Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 281/20 Kasım 2009 AST’ninyenioyunu ‘KOD ADI: KEKLiK’ ? Selda GÜNEYSU nkara Sanat Tiyatrosu (AST), yeni sezonu “Kod Adı: Keklik” adlı oyunla açtı. Ankara Devlet Tiyatrosu (ADT) oyuncusu Murat Çıdamlı’nın yönettiği oyunda, “polis devleti, yargı sistemi ve derin devlet ilişkileri örgüsünde, bireyin düzene karşı isyanı” anlatılıyor. Mürsel Yaylalı’nın yazdığı oyunun dekoru Ayşen Gül Şimşek, kostüm tasarımı ise Gazal Erten tarafından yapıldı. Oyunda, Hakan Güven (Ubangi), Yıldırım Şimşek (Bateke), Mehmet Ulusoy (Liranga), Ali Seçkiner Alıcı (Kapanga), Özge Yıldırım Çelik (Bayanga), Cengiz Çelik (Kazumba), Erdem Ulusal (Fallus) ve Özgürcan Çevik (Mabandaka) rol alıyor. Oyun, ülkemiz gibi Avrupa Birliği’ne (AB) giriş sürecinde olan hayali bir Afrika ülkesinde geçiyor. Oyunda ülke, bir yandan geleneksel yapısını ve feodal kalıntılarını korumaya çalışırken, bir yandan da hızla Batılılaşmanın, me A denileşmenin ve modernleşmenin taşıdığı sorunlarla boğuşuyor. Oyun, her cuma saat 20.00’de, her cumartesi saat 15.30 ve 18.30’da, her pazar günü de saat 15.30’da izlenebilir. Oyunun yönetmeni Murat Çıdamlı ile “Kod Adı: Keklik”i ve tiyatronun sorunlarını konuştuk: Bize biraz oyundan söz eder misiniz? ¦ Oyun, ülkemiz gibi AB’ye giriş sürecinde olan hayali bir Afrika ülkesinde geçiyor. Oyunda ülke, bir yandan geleneksel yapısını ve feodal kalıntılarını korumaya çalışırken, bir yandan da hızla Batılılaşmanın, medenileşmenin ve modernleşmenin taşıdığı sorunlarla boğuşuyor. Aslında biz bu oyunu hazırlarken, Afrika ülkesinden örnekle, kendi ülkemizi anlatmaya çalıştık. Bizim insanımız anlatılıyor bu oyunda. Biliyorsunuz bizim ülkemiz, feodal bir geleneğe bağlı. Biz imparatorluktan kurulan bir ülkeyiz ve aynı zamanda bir İslam ülkesiyiz. Bunların getirdiği birtakım yapısal problemlerimiz var. Cinsiyet kavramı örneğin... Çok erkek bir toplumuz. İşte tüm bu yapısal sorunlara eleş tirel bakan bir oyun “Kod Adı: Keklik.” Siz aslında ADT’nin oyuncu kadrosunda yer alan birisiniz. Ama bu sezon AST’de oyun yönetiyorsunuz. ADT de bu anlamda AST’ye destek oluyor diyebilir miyiz? ¦ AST, Ankara için hâlâ bir simge ve bu misyonunu sürdürmesi için elbette bizler de destek vereceğiz. Ayrıca kendimi aynı zamanda AST kökenli bir oyuncu olarak da değerlendiriyorum. Şöyle ki benim amcam da AST’nin kurucularından. Ayrıca ben AST’nin oyunlarını izledikten sonra oyuncu olmaya karar verdim. Özellikle 1980 öncesi AST’nin politik tavrı, buradaki oyuncuların kalitesi, oyuncuların her birinin işlerine dört elle sarılması beni çok etkilemişti. Zaman içinde tabii ki her kurum gibi AST de birtakım süreçlerden geçti. Ama hiçbir zaman muhalif kimliğinden ödün vermedi. Toplumcugerçekçi tiyatronun en güzel ör neklerini sundu. Ayrıca AST’nin oluşum sürecini incelersek, o dönemin sahte sanat piyasasına karşı atılmış bir adımdır AST. Ülkemizde hâlâ ne yazık ki tiyatro sanatı “kimliksizliğe” doğru sürükleniyor. Bugün sponsorluk sistemine bağlı olarak yürüyen bir tiyatro anlayışı var. Bazı oyuncu arkadaşlarımız sponsorluk sisteminin tiyatroya olumlu katkılar sunacağına inanıyor ancak bana göre tam tersi bir durum var. Parayı veren düdüğü çalıyor. Artık, özellikle özel tiyatroların pek çoğunun sahnelediği oyunlarda politik görüş bildirmek söz konusu olmamaya başladı. AST bu nedenle misyonunu sürdürmek zorunda. ‘Doğru düzgün bir şehir tiyatromuz bile yok’ Bugün Anadolu’nun pek çok yerinde ne yazık ki bir tiyatro sahnesi bile yok. Ankaralılar ise ellerinde bulunan tiyatroları tek tek kaybetmeye başladı.Var olan tiyatrolarımıza sahip çıkmıyor muyuz? ¦ Elbette Ankaralılar çok şanslı. Ancak Ankara’daki tiyatroların sayısı da çok sınırlı. Başkent olmasına karşın Ankara’da yerleşik sahneye sahip özel tiyatroların sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Bunun yanı sıra ne yazık ki Ankara’nın doğru düzgün bir şehir tiyatrosu bile yok. Anakent Belediyesi bizlerden vergiler alıyor, görevlerinden birisi de sanata destek olmak. İstanbul’da siz de biliyorsunuz yıllardır Büyükşehir Belediye Tiyatrosu var. Ankara’da belediye güya sanata destek oluyormuş gibi yapıyor ancak tam tersi uygulamalar gerçekleştiriyor. Bizden aldığı vergileri, bizden biriktirdiklerini bize geri döndürmüyor. Ayrıca devletin de sanattaki rolü çok önemli. Devlet de sanat adına birtakım işlevleri yerine getirmek için var. Muhalif unsurları da içinde barındırmak zorunda olduğu için var. Ancak yıllardır öyle bir baskı var ki tiyatro üzerinde, hal böyle olunca bir tektipleşme, bir erozyon söz konusu. Kültür ve Turizm Bakanlığı her yıl özel tiyatrolara belli ölçüde yardım ediyor ancak bu da çok baskılayıcı bir durum özel tiyatrolar açısından. Şöyle ki, yardım alan herhangi bir özel tiyatro“Acaba hükümete karşı muhalif bir oyun sahnelesem, bakanlık yardımı keser mi”diye düşünebiliyor. AST bu sezon Kültür veTurizm Bakanlığı’ndan en yüksek ödeneği alan bir tiyatro... ¦ Evet. Bu sanıyorum Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın kişisel tutumuyla ilgili. O da bence muhalif de olsa böyle bir odağın yok edilmemesi ve desteklenmesi gerektiğine inanıyor. Kentteki diğer özel tiyatroların ortaya koyduğu projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? ¦ Çok kısır. Ne yazık ki alternatif oluşturabilecek oyunlar denenemiyor. Çünkü gişe kaygıları var. Birtakım nedenlerden ötürü gişe getirecek oyunlar sahnelemek zorunda kalıyorlar. Sizin bu sezon AST’de “Kod Adı: Keklik” adlı oyunu sahnelemek istemenizin özel bir nedeni var mı? ¦ Birkaç nedeni var. Bunlardan ilki oyunun canlı bir yapıya sahip olması. İkincisi de toplum olarak cinsiyet konusuna bakışımız. Oyun, feodal kökenlerimizle ilintili olarak cinselliğe bakışımıza yönelik çok ciddi sözlere sahip. Her yerde olduğu gibi Türkiye’de de bazı şeyler çok hızlı değişiyor. Ama başlangıçta da dediğim gibi çok hızlı bir değişim geçirsek de feodal kökene ilişkin bağlarımızı kaybetmiyoruz. Her gün gazetelerde hâlâ aile içi şiddet, töreye kurban giden genç kızlarla ilgili haberler okuyoruz. Bugün hâlâ bir kadına tecavüz edildiğinde haŞşetici sebepler aranıyor. Adalet sistemi bu noktada değişmeli işte. Eğer değişmezse, bu olumsuzlukların değişimi de söz konusu olamaz. 16