Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 275/9 Ekim 2009 Dünya şampiyonu güreşçimiz Nazmi Avluca, bilinmeyenlerini anlattı: amza Yerlikaya, Şeref Eroğlu ve Mehmet Özal gibi Türkiye’nin minderdeki gururu olan Nazmi Avluca, 2009 Dünya Güreş Şampiyonası’nda altın madalya kazanarak, yine zirveye çıktı. Sporcu aldığı bu altın madalyayı dedesi Nazmi Avluca’ya armağan ediyor. “Güreş bana dedemden miras” diyen grekoromenci Nazmi Avluca, “Dedem de, babam ve benim gibi güreş tutkunuydu. Dedem karakucak güreş turnuvalarına katılır, dereceler alırmış. Bu yüzden aile geleneğimiz olan güreş bana dedemden kalan miras” dedi. Dünya şampiyonluğunun ardından şimdi de 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda zirveye çıkmayı hedefleyen Nazmi Avluca’yla bilinmeyen yönlerini konuştuk: Ulus olarak güreşi çok seviyoruz. Hatta çoğu zaman babalar dedeler, küçük çoçuklarla evde güreş ortamı yaratır... I Çok doğru. Benim güreşe olan sevgim de babam ve dedemden geliyor. ‘Güreşdedemdenmiras’ H ? Sevil ARINAN Sizin de dediğiniz gibi evde babalar, dedeler, dayılar, amcalar, küçük çocuklarla güreşir. Tüm Türkiye’de bu böyle. Örneğin babam, küçük yaşlarımda bana “Oğlum doğduğum gün güreşmeye başladım” derdi. Doğup büyüdüğünüz Çorum Kargı’da güreş önde gelen spor dalı. Dedeniz Nazmi Avluca’nın da güreşçi olması dikkat çekiyor, anlatır mısınız? I Dedem de, babam ve benim gibi güreş tutkunuydu. Dedemin döneminde karakucak güreş turnuvaları olurmuş. Onlara katılır, çeşitli dereceler alırmış. Bu yüzden aile geleneğimiz gibi olan güreş bana dedemden kalan miras. Bunun yanı sıra ilk antrenmanlarımı yaptıran babamdır. Ardında güreş eğitim okuluna gittim. Hatta ilk giden sporculardan bir tanesi benim. Danimarka’nın Herning kentinde düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’na gelelim. Orada da altın madalya kazanarak, Türkiye’nin gururu oldunuz. Zirveye çıkacağınıza inanıyor muydunuz? I Her şampiyona öncesinde mutlaka, “zirveye çıkmak” hedefindeyim. Amacım her zaman şampiyonluk ama yarışmadaki basamaklamalara çok dikkat ederim. Önce gruptan çıkmak sonra şampiyonluk. Yani adım adım ilerliyorsunuz, hedefe giderken. Bu anlamda doğru strateji yapmaya dikkat ettim. Rusya’nın güreşteki başarısı, tartışılmaz. Şampiyonada hangi rakipleriniz karşısında zorlandınız? I Aslında güreştiğim bütün rakiplerim beni zorladı. Her rakibimin öne çıkan özelliği vardı. Örneğin bazı rakiplerimin kondisyonu, bazılarının ise kuvvette devamlılığı çok iyiydi. Süratte iyi olup, müdaafası çok iyi durumda olan rakiplerim de vardı. Tabii bunun yanında bilmediğiniz, rakibiniz tarafından hazırlanan tuzaklar da kurulabiliyor. Peki siz kendinizi minderde nasıl tanımlıyorsunuz? I Bunu benim yerime antrenörümün söylemesi daha doğru olur sanırım. Ama arkadaşlarımın söylediği, “mücedeleci, dayanıklı, kuvvetli” olduğum. ‘Ayyıldıziçintümgücümüzüortayakoyduk’ Şampiyona öncesinde yaptığımız söyleşide, gençleştirilen ulusal takım kadrosunun sıkıntı yaratacağını söylemiştiniz. Yarışmalar esnasında herhangi bir sorunla karşılaştınız mı? I Güreşte en çetin geçen yarışma, dünya şampiyonasıdır. Çünkü ülke sayısında sınır olmadığı için dünya şampiyonalarına çok iyi sporcular katılır. Bizim kadromuzdaki 5 sporcumuz ise ilk defa büyükler dünya şampiyonasına katıldı. Böyle olunca da yarışma öncesinde belirsizlik doğdu. Ama gördük ki kadrodaki arkadaşlarımın tümü, ayyıldızlı mayo için bütün gücünü ortaya koydu. Güzel sonuçlar elde edildi. Örneğin grekoromende Selçuk Çebi’le altın, Rıza Kayaalp’la bronz madalya kazandık, takım halinde şampiyon olduk. Kariyerinizdeki birinciliklere baktığımda tek eksiğinizin Olimpiyat Oyunları’ndaki şampiyonluk olduğunu görüyorum. Yaşınız itibariyla 2012 Londra Olimpiyat Oyunları son şansınız mı? I Sağlığım el verdiği sürece 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’na katılmayı çok istiyorum. Dünya ve Avrupa şampiyonluklarım var ama bir eksiklik söz konusu. Olimpiyat şampiyonluğu... Londra’da şampiyonluk elde edip, üçlüyü tamamlamayı çok istiyorum. Çalışmalarımı aksatmadığım, şartlar uygun olduğu sürece Londra’ya rahaklıkla giderim. Bunu yapmak bana ayrı bir mutluluk yaşatacak. Olimpiyat şampiyonluğunu da aldıktan sonra bütün madalya, kupa ve plaketlerimi evimin bir köşesinde sergileyeceğim. Madalyaiçinenaz810 yılgeçmesigerekiyor 22 Her zaman söylediğim bir şeyi tekrarlayacağım: “Sporcu kolay yetişmiyor.”Bir sporcunun madalya alacak seviyeye gelmesi için en az 8 10 yılın geçmesi lazım. Devletin ve diğer yetkililerin, bu kadar zamanı gözden çıkarıp, yatırım yapıp, beklemesi gerekiyor. Yıllardır güreştiğim ve tecrübe edindiğim için bu sporu bıraktıktan sonra yöneticilik yapmak istiyorum.