17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 242/20 Şubat 2009 Ünlü tiyatro ve sinema oyuncu Altan Gördüm, öğrencilik yıllarındaki AST’ı ve Ankara’yı anlattı: ‘Ankarabenimiçinhâlâçoközel’ T ? Selda GÜNEYSU iyatro ve sinema oyuncusu Altan Gördüm, 1979 yılında, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) ikinci sınıf öğrencisiyken girdiği Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST) tanıştı tiyatroyla. 1996 yılına dekdeAST’ta,oyuncu,yönetmen,yöneticive eğitmen olarak görev yaptı. “Rumuz Goncagül”, “Resimli Osmanlı Tarihi”, “Galilei’nin Yaşamı”, “Taziye”, “Misafir”, “Bir Halk Düşmanı”, “Bir Ceza Avukatının Anıları”, “Sonuncular” gibi pek çok oyunda rol aldı. 2000yılında,DevletTiyatrosu’ndan aldığı davetle, yetişmiş sanatçı kontenjanından, Ankara Devlet Tiyatrosu kadrosuna katıldı. Şimdi sanat yaşamını, kendisi gibi tiyatro oyuncusu VahideGördüm ile birlikte İstanbul’dasürdürüyor. “Hayat Bilgisi”, “Kavak Yelleri” gibi dizilerde de rol alan Gördüm, bugünlerde, oyuncu arkadaşlarla birlikte, AST’ın bir ayağını İstanbul’da kurmak istediklerini belirtiyor. O da her tiyatro oyuncusu gibi bugün, izleyicilerin tiyatro sanatına yeteri kadar ilgi göstermemesinden yakınıyor. Tiyatro ve sinema oyuncusu Gördüm’le AST’ı ve Ankara’yı konuştuk: Bugün özel tiyatrolar çeşitli nedenlerle perde kapatırken, siz İstanbul’da AST’ın bir ayağını kurmayı hedefliyorsunuz... I Altını çizmek istediğim bir şey var, biz hiçbir zaman AST’tan para kazanmayı düşünmedik. Hatta tiyatroyu yaşatabilmek adına cebimizden çok para koyduğumuz olmuştur. Biliyorsunuz AST’ın şimdiki binası kiradır ama herkes orayı AST’a ait sanır. Evet bugün özel tiyatrolar sıkıntı içinde, çünkü ya sahneledikleri oyunlar tutmuyor, ya da beklenilen parayı alamıyor. Bizim de zamanında beklediğimiz paraları alamama gibi durumlarımız olmuştu. Örneğin ANAP hükümeti döneminde AST, devlet yardımı alamadı. Nedeni de hükümet o dönem, sahnelenen oyunları çok eleştirel buldu. “AST sahneyi miting alanına çeviriyor” diyenler bile oldu. Çok zor duruma düştük. Ama her şeye karşın yolumuza devam ettik. Şimdi de durum değişmedi. Biz yine kuracağımız tiyatrodan çok paralar kazanmayı amaçlamıyoruz. Tiyatroya gönülden bağlıyız. Çünkü tiyatro kitlelere ulaşmak adına bir araçtır. Bugün AST için “politik kimliğini yitirdi” türünden eleştiriler yapılıyor. Siz na sıl değerlendiriyorsunuz? I AST bir gelenek tiyatrosudur. Ben, 1979’da SBF’de ikinci sınıf öğrencisiyken girmiştim AST’a. Altan Erkekli benim hocamdı o dönem. Kuşaktan kuşağa bayrak yarışı gibi, AST’ın yapısını, sanata bakış açısını, toplumsal olaylara olan duyarlılığı anlatılırdı. Bir ekoldü, bana göre hâlâ öyle. 2000’li yıllara doğru, bir kopukluk yaşandı. Bayrağı devredecek insan bulamadık. Şimdi arada bir genç arkadaşlara ders vermek üzere AST’a geliyorum. Biliyorsunuz, AST’ta büyük bir pano vardır, geçmişini anlatan. Bugün o panoyu bilmeyen arkadaşlarımız olabilir. Evet böyle sorunlar yaşıyoruz ama bu sorunlar neticesinde “AST politik kimliğini yitirdi” demek de yanlış. AST’ta bugün yine politik oyunlar sahneleniyor. Hatta geçen gün, Rutkay Aziz, Altan Erkekli ile birlikte bir toplantı yaptık. Gönlümüz yine “bıçak gibi kesen” oyunların sahnelenmesinden yana. Ama bugün seyirci de ne istediğini bilmiyor. “Ya kardeş, güleç bir oyun sahneleyin” diyenler var. Biz sahnedekiler olarak hatalıyız evet, koltukta oturanlar da hatalı ama. Bugün bir Recep İvedik’i kim izlemeye gidiyor? Ya da Muro’yu izleyenler kim? Ben bugün hiç ummadığım insanlardan, aydın kimliği bulunanlardan bile, “Bu akşam Kurtlar Vadisi var. Eve gidip izleyeceğim, bugünün Türkiyesi’ni anlatıyor” sözlerini duyuyorum. Evet “Kurtlar Vadisi” bugünün Türkiyesi’ni anlatıyor ama hangi bakış açısıyla? ‘Başkentterenklerinfarklıtonlarıyok’ İstanbul’da yaşamını sürdüren bir sanatçı olarak, bugün Ankara’daki kültür sanat faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? I Ben hep şu görüşten yana oldum. İstanbul’da on kazanacağımıza, Ankara’da iki kazanalım. Çünkü Ankara dürüst. Ankara’da renklerin farklı tonları yok. Ankara benim için hâlâ çok özel. Ama haklısınız tabii, 1970’li yıllardan bu yana çok şey değişti. Samimiyetle söylüyorum, benim tiyatroya başladığım ilk yıllarda, pazartesi günleri hariç her gün bir oyun sahneleniyordu AST’ta. Sonra salıları, çarşambaları, perşembeleri kaldırdık... Cuma, cumartesi tek seans, pazar günü tek seans, belki iki seans oyun oynanıyor şimdi. Oysa bizim asıl istediğimiz neydi biliyor musunuz? Seans başı 200 seyirci... Toplam 600 kişi gelirse, cuma, cumartesi, pazar günleri, AST teknik elemanlarının maaşını ödeyebiliyordu. Biz bir şekilde para kazanıyorduk oyuncular olarak. Seslendirme yapıyorduk vs... Sonra seyirci de bizi terk etti. O yıllarda biz bir oyun sahneye taşıdığımız vakit, en az 10 oyunu dolu oynardık. Neden? Çünkü 5 oyuna Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencileri gelirdi, 3 oyuna Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, 2 oyuna da SBF öğrencileri... Şimdi arada sırada Mülkiye’ye uğruyorum. “Kaç oyun izlediniz” diye soruyorum. “Hocam biletler çok pahalı” diyor gençler. Bu sözü duyunca çıldırıyorum. Çünkü 10 TL biletler. Peki bugün bir sigara ne kadar? Ya da bir bira? Bir insan bir sezonda 4 oyuna gitse, toplam 40 TL eder. Çok mu bu sizce? 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle