17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 242/20 Şubat 2009 ÖNCE SAĞLIK Prof.Dr.NurayAKYOL GözKliniğiGlokomBirimi email: [email protected] GlokomTedavisindeSelektifLaserTrabeküloplasti G Glokom ve önemi lokom, görme sinirinin çoğu kez yüksek göz içi basıncına bağlı harabiyeti ile giden yavaş ve sinsi seyirli, ağır görme alanı kayıpları gelişinceye dek hastanın fark edebileceği klinik yakınma oluşturmadan ilerleyen bir hastalıktır. Tüm dünyada önlenebilir körlüklerin ikinci önemli nedeni oluşu ve hasta farkındalık oranının (tanısını bilen hastaların tüm glokom hastalarına oranı) gelişmiş ülkelerde bile ancak yüzde 50 civarında olması, glokomu halk sağlığı açısından çok önemli yapar. Glokomdaki harabiyet geri dönüşümsüzdür; bu anlamda biz kırık bir kolu, kataraktı ya da kanseri tedavi ettiğimiz gibi glokomu tedavi edemeyiz. Yapabildiğimiz, göz tansiyonunu düşürerek hastalığın daha fazla ilerlemesine engel olmaktır. Bu nedenle erken tanı son derece önemlidir. Glokom Tedavisi Glokomun temel tedavi yöntemleri yıllarca ilaç tedavisi ve cerrahi tedaviden ibaret olagelmiştir. İlaç tedavisi her ne kadar hâlâ glokomun temel tedavi yöntemlerinden biriyse de, kronik ilaç tedavisinin 3 önemli dezavantajı vardır. Birincisi, hiçbir yakınması olmayan, aktif insanları ilaca bağımlı hale getirmesidir. İkincisi, tüm glokom ilaçlarının, bazen ilacın kesilmesini bile gerektirebilen sistemik veya lokal yan etkilerinin olmasıdır; damlatma esnasında batma, yanma, gözlerde kızarıklık, göz renginde değişme, nefes darlığı, ağızda kötü tat ve libido kaybı bunlardan birkaçıdır. Son dezavantaj ise, glokom hastalarında yüzde 40 dolaylarında izlenen hasta uyumsuzluğudur (nonkomplians). Yanlış ilacın yanlış zamanda veya dozda kullanılması olarak tanımlanabilir. Sadece eksik doz kullanımı her 3 glokom hastasından birinde gözlenmektedir. Glokomda laserle tedavi, hastanın günlük aktivitesini etkilemeyecek, yan etkisi olmayan, kronik hastalık psikolojisi yaratmayan ama buna rağmen göz içi basıncını güvenli biçimde düşüren bir yöntem arayışının sonucudur. Glokom tedavisinde laserlerin kullanılması 80’li yılların başında Argon Laser Trabeküloplasti adlı uygulama (ALT) ile başlamış, uygulama bölgesinde bir çeşit yanık izi bıraktığı ve 5 yıllık sonuçları yeterince etkili olmadığı için terk edilmiştir. 90’lı yıllar, dokuya zarar vermeyecek ve gerektiğinde tekrarlanabilecek bir yöntemin arayışıyla geçmiş, bugünkü haliyle Selektif Laser Trabeküloplasti (SLT) 2000 yılında yaygın kullanıma girmiştir. SLT 5 yıllık sonuçları yayınlanıp, etkili ve güvenilir olduğu konusunda rüştünü ispat ettiği 2005 yılından sonra ilaca alternatif olarak başlangıç tedavi seçenekleri arasında yerini almıştır. Başta ABD ve İngiltere olmak üzere, Batı dünyasında her geçen gün daha fazla hastada ilk tedavi olarak uygulanmaktadır. Ayrıca SLT sayesinde ciddi sayıdaki hastada ameliyat kararını ertelemek mümkün olmuştur. ABD’de glokom için cer rahi tedavi uygulanan hasta sayısı 2001 yılından itiberen sürekli azalarak, 2007 yılında 2001 yılının yarısına düşmüştür. SLT göz içi sıvısının drenajını kolaylaştıran bir tedavi yöntemidir (glokomda yüksek göz içi basıncının nedeni de zaten drenaj güçlüğüdür). Uygulama 510 dk sürer, neredeyse ağrısızdır. Görmeyi ya da gözün kırma gücünü etkilemez. Etkisi tedavi seansını takip eden 46 hafta sonunda oluşur. SLT beklenenden az etkili olduğunda veya etki yıllar içinde azaldığında tekrarlanabilir. Başlangıç göz içi basıncı ne kadar yüksekse tedavi etkinliği de o kadar fazladır. Laserin tek başına yeterli olmadığı durumlarda tedaviye ilaç eklenebilir. SLT göz içi basıncında yüzde 30 civarında bir düşüşe yol açar; bu etkinlik kabaca 1 ilaç etkisine eşdeğer olarak değerlendirilir. SLT’nin önemli bir kullanım alanı oküler hipertansif hastalardır. Bu grupta glokom tanısı için elimizde henüz yeterli veri yoktur, ama artmış göz içi basıncı nedeniyle glokom gelişme olasılığı yüksektir. Bu hastalarda tedavi kararı ve yöntem seçimi, hem hasta hem de glokom uzmanı için son derece sıkıntılıdır. Buradaki ikilem bir yanda glokom geliştirebilecek bir hastayı tedavi etmeyip geri dönüşü olmayan hasara yol açmak, diğer yanda belki de glokom geliştirmeyecek, ama göz içi basıncı hep yüksek kalacak bir hastayı gereksiz yere ilaçların yan etkilerine maruz bırakmaktır. Tedavi süresi uzadıkça muhtemel gereksiz maliyet de önemli bir sorun haline gelir. SLT oküler hipertansif, hastalarda göz içi basıncının düşürülmesinde seçilecek en makul yöntem gibi görünmektedir. Bu sayfa Mesa Hastanesi tarafından hazırlanmıştır. / www.mesahastanesi.com.tr 292 99 00 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle