Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 275/9 Ekim 2009 Şefika Kutluer Peter Breiner AtKestaneleri veOrkestralarda YeniAçılımlar! sefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.cokm A Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN t kestaneleri, sonbahar ve yeni sanat sezonunun habercisidir... Latince adı, “Aesculus Hippocastanum” diye geçen bu bitki, “1520 metre yüksekliğinde, kalın gövdeli, baharda beyaz veya pembe çiçekler açan, üzeri dikenli yeşil meyveli bir ağaçtır” diye tanımlanıyor. At kestanesiyle ilgili değişik inanışlar var. Elinizde birkaç tanesini ovuşturursanız insandaki fazla elektriği aldığı, strese iyi geldiği söylenir. Yaşlı bir Alman, romatizmaya karşı koruyucu olduğuna inandıkları için her yıl yatakların altına yerleştirdiklerini anlatmıştı. Bâtıl inanç sahipleri, her yıl yedi at kestanesinin evin bir köşesine saklanması halinde nazardan korunulacağına inanıyorlar. Ben de her yıl taze at kestanelerini toplarım, odamda, arabamda mutlaka birkaç tane bulunur ama herhangi bir inançtan ötürü değil, bu ağaca ve meyvesine karşı duyduğum sempatiden... Doğal ilaçlara meraklılar da, at kestanesi yaprak ve meyvesinden yapılan ev işi ilaçların varise, iç kanamalardan kaynaklanan şişliklere iyi geldiğini, at kestanesi tozu ile yıkanan ellerin yumuşak ve beyaz olduğunu, at kestanesiyle yıkanan çamaşırların çok beyaz ve ütülendiğinde kolalı gibi olduğunu anlattılar. Herhalde meyvesindeki nişasta sayesindedir! tik. Bu kez, yaptığı albümlerle tüm dünyaya duyurduğu “Beatles&Elvis Go Baroque” programını sundu, çembalosunun başında... Bach, Vivaldi, Beatles, Elvis harmanlanmış, ortaya “soup opera/sabun köpüğü” tarzında, dinleyicinin çok hoşlandığı yumuşak bir müzik çıkmıştı. Şefika Kutluer, altın alaşımlı flütüyle Beatles ezgilerini üflerken, Peter Breiner da unvanları arasında geçen “şovmen”lik özelliğini de arada sergileyiverdi. Dinleti Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı yararına düzenlenmişti, dinleyicinin pek barok dönemin “büyük konçerto” tarzından bilgisi yoktu, her bölümün sonunda bastı alkışı. Breiner hiç oralı olmadı ama yüzü dinleyiciye dönük flütçü her seferinde elini göğsünün üzerine götürerek tebessüm edip selamcıklar yapmak zorunda kaldı. Beatles “İmagine”de yaylılara takviye iki ksilofondan birinde, İtalya’daki Vurma Çalgılar yarışmasından ikincilikle dönen lisans son sınıf öğrencisi Can Ünlüsoy çalıyordu. veriyor. Çok yetenekli olduğu kabul edilen genç piyanist Tamara Stefanovich, Mozart’ın 20. Konçertosu’yla dinleyici önüne çıkacak. Ama daha da önemlisi, klasik müzik literatürünün “büyük ve anıtsal eserler” listesinde yer alan Franz Schubert’in “Büyük Senfoni”si. Orkestraların genellikle “çalması güç ve uzun” bulduğu bu senfoni, günümüzde yaşatılabiliyorsa bunu yapıtı bulup çıkaran Robert Schumann ve ilk seslendirmesini şef olarak gerçekleştiren Felix Mendelssohn’a, günümüzde ise ağır yükü göze alan Weise gibi şeflerle BSO gibi kurumlara borçluyuz. Sözsüz şarkılarla, lirik pasajlarla örülü bir saat uzunluğundaki bu senfoniyi, önceden okuyup bilgilenerek dinleyecekler daha çok zevk alacaklardır. CSO’DAN ŞEKERLİ AÇILIM Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da bu akşamki resmi açılış konseri öncesi, Etlik’teki bir AVM’nin otoparkında Erol Erdinç yönetiminde tenor Hakan Aysev’in solistliğinde bir “halk konseri” ile sezona ısındı. Bu akşamki resmi açılış konserinde ise solist, anıtsal piyanist, adı Cumhuriyet ve CSO ile bütünleşmiş İdil Biret... CSO’nun bu yılki programında Richard Strauss’dan “Böyle Buyurdu Zerdüşt” dikkati çekiyor. 20. yüzyılda sınır Şostakoviç ve Prokofyef’den pek ileri geçmiyor. Bu yıl Wagner yok, Stravinski’den bir süit var. 21. yüzyıl bestecisi Selim Doğru’nun “Şeytanın Günlüğü” tek çağdaş yapıt olarak görünüyor. Film müzikleriyle ünlü, “Baba” film müziğinin de bestecisi Nino Rota’nın “Kontrbas için Divertimento Konçertant”, A. L. Weber’in “Operadaki Hayalet”i geçen yüzyıldan dikkati çeken yapıtlar arasında. Program mevcut yapısıyla “şekerli kahve” tadında... Yenilik bekleyenlere fazla vaatte bulunmuyor ama klasik severleri 12’den vuruyor. Türk bestecilerinin yapıtlarına ama daha çok “yineleme” anlamında yer veriliyor. Olanaklar ölçüsünde iyi yabancı solist ve şefler var, özellikle büyük senfonilerin usta şefi Omri Hadari üç, Raoul Grüneıs iki konserle dikkati çekiyor. CSO bu yıl daha çok turne, eğitim çalışması, halk konseri hedefliyor. Konya, Niğde ve Gaziantep’teki yerleşkelerde 1317 Ekim arası üç konseri orkestranın genel müzik direktörü Rengim Gökmen yönetecek. Bu üç kentin üniversitelileri ve meraklıları için İdil Biret’i dinlemek önemli bir ayrıcalık olacak. Günün moda deyimi “açılım”ı uyarlarsak, CSO da salonundan çıkarak halka ve öğrenciye doğru bir “açılım” başlatmış oluyor! Ayrıca, doğrudan Türk bestecilerinin bazı yapıtlarının kaydedilmesi için ayrılmış bir süre de var. Rengim Gökmen, projelerini ağır ağır yaşama geçiriyor. Evet, caddelerdeki at kestaneleri geçen yıldan daha sağlıklı ve çok... Bereketli bir durum... Umarım bu bereket yeni sanat sezonuna da yansır. ŞOVDA KİM DAHA İYİ? BSO’nun genel müzik direktörü Alman şef Klaus Weise, daha çok “opera şefi” olarak ön plana çıkmış, opera literatürünü iyi tanıyan, bu alandaki deneyimi hayli yüksek bir şef. Demek ki, bu yıl Bilkent programında operatik işlere daha sık rastlayacağız. Nitekim geçen hafta iki gün üst üste verilen BSO konserinin konukları soprano Naira Abrahamyan ve tenor Daniel Magdal’dı. Weise programı sadece Verdi ve Puccini operalarından arya ve düetlerle yapmış, ilk bölümün sonuna Esirler Korosu’nu, konserin sonuna da koro geçişli Kalaf’ın Nessun Dorma aryasını yerleştirmişti. Ermenistan’ın öndegelen, Avrupa’da tanınan sopranosu Naira Abrahamyan volümü ve düzgün entonasyonuyla göz doldurdu. TürkiyeErmenistan ilişkilerinin gündemin üstlerinde yer aldığı şu günlerde, dinleyiciden aldığı alkışı umarım ülkesinde de anlatacaktır. Romen tenor Daniel Magdal, yoğunlukla Almanya’da çalışan ve programdaki arya ve düetleri defalarca yinelemiş bir deneyimli şancı olarak dikkati çekti. Volümü yüksekti, dinleyicinin alkışını tizlere iyice yüklenerek aldı. Erkekler kesiminde çeşitli sınıflardan piyano öğrencileri Mertol Demirelli, Salihcan Gevrek, Eren Başbuğ’u, kızlarda flüt öğrencisi Hazar Birkan’la viyolonsel öğrencisi İrem İlayda Canduran’ı karşı balkondan seçebildiğim, Elena Puşkova’nın hazırladığı Bilkent Gençlik Korosu, biraz “düz” olmakla birlikte, Esirler Korosu’nda ortalamayı tutturdu. Şef Weise ise sahnede tiyatral yeteneğini de sergilemeyi sürdürerek, dinleyicinin sempatisini kazandı. Bana sorarsanız, Peter Breiner gibi özgeçmişinde “şovmen” diye yazmıyor ama, bu alanda ondan çok daha doğal ve yetenekli! BSO “resmi” açılış konserini ise bu akşam (9 Ekim) BİLKENT’TE HAFİF HARMAN At kestaneleri olgunlaştıkça dökülüp caddeleri süslerken, Ankara’nın iki büyük orkestrasından BSO, elini çabuk tutarak “resmi açılış konseri” öncesi iki konser verdi. Birincisinde yaylılar olarak oda orkestrası, Peter Breiner’ın yaptığı Beatles ve Elvis Presley şarkılarının Barok tarzında düzenlemelerinde popüler flüt sanatçımız Şefika Kutluer’e eşlik etti. Çok yönlü Slovak sanatçı Peter Breiner besteci, aranjör, piyanist, şef, hatta yazarlığı da var! Eski müziklerle popüler tarzları harmanlama konusunda çok yetenekli... Daha önce de gene Şefika Kutluer’le Bilkent’te caz ve tango düzenlemelerini izlemiş Abrahamyan Magdal 18