17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 242/20 Şubat 2009 İstanbulnâme kadrosu selamda İstanbulnâme ve“Hayâl Perdesi” B Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] azen rastlantılar iki ayrı kentte eşzamanlı olarak, benzer konulu etkinliklerin sergilenmesine yol açar. Hiç usumda yokken, İstanbul’u konu alan biri sahne, diğeri resim alanında böyle bir rastlantıyla karşılaştım geçen hafta. Ankara’da Mustafa Ayaz Müzesi’nde ressam Gültekin Serbest’in “Hayâl Perdesi” başlıklı yeni sergisinin açılışından sonra, Mersin’de Ferdi Merter ve Turgay Erdener’in “İstanbulnâme” operetinin ilk sahnelenmesine tanıklık ettim. İlk sahnelenme nitelendirmesi Mersin için, çünkü bu yapıtın Türkiye prömiyeri 18 yıl önce Ankara’da yapılmıştı. Verimli besteci ve şef Selman Ada, Mersin Opera ve Balesi Müdürlüğü’ne atandıktan sonra bu yılın repertuar çalışmalarında “yerli yapıt” olarak, yıllardır metin ve partitürünü kitaplık rafından çekip alacak birini bekleyen İstanbulnâme’yi gözüne kestirmişti. Vali Tevfik Sırrı Gür’ün ülkemize armağanı ve harcında Mersin esnafının da bağışları bulunan eski Halkevi binasındaki (açılışı: 29 Ekim 1946) sahnede daha ilk tabloda, yapıtı 18 yıl önce izlemiş olduğumu anımsadım. O zaman metin yazarı Ferdi Merter sahneye koymuştu. Bu kez rejisör Ankara DT’nin cevvâl rejisörü Murat Atak’tı. Bir oyunu, operayı, ya da opereti, sahneleyenin nasıl değişik bir yorumla farklı kılacağının bir örneğini böylece bir kez daha gözlemiş olduk. Bu kez şef kürsüsünde Naci Özgüç yerine, Mersin’de hızla Türkçe öğrenerek yararlı olmaya çalışan ve kendini de geliştiren genç romen şef Vladimir Lungu vardı. Sahneyi Seyhan Atamer, hem tarihselliği yansıtacak, hem de hızlı tablo değişimlerine olanak verecek biçimde, hayli pratik tasarlamıştı. Gülden Sayıl’ın, daha fuayede özgün çizgilerini sergilediği ve konukları karşılayan oyuncuların üzerinde sahneden önce gördüğümüz giysi tasarımı, özellikle başrollerdekiler için dönemi bugünün çizgileriyle yansıtan bir yaklaşımdaydı. İstanbulnâme’de hamam kavgası REJİDE KATILIMCI YAKLAŞIMLAR Murat Atak, konusu 1914 İstanbul’unda kenar sayılabilecek bir mahalle ile sosyetik Pera’da geçen, eski Viyana operetlerinde olduğu gibi toplumsal hicvin de ihmal edilmediği yapıtı sahnelerken, orkestra şefini de işin içine katmıştı. Mersin’in simge kişilerinden Ali Nacakçıoğlu’nun bir kabadayı olarak şefe nişan alması, şefin bir ara başında fesle İstanbul yaşamının bir parçası görüntüsü vermesi, yardım çağrısı yapıldığında sahneye bozuk para fırlatması bu yaklaşımın örnekleri arasındaydı. Genellikle aydınlık ortamı yeğleyen, birkaç duygulu tablo dışında sahneyi karartmayan rejisörün istediği VE “HAYÂL PERDESİ”... ışığı Tarı Deniz’in güzel uyguladığını Gültekin Serbest’in “Hayâl Perdegördük. Oyunun başında Turgay Ersi”nde ise bambaşka bir İstanbul var. dener’in adeta 1914 İstanbul’unu Gültekin Serbest’in uzunca bir döGültekin Serbest, tüm toplumsal sınıflarıyla çinem kuşlar ve ayçiçekleri vazson sergisinde ziktiriveren uvertürünü kageçilmez konularıydı... Kuşranlıkta dinledik. Bu uverlarda direnişi, özgürlüğü, tür sırasında, bir tül arsevgiyi, ayçiçeklerinde dında bu müzikal eskiüretkenlik ve doğurganzin görsel olarak oyunlık kavramlarını renkçi, cular tarafından sahsoyut bir yaklaşımla, nede de belli belirsiz ama sürekli bir değicanlandırılması düşim içinde sorguladı. şünülebilirdi ama Ardından bu simgerejisör herhalde izleri Anadolu ve Türk leyici dikkatinin tarihinden izlenimmüzikte toplanmalerle oluşturmaya, sını uygun görmgeçmişle günümüz üştü. Romen şef arasında değişik köpyabancı olduğu rüler oluşturmaya Türk aksak ritmleribaşladı. Sonra İstanni orkestraya sektirbul’a odaklanıp, eski meden uygulattı. Zaİstanbul kültürünü sorman zaman özellikle gulamaya başladı. Kızbakır üflemelilerin haykulesi, Galata Kulesi gibi li yüksek (forte) çalması, İstanbul’un uluslararası taorkestranın bazen konuşma nınırlığa sahip simgeleri, geçve şarkıları bastırmasına nemiş yüzyılların kalyonları, eski İsden oldu. Bazı şarkılarda ise tanbul çiçeklerini, nostaljik bir renksözlerin yeterince algılanamamasıçilikle tuvale döktü. Ardından eski İsnı, herhalde Türkçenin İtalyanca kadar tanbul gecelerinin eğlencesi KaragözHacimüziksel bir dil olmamasına bağlamak gerek. vat’ın, horoz, keklik gibi kuşların bu İstanbul çerçeKoroyu repetitör Özlem Nemli’nin, dansları Başak velerinde yer almaya başladığını gördük. Son sergide ise Özenç’in hazırladığı yapıtta başlıca rolleri soprano Naz tüm bu ögeleri eski etiket formlarında yerleştirmeye başlı Alptekin, bariton Kıvanç Uğraşbul, basbariton Ha ladığını gözledik. Serbest’in tuvalin ardında sıkı bir tasan Alptekin, soprano Işıl Cavga paylaştılar. Karak rih araştırması bulunduğunu, elde ettiği sonuçları güter rollerinde, Özkan Çavdaroğlu, Neslihan Ulaş, Ay nümüz gözlemleriyle harmanladığını görüyoruz. Anaşegül Serdar, Mustafa Özer, Ufuk Kasar, Tolga Er dolu’nun, İstanbul’un, kısacası bu toprakların ressamı den, Reha Korman, Hasan Berk ve Korhan Dinçer Gültekin Serbest 50’li yaşlarında, ardında nice sergi, kenyer aldı. Mersin’in kadro olanakları ve süre yetersizli dini hiç tekrarlamadan, sürekli ögeselrenksel zenginğini dikkate alan rejisör, oyunu tek kast olarak hazırla leştirmelerle serüvenini sürdürüyor. Yaşayan önemli usmıştı, rollerin alternatif oyuncuları yoktu. Tüm kadro öy talardan Mustafa Ayaz’ın kendi adına oluşturduğu mülesine candan oynadı ki, yüksek bir “benimseme” zenin galerisinde Adnan Turani ustanın ardından böyduygusu olduğunu gördük. Rejisör oyuncularda güçlü le bir sergiyi önermesi de, Serbest’in ulaştığı düzey açıbir istek ve şevk yaratma başarısı göstermişti ve bu iz sından bence önemli bir gösterge. leyiciye de yansıdı. Opera solistlerinin, tiyatro olarak da güçlü oyunculuk sergilemesi, yapıtın başarısında önemli bir etken oldu. Yaratılan tiplemeler ve zaptiyelerde olduğu gibi kimilerinin eleştirel amaçlı kullanılması, gülmece yanında düşündürme işlevi de gördü. Zaptiyeler, “salla başını al maaşını” ve “emir demiri keser” zihniyetlerinin yansımasını, dekor değişimlerinde sergilediler. Yaratıcı ve uygulayıcı ekibin bu başarısı, Mersin doyduktan sonra, Samsun ve Antalya sahnelerine de taşınabilir niteliktedir. Murat Atak, ileride opera rejileri de yapabileceğinin sinyallerini vermektedir. 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle