02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 233/19 Aralık 2008 ANKARA’DA CAZ 2.DünyaSavaşı’ndanBuYanaTürkiye’deCaz zamanda basitleşmiş ve de niteliğini kaybetmiştir. 21. yüzyıl dünyası; her şeyin çabuk tüketildiği, kültürel değerlerin ve sanatın anlamının yitirildiği bir kaos devridir. Ayrıca usta müzisyenlerin de bu sisteme yenildiğini ve kendi sanatlarını icra edemedikleri için pop şarkıcılarının albümlerinde çalarak para kazanma yoluna gittikleri bir dönemdir bu. Hal böyle olunca Türkiye’de de pop kültürünün yükselmesi ve her geçen gün artan ve sadece 12 yıl ömürü olan pop albümlerinin çoğalması da çok acayip değildir. Öte yandan Türkiye’de birçok caz sanatçısı yetişmiştir ve biz değerlerini bilemediğimiz için birçoğu dünya çapında ünlü olmuştur, ülkesine dönmemiştir, dönenler de hak ettikleri sevgi ve saygıyı görememişlerdir. 20. yüzyılın sonunda bilgisayar ve internetin her eve girmesiyle birlikte globalleşmenin Türk müzisyenleri ve cazcıları için olumlu yönleri de olmuştur. İnternet sayesinde dünyadaki caz konserlerini ve yeni akımları takip etmek çok daha kolaylaştı. Ama globalleşen dünya sadece popüler olanı seçme yönünde eğilim gösterdiği için genç dinleyicilerin Türk kültürüne ve mü sında caz sanatçılarımız da bu akımda kendilerine yer buldular ama 1960’larda rock ve rock’n roll gibi müziklerin çıkmasından ürkiye’de caz hiçbir zaman popüler sonra Türkiye’de caz müziği arka plana atılolamamakla beraber hep yanlış anla dı. Aynı zamanlarda Batı’da caz müziği çok şılmış ve sadece belli bir kesimin mü fazla yol kat etti ve teknolojinin de gelişziğiymiş gibi algılanmıştır. Öte yandan da mesiyle cazda yeni ve farklı akımlar ortaya halkımızca “asansör müziği”, “fon müzi çıkmaya başladı. Türkiye’de ise küçük bir ği” veya “yemek müziği” gibi adlandırılıp azınlık bu gelişmeleri takip edebiliyordu. pek sevilmese de aslında bu müzik AmeriTürkiye’de caz 2. Dünya Savaşı’ndan ka’da 20. yüzyılın ilk yarısında tüm barlar sonra, 1953’te, değerli caz müzisyeni ve orda ve eğlence mekânlarında en çok çalınan kestra şefi olan İsmet Sıral’ın (19271987) ve sevilen müzik türüydü. kurduğu sextet ile başlamıştır. Geçen sene 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada caz kaybettiğimiz Süheyl Denizci de Türkiye’nin popülerliğini kaybetmeye başladı ama aynı önemli ustalardandır. Bunların yanı sıra, zamanda cazda kullanılan akor dizileri Tuna Ötenel, Erol Pekcan, Selçuk Sun, Türkçe parçalarda kullanılarak Batı’nın Emin Fındıkoğlu gibi isimler de çok önemmüziği taklit edilmeye başladı. Zaten bun li roller oynamışlar ve yeni nesil caz müdan sonra Batı’nın dinlediği popüler müzik zisyenlerine ilham kaynağı olmuşlardır. SaTürkiye’de anında denendi ve hâlâ taklitle yıları çok fazla olmayan Türk cazcılarımız ri de deneniyor. 20. yüzyılın ikinci yarıbu müziği yayabilmek ve insanlara sevdirebilmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Aynı zamanda bu değerli isimler Türkiye’de cazın gelişmesinde ve cazcıların yetişmesinde lider, aynı zamanda da öğretmen olmuşlardır. Ancak 21. yüzyıla geldiğimizde de klasik, caz ve folk müzik türlerinin popüler müziğe yenilmesinden söz etmek yanlış olmaz. Aslında müTuna zik de dünyada globalleşmiş, aynı Ötenel ? Onur AYMERGEN (Müzisyen) T Süheyl Denizci NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Sinema Derneği’nin bu yıl 14.’sünü düzenlediği “Gezici Festival”, ilk kez Ankara’ya uğramayarak, Kars ve Artvin’i dolaştı. 31 ülkeden 87 filmin gösterildiği festivalde, 23 kısa ve belgesel film çekildi. “14. Gezici Festival” bu yıl, kasım ayında tarihlerinde gerçekleştirildi. Festival sırasında Kars’ta çekilen kısa metrajlı, belgesel ve deneysel filmler, Türkiye ve Avrupa’daki çeşitli festivallerde de gösterilecek. Festivalde, NISI MASA Avrupa Gençlik Sinema Ağı, bu yıl bir kez daha Kars’ta, festivalin konuğu oldu. NISI MASA ve NISI MASA Türkiye bu yıl, iki atölye çalışmasına imza attı. Bunlardan ilki “Tek Plan Atölyesi” idi. Avrupa’dan gelen genç kısa filmciler, festival süresince Kars’ta, tek bir plandan oluşan 6 kısa film çektiler. “Yatak Odası Mektubu” isimli filmde Başak Köklükaya rol aldı. İlk gösterimleri Kars’ta gerçekleşen atölye filmleri, 20 Kasım’da, Hırvatistan’ın başkenti Zagrep’te gerçekleştirilen “One Take Film Festivali” kapsamında da gösterildi. Festival’in Kars ayağında ayrıca Türkiye’den ODTÜ, Bilkent ve Gazi üniversiteleri, Gürcistan’dan Shota Rustaveli Theatre and Film University, Ermenistan’dan State Institute of Theatre and Cinema ve Ukrayna’dan Kiev National University of Theatre, Film and TV of KarpenkpKari öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşen “Belgeseyir Belgesel Yapım Atölyesi” bünyesinde, 6 tane kısa film yapıldı. Kurtuluş Özgen’in koordinatörlüğünde, Thomas Balkenhol, Yusuf Akçura, Koray Löker, Jaba Sikharulidze, Giorgi Gersamia eğitmenliğinde gerçekleşen atölye filmlerinin ilk gösterimi de Kars’ta gerçekleşti. 31 ülkeden 87 film gösterildi A Ankara Sinema Derneği’nce bu yıl 14.’sü düzenlenen ‘Gezici Festival’, Kars ve Artvin’deydi ziğine de yakınlaştığı pek söylenemez. Popüler kültür aktivitelerine ilginin yüksek olmasına karşın Ankara Caz Derneği, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, İzmir Caz Derneği, Antalya Caz Derneği ve saydığımız gibi dernek ve kuruluşların organize ettikleri caz festivalleri sayesinde gençler hem caz müziğine daha sıcak bakmaya başladılar, hem de kaliteli müzikle çabuk tüketilen pop müziğinin farkını görmeye başladılar. Bunun somut örneği ise son yıllarda kaydedilen albümlerde yeni nesilden birçok iyi caz müzisyeninin çıkmasıdır. Bu sanatçıların çoğunun aynı zamanda Türk müziğini de iyi bildiklerini belirtebiliriz. Bu sayede etnik caz ve fusion dallarında Türkiye’den de çok iyi grup ve müzisyen yetişmektedir. Altın Kaz’ın sahibi“İçimdeki Çöl”oldu FESTİVALİN kapanış töreninde, Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık’a, sinemaya yaptığı katkılar nedeniyle ödül verildi. Tuncel Kurtiz’in yaptığı konuşma sonrası, ödülünü sanatçının elinden alan Saltık, duyduğu güzel sözler ve ödül karşısında salondaki izleyicilerle heyecanını paylaştı. Festival kapsamında bu yıl Kars’ta üçüncü kez düzenlenen “Uluslararası Altın Kaz Film Yarışması”nda da dünya sinemasından seçilmiş son örnekler izleyiciyle buluştu ve jürinin değerlendirmesi sonucu Meksikalı yönetmen Rodrigo Pla’nın “İçimdeki Çöl/Desierto Adentro” filmi, Altın Kaz’ın sahibi oldu. Özcan Alper’in ilk filmi “Sonbahar” ikincilik elde etti. Film, SİYAD jürisince de “En İyi Film Ödülü”ne değer görüldü. Bosna Hersekli kadın yönetmen Aida Begic’in ilk filmi “Kar/Snijeg”, “Özel Mansiyon Ödülü”ne değer görülürken, “Kısa Film İzleyici Ödülü”nü Fransa’dan Jeremy Clapin’in “Skhizein” adlı filmi aldı. “Uluslararası Altın Kaz Film Yarışması”nın ödüllerini, Alman yönetmen Fred Kelemen, Screen International’ın yazarlarından Dan Fainaru, oyuncu, model, atlet Aimee Mullins, Bosna Hersekli oyuncu Aleksandra Odic ve Türkiye’den yönetmen Kutluğ Ataman’dan oluşan jüri belirledi. SİYAD jürisi ise Alin Taşçıyan, Burak Göral, Senem Erdine İşmen, Uygar Şirin ve Yeşim Tabak’tan oluşuyordu. Festival kapsamında 31 ülkeden 87 filmin gösterildi, 23 kısa ve belgesel film çekildi. 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle