Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 282/27 Kasım 2009 NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dünyaca ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart’ın, henüz 24 yaşındayken tasarladığı ilk ciddi operası, yani ilk “opera seria”sı İdomeneo, Ankara’da operaseverlerin beğenisine sunuluyor. Olayların Girit’te geçtiği, Girit Kralı Idomeneus’u konu alan eserde, bir babanın oğlunu tanrılara kurban vermesi anlatılıyor. İlk olarak 1781 yılında Münih’te sahnelenen bu üç perdelik opera, Mehmet Ergüven’in rejisiyle 25 Kasım’da prömiyer yaptı. Winfried Müller’in orkestra şefliğini üstlendiği eserde, Idomeneo’yu Ünüşan Kuloğlu ve Ayhan Uştuk dönüşümlü canlandırıyor. Idamante’yi Buket Akbulut ve Ferda Yetişer dönüşümlü oynarken, Elektra rolünü Mozart’ınensevdiğioperası IdomeneoAnkara’da A de Esra Akcan ve Feryal Türkoğlu üstleniyor. Antoine Danchet’in yazdığı Fransızca “Idoménéé”, eserin temelini oluşturan metin olarak kabul ediliyor. Babasına, “Unutma; bir opera bestelemek istiyorum. İtalyan Operası, Alman değil. Buffa değil, seria” diyen Mozart, bu hedefini 24 yaşında gerçekleştirdi. Konusunu mitolojiden ve tarihten alan eser, İtalyanca librettonun da (eser metni) temelini oluşturuyor. Idomeneo’da olaylar Girit’te geçiyor. Girit Kralı Idomeneus’u konu alan eserde, bir babanın oğlunu tanrılara kurban vermesi anlatılıyor. Operanın konusu ADOB tarafından hazırlanan bültende, şu sözlerle ifade ediliyor: “Truva Savaşı esnasında Girit Kralı olan Idomeneo, Poseidon’a bir söz verir. Eğer Truva’dan güvenli bir deniz yolculuğu yaparsa, görece ği ilk canlıyı kurban edecektir. Fakat Idomeneo’nun hiç hesap etmediği bir şey vardır; gördüğü ilk canlı oğlu Idamante olur. Bunun üzerine Idomeneo sözünden dönmek ister. Bu esnada ortaya çıkan deniz canavarı, Adalıları yok etmek istemektedir. Kendini kurban olarak sunan Idamante deniz canavarını öldürerek Girit’in rahat bir nefes almasını sağlar. Poseidon da durumu düzeltmek için olaya müdahale eder.” Orkestra şefi yardımcılığı görevini Artem Makarov’un üstlendiği eserin dekoru Tayfun Çebi’ye, kostümleri Sevda Aksaoğlu’na, ışık düzeni Tahsin Çetin’e ait. Operanın koro şefi ise Alessandro Cedrone. Eser, 2 ve 16 Aralık’ta saat 20.00’de operaseverlerin beğenisine sunulacak. Kadınlarınşiddetkarşısındakidramı:AnamBacımAvradım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Devlet Tiyatrosu’nun yeni oyunlarından “Anam Bacım Avradım”da, müzikal kabareyle kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık anlatılıyor. Altındağ Tiyatrosu’nda izleyici ile buluşan oyun, vermek istediği mesajı ciddi taraflarıyla ele alırken, eğlendirmeyi de ihmal etmiyor. Oyun, seyirciyi güldürürken düşündürüyor. Dekoru Hakan Dündar’a, kostümü Esra Selah’a, ışığı Zeynel Işık’a, müziği Cem İdiz’e ait oyunda, başlıca rolleri İclal Özergün, Şirin Ergüven, Süheyla Gürkan, Berna Konur, Zuhal Taşar Gökhan, Selma Bayraktargil, Adnan Erbaş, Gürkan Görbil, Cem Balcı ve Sedat Keçeci üstleniyor. Oyunun yönetmeni Cem Emüler, sezon başında Devlet Tiyatroları’nın 60. yılı dolayısıyla başlatılan proje kapsamında, genç yazarların eserleri arasından seçilen oyunların ilk kez sahnelendiğini söyledi. Kendisinin de birçok oyun metnini okuduğunu, bunlar arasından İnanç Yılan’ın müzikal kabare türündeki “Anam Bacım Avradım” oyununu beğendiğini anlatan Emüler, “Genç bir yazarın desteklenmesi açısından değerlendirdim ve bu oyunu seçtim. Genç ve erkek bir yazarın, kadına karşı şiddet ve ayrımcılık konusunda bu kadar duyarlı olması ve bu konuda oyun yazması bana ilginç geldi” dedi. Oyunun eğlenceli, cesur ve komik bir dili olduğunu belirten Emüler, “kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık” konusunun hem ciddi tarafıyla ele alındığını, hem de eğlendirici yönüyle seyirciyi güldürerek mesajını verdiğini söyledi. Kabare türündeki oyunun şarkılarla desteklendiğini, mevcut kabare formunun biraz daha ileri götürüldüğünü belirten Emüler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumsal mesajını veren ama bunu yaparken de seyirciyi eğlendirerek, hoş tutarak eleştirisini yapan bir oyun oldu. Çok önemli bir konuya değindiğini ve Altındağ Tiyatrosu’nda seyirciyle çok iyi buluştuğunu düşünüyorum. Seyircinin oyuna verdiği tepki ve beğeni, yanılmadığımızı gösterdi. Benim için keyifli bir çalışma oldu. Genç bir yazarın oyununa hayat vermek, yazarla bu konuda konuşmak, önerilerimizi iletmek, oyunun daha mükemmel hale gelmesi için nelere dikkat etmesi gerektiğini yazarla paylaşmak güzel bir süreçti. Oyundan memnunum, içim rahat.” Oyunda, güncelliğini her zaman koruyan bir konuyu işlediklerini dile getiren Emüler, “Bizim toplumumuzda henüz aşamadığımızı, üstesinden gelemediğimiz bir konu; evde, okulda, sosyal yaşamdaki kız ve erkek arasında ayrım” diye konuştu. Toplumsal eleştiri yapan şarkılarla oyunun sürdüğünü anlatan Emüler, şunları söyledi: “Oyunun sonu bizi duygulandırıyor. Biz, kadınların kaderini sorguluyoruz, kavramaya çalışıyoruz. Eleştirinin en güçlü silahlarından biri de hicivdir. Bu oyunda mizah yoluyla toplumsal bir eleştiri yapılıyor. Konumuz şiddet ama sahnede şiddet görmüyoruz. Şiddetin içselleştirilmesi, doğal gibi görünmesi, kadının uğradığı şiddetin diğer kadınlar tarafından normal bir şey gibi algılanması absürd bir komiklik oluşturuyor. Bir kadının ayrımcılığa uğraması, dayak yemesi, tecavüze uğraması çevresindekilerce o kadar doğal karşılanıyor ki buradan bir hiciv bir mizah çıkıyor, biz de bunu vurguluyoruz.” Oyun, 15 Aralık tarihleri arasında, cumartesi günleri saat 15.00 ve 20.00’de, pazar günleri saat 15.00’te, diğer günlerde de saat 20.00’de Altındağ Tiyatrosu’nda izlenebilecek. 16