02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 275/9 Ekim 2009 Başta Altındağ olmak üzere kentin değişik noktalarında yapılan çalışmalar eleştiriliyor ‘Onarım pırıl pırıl’ olmaz’ ButürçalışmalarınyoğunolarakAltındağbölgesindeyapıldığınısöyleyenÖzgönül,“Bir nevikentinyüzünemakyaj yapmaktırbununadı”diyerek,şöyledevametti: “Onarım,pırılpırılyapmakdeğildir.Eskimişliğinyokolmamasıgerekir.Oyapılarınher noktasıfizikselolarakyıpranıpyokolmuşdeğildir.Sağlamolanbirçokyerivardır. Tahripetmeyenyöntemlerle buyapılarınyıkılmadanda ayaktadurabileceğigörüşündeyiz.Buyapılarınbazılarıyıkılmakdurumundakalınabilir.Amahepsininyıkılmasıve yenidenbenzerininyapılması koruma,onarımverestorasyondeğildir.Malzemenineskimişliğiveyaşamındeğişmiş olmasıdayıkılmayagerekçe olarakgösterilemez.Yasaya göre,‘Korumakamuyararıdır.’ Buradakiönemlinoktada, kamuyararıolmasıgereken buuygulamalarınsaltyabancılariçinyaşayanbirçevredeğil,aslındakendikullanıcısını hedeşeyenveherzamanyaşayancanlıbirmerkezyaratmayıhedeşemesidir.Önplandatutulmasıgereken,yöreninesassakinlerinindekorunmasıdır.İçindeyaşayanlar yerlerindenediliyor.Dokunun yüzde90’ı yenidenyapılıyorsa buradakikorumaanlayışında mutlakbirsorunvardır.” ‘Restorasyondeğilmakyaj’ B ? Ali ÖZTÜRK Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Nimet Özgönül,“Türkiye’deki restorasyon anlayışı var olanı yıkıp yenisini yapmak. Eski yapılar komple ortadan kaldırılıyor. Villa yapar gibi restorasyon çalışması olmaz” diyerek Altındağ’da yapılan çalışmaları eleştirdi. inlerce yıllık tarihiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Altındağ, farklı kültürlerin bir arada olduğu ve aynı zamanda Cumhuriyetin kurulduğu bölge. Roma Hamamı, Roma Antik Tiyatrosu, Ogüst Mabedi, Ankara Kalesi, Hacı Bayram Camisi, Birinci ve İkinci Büyük Millet Meclisi, Ankara Palas, Merkez Bankası ve yoğun konut bölgeleri gibi kültür varlıklarını içerisinde barındıran Altındağ’da bu tarihi mirasa sahip çıkılmadığı belirtiliyor. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Nimet Özgönül, Türkiye’deki restorasyon anlayışının var olan yapının yıkılarak yerine yenisinin yapılması şeklinde olduğunu belirterek, “Bu uygulama geleneksel konutlarda çok fazla yapılıyor. Koruma kuramı ‘yapının tahrip edilmeden korunmasını’, ‘yeni yapılan müdahalelerin de kendini belli etmesini’ ve ‘yapının yok olmuş bölümlerinde bilinmeyen yerler varsa bu yerlerde de spekülasyon yapılmamasını’ söyler” dedi. Özgönül, yapıların çok iyi analiz edilip soruna yönelik çözüm üretilmesi gerektiğinin altını çizerek, bugünkü anlayışta restorasyonu yapılan konutların eski yapı olduğunu anlayabilmek için bir ipucu bile olmadığına dikkat çekti. Restorasyon çalışmalarını yürütenlerin böyle bir kaygılarının da olmadığını vurgulayan Özgönül, “Ahşapların sağlamlarını bile değiştiriyorlar. Dönem yapılarının da tamamen kaldırıldığını görüyoruz. Korumaya yönelik bir değerlendirme yapılmadığı için varsayımlar üzerinden yürütülen çalışmalar söz konusu. Ankara’da yapılan uygulamaların birçoğu sadece yıkıp yeniden yapmak üzerine kurgulanmış. Hemen hemen her yapı, birbirinin aynısı olmaya başlıyor. Aynı detay ve profilde yapılan restorasyon çalışmaları doğru değildir. Çünkü aynı gibi görünen bu yapılarda birçok farklılıklar vardır. Tasarım yaklaşımları, malzeme kullanımı ve oranlar sizi farklı yere götürür. Tıpkı villa yapar gibi standart restorasyon uygulamaları var. Tek tip onarımlar dokunun özgünlüğünü yok ediyor ve yapıların farklı bir yanını bırakmıyor. Çoğunlukla yıkılıp yeniden yapıldığı ve ayrıca özgün değerlerinden saptırılarak farklı bir görünüm yarattığı için, söz konusu yapılar artık ‘korunacak tarihi değer’ olmaktan da çıkmaktadır” diye konuştu. Restorasyonu yapılan birçok yapının eski görüntüsünü yitirdiğine işaret eden Özgönül, “Yaşanmışlığa dair bir örnek yok. Osmanlı evleri, Selçuklu evleri ve buna benzer isimlerle bu tür yapıların inşa edildiği lüks villalar yapılıyor. Bu tür yeni yapılarla restorasyon yapılanların farkı yok. İkisi de aynı” dedi. “Tarihi bir yapıyı korursanız o zaten kendi kendine ranta dönüşüyor” değerlendirmesini yapan Özgönül, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Belediyelerin görevi tarihi yanıltmak değil, var olanı korumaya yönelik çalışmalar olmalı. Gelen turistin beğeni ve beklentisinin, yapıların tarihi belge değerinden ön planda tutulduğu ‘dekor nitelikli koruma’ çalışmaları, ‘tarihi’ korumayı hedefleyen temel ilkeyi ortadan kaldırmaktadır. Gerçek onarımın maliyeti yüksek olduğu için bu yöntem tercih edilmiyor. İnce ve hassas tekniklerle onarım süreci uzar. Dolayısıyla maliyetler de artıyor. Bu yapılar, temiz yüzlü ve içinde yaşanır birer taklittir. Yıktıktan itibaren eseri yok edersiniz. Onun üstündeki eskiliği, tarihi ve yaşanmışlığı göremezsiniz.” 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle