Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 215 / 15 Ağustos 2008 Serpil Gül ile tiyatroyu ve izlenimlerini konuştuk: ‘Ankara izleyicisine minnet borçluyuz’ ? Selda GÜNEYSU nkara Devlet Tiyatrosu (ADT) oyuncularından Serpil Gül, 23 yılını tiyatroya adadı. 23 yıldan bu yana pek çok oyunda rol aldı, televizyon dizileri içinsenaryolaryazdı.Geçensezongazetemizyazarlarından Egemen Berköz’ün, Dario Fo’nun aynı adlı eserinden dilimize çevirdiği “Japon Kuklası” oyununda başrol oynadı. Oyun izleyiciler tarafından çok beğenildi. “Japon Kuklası” Lions Tiyatro Ödülleri’nden “Küçük Sahne Kadın Oyuncu” ödülü ve Sanat Kurumu’ndan “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü olmak üzere Gül’e iki ödül dekazandırdı.Gül,bugünlerdedeeylülayındaFlashTV’de yayınlanacak olan “Bekle Beni” adlı televizyon dizisinin senaryosunu yazıyor. Her fırsatta bir oyuncu olarak Ankara’daki tiyatro izleyicisine minnet duyduğunu söyleyen ve “Ekonomik sıkıntılara karşın Ankaralı bizleri izlemeye geliyor ve aynı kararlılıkla alkışlıyor” diyen Gül’le, tiyatroyu ve kazandığı ödülleri konuştuk: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? ¦ Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunuyum. 23 yıldan bu yana da DT’de görev yapıyorum. 6 yıl Bursa DT’de çalıştım. “Kırık Kanatlar” ve “Yaralı Yürek” dizilerinde rol aldım. Bir dönem TRT’de yayınlanan “Ferhunde Hanımlar” adlı dizinin yazar ekibinde çalıştım. Ablam Sevgi Gül ile birlikte “Sonbahar Kadınları” ve “Hisarbuselik” adlı dizilerin senaryosunu yazdık. Bugünlerde de yine Flash TV’de yayınlanacak ve tamamen Ankara’yı anlatan “Bekle Beni” adlı dizinin senaristliğini yapıyorum. “Japon Kuklası”, insanlık tarihi kadar eski Bugünlerde DT oyuncularının çocuk oyunlarında bir konuyu, işçi patron çok fazla görev almak istemediğine dair birtakım eleştiilişkisini konu ediniyor. riler var. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsuz? Oyun çok ilgi gördü ¦ Aslında ülkemizde çocuk oyunları açısından bir sıgeçen sezon. Size de iki kıntı var. Çocuk oyunlarındaki uzmanlaşma olgusu zaödül birden kazandıryıf. Yani, ülkemizde ne yazık ki çok fazla çocuk oyunu dı... yazılmaz, yazılmadığı için de hep aynı oyunlar sahne¦ Evet, oyundaki lenmek zorunda kalır. Çok fazla çocuk oyunu yazılmaz Armida karakteri çünkü yeteri kadar değer görmez. Çocuk oyunu yazanbana hem Lions Tilar da çok büyük bir özveriyle yaparlar işlerini. Bu nedenle yatro Ödülleri’nden uzmanlaşma yok. Ama çocuk oyunu yazmak, çocuk oyu“Küçük Sahne Kadın nunda görev almak çok ciddi bir iştir. Çocukları ciddiye Oyuncu” ödülünü, hem de Sanat almak gereklidir çünkü. Biz yani büyükler çocukları cidKurumu’ndan “En İyi Kadın Oyuncu” diye almıyor muyuz diye sorarsanız, anne olduğum için ödülünü kazandırdı. Oyun gerçek bir öyküsöylüyorum, biz ne yazık ki çocuk büyütemeyen bir topye dayanıyor. Bildiğiniz gibi Dario Fo, gerlumuz. Çocukları çok seviyoruz, bu çok güzel ancak o kaçek öykülerden yola çıkarak yazar oyunlarını. dar çok himaye altına alıyoruz ki onları, korumacı tavırYönetmenimiz İlham Yazar, yıllardır Dalar takınıyoruz. Bir an önce büyümesi gereken canlılar olario Fo’nun bu eserini tiyatro sahnesine taşırak bakıyoruz onlara. mak istemişti. Ama birtakım problemler A ‘Çocukları ciddiye almak gerekli’ nedeniyle proje hep askıda kaldı. Bir gün bana, “Bu rol için çok uygunsun” dedi. Ben de düşünmeden kabul ettim. Ama itiraf edeyim, bu rolü çalışırken çok gözyaşı döktüm. İnsanların ruh halini etkileyen bir karakter Armida çünkü. Ezilen işçi sınıfını temsil ediyor. Patronunun işyerindeki verimi artırmak için verdiği ilaçları alan, sonra bu ilaçların etkisiyle rahatsızlanıp akıl hastanesine kaldırılan, sonra da bir şekilde yeniden aynı fabrikada çalışmaya başlayan bir kız Armida. Çok saf ve temiz... Bu oyunda rol almadan önce arkadaşlarımızla birlikte, fabrikalarda işçilere verimi artırmak için bedava dağıtılan ilaçları konu edinen belgeseller izledik. Bu ilaçların insanların halüsinasyon görmelerini sağladığını, vücutlarında çeşitli kaşınmalara neden olduğunu öğrendik. İzlediklerimizden de yola çıkarak çalışmalara başladık. Zaman zaman çeşitli sorunlar çıktı ancak biz ekip olarak iyi bir iş başardığımıza inanıyorum. Ödül almak çok güzel bir duygu. Birilerinin sizin emeğinize saygı duyduğunu bilmek mutlu ediyor insanı. Armida rolünün size verilmesinin özel bir nedeni var mıydı? ¦ Hayır, bu tamamen yönetmenimiz İlham Yazar’ın tercihiydi. Bu benim için yalnızca bir şanstı diyebilirim. Ayrıca oyunda Eray Eserol gibi yetenekli bir oyuncu arkadaşımın rol alıyor olması da büyük bir şans. Çünkü biz onunla sahnede iyi bir ikili olduk. 23 yıllık tiyatro oyuncusuyum dediniz. 23 yıldan bu yana tiyatro sanatında neler değişti size göre? ¦ 23 yıl az bir zaman değil tabii. Bu süre zarfında yaşamda neler değişmiyor ki? Tiyatro sanatı için de değişimler söz konusu oldu. Türkiye’de her ne oluyor ise bütün kurumlarıyla birlikte oluyor. Şimdi biz, tiyatro eğitimi almış insanlarız. Bu nedenle bizim için, ya da benim gibi düşünen arkadaşlarım için diyeyim, içinde rol aldığımız oyunun söylediği söz çok önemlidir. Ben neye aracılık ediyorum bilmek isterim. Ne için sahnede bulunduğum önemlidir yani. “Ne olursa olsun oynarım” deme lüksümün olmadığını düşünüyorum. Ülkemin içinde bulunduğu durumu, ne kadar kötü ya da iyi olursa olsun, sırtımda taşımak isterim ben. Dünya yanarken, fotoğrafın önüne geçip, manzarayı kapatmak için hoplayıp zıplayan soytarılar gibi hissetmek istemem kendimi. O fotoğrafın altını çizen biri olmayı tercih ederim. O zaman mutlu olurum çünkü. İktidarlar sürekli tiyatroyu kendileri için bir tehlike görmüştür. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? ¦ Haklılar. Çünkü çok etkilidir tiyatro. Birilerine sahne üzerinden birşeyler söylemek çok önemlidir. Bugün televizyon da çok etkilidir. O yüzden hep televizyon ekranına çıkmak ister insanlar. Ama sahneye ve televizyona çıkmanın sorumlulukları vardır ve bu sorumluluk her geçen gün katlanarak artar. Çünkü siz insanlara, vicdanı, iyiyi, doğruyu, güzelliği, kötülüğü yani insana dair her türlü ayrıntıyı sahnede tarif edersiniz. Peki tiyatro izleyicisinde ne tür değişiklikler oldu? Eskiden tiyatro izleyicisinin sanata daha “sadık” olduğu yönünde eleştiriler yapılıyor bugün. Sizce de öyle mi? ¦ Oynadığım oyunlar üzerinden konuşursak, bir miktar azalma görüyorum tiyatro izleyicisinin sayısında. Ama ne olursa olsun bizler Ankara izleyicisine minnet borçluyuz. Hâlâ aynı kararlılıkla bizleri alkışlıyorlar çünkü. Üstelik Ankara’da çok saygın insanların yaşadığına inanıyorum. 19