Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 245/13 Mart 2009 Dipnot Yayınları’ndan çıkan kitap okurlarla buluştu ir İskoç masalı “dünyamızın çok daha genç olduğu zamanlarda” diye başlıyor. Bir başkası “Eski zamanlarda, daha ilk gemiciler yurtlarının ötesinde ne var ne yok keşfe çıkmak için pruvalarını açık denizlere yöneltmeden önce” diye; bir diğeri “ çok uzun zaman önce, devlerin hâlâ yeryüzünü arşınladığı günlerde” sözcükleriyle... Bir Rus masalı “Kahramanların ve prenseslerin yaşadığı büyük efsaneler çağında” sözcükleriyle yapıyor girizgâhı, bir başkası “Çocuğun bol olduğu çok eski zamanlarda” diye...Bu giriş sözcükleri; ejderhaların, peri kızlarının, cinlerin, cadıların, sihirli flütlerin, uçan halıların cirit attığı, kötülerin cezalandırıldığı, iyilerin ödüllendirildiği o çok eski, çok renkli masallar evrenine davet DünyanınDört BucağındanMasallar... B ? Türey KÖSE Daha adil bir dünya Masallar insanlığın ortak bilinçaltının sesi, insanlığın kara kutusu... Masallar; sesinsözün gerçeğin sınırlarına/sınırlılığına, gerçek dünyadaki adaletsizliğe meydan okuyuşu. Düş bozan, oyun bozan, hayal kıran, duvarlar yükselten dünyaya inat; daha renkli, daha vaatkâr, daha zengin olasılıklar ve olanaklar dünyası umudu. Masallar dünyasının kahramanları tüm sınırlardan, yokluklardan, yetersizliklerden azade her şeyin “olanaklı” olduğu başka bir evrene doğru kanatlanırken; okuru da bir uçan halıya bindirip beraberinde götürüyor. Masallarda kötü krallar, çarlar, cadılar, canavarlar da var; iyi krallar, prensesler, periler, hayvanlar da. Kötüler cezasını buluyor, iyiler, yoksullar ödüllendiriliyor, çirkinler güzelleşiyor. Masallar bu dünyadan daha “adil” bir dünyayı anlatıyor; yoksullara, çirkinlere, haksızlığa uğrayanlara masal adaleti umudu veriliyor... ediyor okuru...“Söz” ün hükmünün olduğu, “büyüsü”nün dünyayı değiştirebildiği zamanlara... Dipnot Kitabevi, kitapseverlerin başkentteki önemli adreslerinden. Emirali Türkmen burada yayıncılık da yapıyor. “Dünyanın Dört Bucağından Masallar”, Dipnot Yayınları tarafından okurlara sunuldu. Çin, Ortadoğu, Hint, Rus, Latin Amerika, Balkan, İskoç, Anadolu, Kızılderili masalları ve Anadolu efsaneleri kitapları arka arkaya yayınlandı. Masallar her coğrafyada ayrı bir dilden söylense de; kahramanları, mekânları değişse de insanlığın ortak düş gücünün, yaratıcılığının ürünü. Çeşitli ülkelerden masalları okurken benzerlikler, tanışıklıklar, akrabalıklar sık sık karşımıza çıkıyor. Rus masallarındaki “çarlar”, Avrupa masallarında “kral”lara, Hint masallarında “raca”lara, Ortadoğu masallarında “halife”lere dönüşüyor. İskoç ma sallarında gaydacılar varsa, Çin masallarında flütçüler var. Bir Rus masalında “Dünyanın sonunda oturan” Prenses Vasilissa’nın peşine düşen okçunun maceralarını izliyoruz heyecanla. Gençlik elmalarını ele geçirip gençleşmek isteyen çarın başına gelenlerin anlatıldığı masalda, ölümsüzlük otunun peşine düşen Gılgamış‘ı anımsıyoruz. Andersen masallarının “Kral Çıplak” hikayesi; “Kralın Yeni Elbisesi” adlı bir Çin masalında bu uyarıyı ciddiye almayan kralın başına gelenler anlatılarak sürdürülüyor. Leyla ile Mecnun’un öyküsü , aynı adı taşıyan bir Hint masalında farklı bir versiyonuyla karşımıza çıkıyor. Bir Hint masalında “evrendeki milyonlarca yıldızdan birinin üç çocuğu”nun öyküsü anlatılıyor. Balkan masallarındaki çingeneler, “hayvanlarla sanki insanlarmış gibi konuşan” kahramanlar zamanın, çağların ötesinden el sallıyor... Sadeceçocuklardeğil yetişkinlerdeokuyacak “Dünyamızın çok genç olduğu zamanlarda” ; insanlar “az gider, uz gider” “nerede olduğu bilinmeyen bir ülkede, ne zaman kurulduğunu kimsenin bilmediği krallıklar” da duraklar, uçan halılara binip “dünyanın sonunda oturan” prensesleri ziyarete gidebilirmiş...Şehrazat, masallar anlatarak ölüme meydan okumuş, “ölüm”ü ötelemiş, sonunda da ülkesinin kadınlarının yaşamını kurtarmış.... Sözün gücü/büyüsü bazen bir hayat kurtarır, bazen bir çocuğun imgelemini kanatlandırır, bazen bir hayat dersi verir...Televizyonlardan, bilgisayarlardan görüntü bombardımanına tutulduğumuz bir çağda bile hâlâ sözün gücü büyük. Masalların yüzyıllar, bin yıllar öncesinden gelen sesi hâlâ davetkâr...Sözü büyüleyici...Dünyanın Dört Bucağından Masallar, sadece çocukların değil, yetişkin okurların da zevkle okuyacağı kitaplar... Alman sanatçı Petra Rau imzasını taşıyan canlı, rengârenk kapakların bu kitapların davetkârlığını arttırdığını eklemeden geçmek haksızlık olur. 5