile öğrenci destekleyici çeşitli etkinlikleri bu çatı altında düzenleyecekleri haberini aldım. Aşkın ve arkadaşlarına başarılar diliyorum. Bu arada değinmeden geçemeyeceğim bir bilgi, dinletinin yapıldığı Halkevi binasıyla ilgiliydi. Belediye Başkanı Özalp’le, duvarlardaki tarihi fotoğraflara bakarak sohbet ederken, “Biliyor musunuz” dedi, “bu binayı Deniz Baykal’a borçluyuz”... Bir an için şaşırdığımı görünce anlattı. 1936’da, tek parti döneminde CHP tarafından temeli atılıp 1937’de “Dedikodu yapma, spor yap!” sloganıyla açılmış olan Halkevi binası, 1950 sonrası yıpranmış ve metruk hale dönüşmüş! Önceki başkan Mansur Yavaş, binanın kullanılabilir hale getirilmesi için girişimlerde bulunmuş ve Deniz Baykal’a da başvurmuş. CHP’nin sağladığı finansmanla, eski taş bina restore edilip kullanıma açılmış. Beypazarı’nın önceki ve şimdiki başkanlarının MHP’li olduğunu anımsatarak bu “uygarlık dayanışması”na hayran kaldığımı vurgulamalıyım. Yerel yönetimsivil toplum işbirliği konusunda da kış keman okulu bir örnek olay, umarım başına kim gelirse gelsin, yerel yönetim bu yaklaşımını sürdürür. ya bakın ki CSO’daki konserin şefi, gene Ender Sakpınar’dı. Bilkent Müzik Lisesi’ni bitirdikten sonra lisans öğrenimini kazandığı bursların da desteğiyle ABD’nin en iyi müzik okul seçilen Eastman’da tamamlayan, ardından gene burslu olarak Londra’daki Kraliyet Müzik Akademisi’ne ünlü Christopher Elton’un master öğrencisi olarak kabul edilen Ayşedeniz Gökçin (d.1988), müziğiyle birlikte kültürünü de geliştiren bir genç. Schumann yılında, bestecinin büyük aşkı, eşi Clara Schumann için yazdığı bu konçertoyu seslendirirken, kendisini olduğundan biraz büyük gösteren saç tuvaletini, Clara’nın anısına özel olarak yaptırtmış. Ama önemli olan saç tuvaleti değil, yorumuydu tabii ki... Yıllardır hep bulunduğu yaşın üzerinde bir olgunlukta çalma başarısı gösteren Ayşedeniz, araştırmacı kişiliğiyle geliştirmeyi sürdürdüğü kültürünün yansımasıyla sarmaladı konçertoyu... Görkem yaratmaktan, forte vurgulardan özenle kaçındı, dikkatli pedal uygulamalarıyla fevkalade yumuşak, bestecinin esin kaynağı aşkına yaraşır bir duygusallıkta yapıtı seslendirdi. Kadife gibi bir tuşeyle, yapıtın şiirselliğini, lirik câzibesini, Sakpınar yönetimindeki orkestranın dikkatli eşliğiyle ulaştırdı bizlere... 12 yaşında çocukken Enka Sinfonietta’yla Chopin çalan, şimdi 22’sinde Schumann’a böylesine duygu yüklü bir yorum getiren genç piyanistimizi bakalım 32’sinde nerelerde göreceğiz? Bu konserin dinleyicileri gerçekten şanslıydı, çünkü Ayşedeniz’in ardından, ülkemizin yetiştirdiği en iyi üç kornocudan biri olan Mahir Kalmik de (d.1972), o inanılmaz tonuyla Strauss’un 1. Korno Konçertosu’nu seslendirdi. Frankfurt Operası’nın birinci kornocusu olan ve Mainz Müzik Yüksek Okulu’nda ders veren Mahir Kalmik’i dinlemek için, Ankara’nın en iyileri olan Cem Akçora ile Sertan Sancar başta olmak üzere pek çok kornocu ve öğrencinin salonda bulunduğunu görmek de çok güzeldi. Ayşedeniz Sakpınar 2001 CLARA’YA ÖYKÜNEN AYŞEDENİZ Madem çocuklarla başladık, kemandan piyanoya geçip “dünün çocuğu, bugünün genç kızı”yla devam edelim. Yanda göreceğiniz fotoğrafları özellikle kullandım. Birincisinde şef Ender Sakpınar’ı 2001 yılında yanında küçük bir çocukla görüyorsunuz, ikincisinde ise Clara Schumann saç tuvaletli genç bir piyanisti! Rastlantı Ayşedeniz 2010 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle