02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 232/12 Aralık 2008 HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü öğrencileri ‘Kel Şarkıcı’ adlı oyunu sahneliyor BaşkentlilerHacettepe’yedavetli ? Selda GÜNEYSU acettepe Üniversitesi (HÜ) Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü öğrencileri, Eugéne Ionesco’nun “Kel Şarkıcı” adlı eserini, konservatuvarın Beşevler’deki binasında yer alan alt sahnede başkentlilerin beğenisine sunuyor. HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi Seçil Öztan’nın sahneye taşıdığı eser, giderek birbirinden kopuk yaşayan, iletişim kuramayan insanları konu ediniyor. Oyunda, Batuhan Yalçın, Deniz Yılmaz, Cevahir Caşgir, Başak Akbay, Doğukan Özman ve Sercan Yener rol alıyor. Konservatuvardan bu yıl mezun olacak öğrenciler, başkentlilerin de kendilerinin heyecanına ortak olmalarını istiyor. Başkentlileri konservatuvar sahnesine davet ediyor. HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi Seçil Öztan ile bu yıl mezun olacak öğrencileri ile birlikte sahneye taşıdığı “Kel Şarkıcı” adlı oyunu ve konservatuvarın gelecekteki projelerini konuştuk: Eugéne Ionesco’nun “Kel Şarkıcı” adlı oyununu bu yıl mezun olacak öğrencilerinizle birlikte sahneye taşıdınız... ¦ Eugéne Ionesco’nun “Kel Şarkıcı” adlı eseri, bir absürd tiyatro örneği. Bilindiği gibi absürd tiyatroda klasik olan her şeye bir karşı çıkış söz konusudur. Absürd tiyatro yazarları klasik müziği, klasik oyunculuğu parçalarlar eserlerinde. Dolayısıyla klasik tiyatro kuramlarını da parçalarlar. Ionesco, absürd tiyatro geleneğinde çok önemli bir yere sahip oyun yazarıdır. Bu oyun da onun sahnelenmesi en zor oyunlarından bir tanesidir. Bu oyunu önce klasik tiyatro örneği olarak yazmaya başlıyor Ionesco. Oyunu yazarken midesi bulanıyor ve kusmaya başlıyor. Haftalarca kusuyor. Çünkü özüne ait bir oyun gibi düşünmüyor H önceleri. Reddediyor. Sonra, “Oyunda öyle karakterler yaratacağım ki bu karakterlerin hiçbiri birbirini anlamayacak. Konuşacaklar ama birbilerini anlamayacaklar” diyor. İşte tam bu noktada klasik tiyatro geleneği de yıkılmış oluyor. Oyun genel anlamda iletişimsizliği konu ediniyor. İnsanlar arasında genel anlamda da bir iletişimsizlik söz konusu değil midir bugün? Örneğin bir toplulukta bir kişi konuşur, herkes sanki o kişiyi dinler ama, her bir kişinin aklında ayrı ayrı düşünceler mevcuttur. Bilinçaltımız tamamen farklı yerlerde geziniyor. Ben de bu oyunla öğrencilerime günümüz insanının içinde bulunduğu ruh halini anlatmak istedim. “Kel Şarkıcı” sahnelenmesi çok zor bir oyun dediniz, neden? ¦ Sahnelenmesi çok zor bir oyun çünkü oyun handikaplarla dolu. Örneğin, oyunun adı “Kel Şarkıcı” ama oyunda bir kel şarkıcı yok. Oysa izleyici oyunun adına bakarak, oyunun sanki kel bir şarkıcı üzerine kurulduğunu düşünüyor. Oyunun repliğinde yalnızca kel şarkıcıya ilişkin şu sözler geçiyor: “Kel şarkıcıdan naber? Aynı, hep saçlarını yana doğru tarıyor.” Oyun normal oyunculuk tekniği açısından da zor. Çünkü bilindik oyunculuk kurallarını yıkıyor. Oyunun belli bir sonu yok çünkü. Misafirliğe gelen iki çift, onları konuk eden başka bir çift. Bu çiftler arasında sarf edilen sözler zamanla hecelere dönüşmeye başlıyor. Sonra bir anda çiftler anlamsız bir şekilde birbirlerine bağırmaya başlıyorlar ve oyun bitiyor. Olay örgüsü, konu bütünlüğü gibi unsurlar yok bu oyunda. Öğrencilerin, geleceğin tiyatro oyuncularının da böy le bir oyunu başarıyla sahneleyebilmesi için öncelikle absürd tiyatronun ne olduğunu bilmesi gerekiyor. Oyun için ne kadar çalıştınız? ¦ Üç aylık bir çalışmanın ürünü bu oyun. Klasik bir oyunculuktan çok öte unsurlara sahip olduğu için oyun, 3 ay kadar çalışmamız gerekti. Oyun 6 kişiden oluşuyor. Konservatuvar binamızdaki alt sahnede sahneleniyor. Başkentlilerin mutlaka böyle bir oyunu izlemesi gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden tüm başkentlileri Beşevler’deki konservatuvar binamızın alt sahnesine bekliyoruz. Ne yazık ki konservatuvardan mezun olan onlarca genç işsiz kalıyor. Mezun olanlar da oyunculuğu bugün dizilerden ibaret sanıyor... ¦ İş mutlaka bulunur. Ben iyi bir iş için çok çalışmanın gerekli olduğuna inananlar danım. Bugün öğrencilerimiz eğitim alıp biraz çalışmakla bir yerlere gelinebileceğini sanıyor. Çok yanlış. Eğitim evet bazı kapıları açıyor ama o kapıdan içeriye girebilmek için de çok çalışmak gerekiyor. Oyunculuk veya sanatın herhangi bir dalıyla uğraşmak ciddi anlamda emek ister. Bir eğitimci olarak size göre bugün Türk tiyatrosunun yaşadığı en büyük sorun nedir ? Oyunsuzluk. Oyunsuzluk derken şunu kastediyorum: Bugün yeteri kadar yerli oyunlar yazılmıyor ne yazık ki. Yerli müzikal oyunlar da yok denecek kadar az. Oysa yerli oyunlar izleyiciyi o kadar çok içine alan oyunlardır ki. Tiyatroya gönül vermiş insanların yerli oyun yazımında daha fazla emek harcaması gerekiyor. ‘İnsanlar televizyonun tutsağı haline geliyor’ Bu durum beraberinde tiyatro adına izleyici kayıplarının yaşanmasına da neden oluyor değil mi? ¦ Elbette. Yalnızca izleyici kaybetmiyoruz, sahnelerimizi de kaybediyoruz. İnsanlar gitgide televizyonların tutsağı haline geliyor. Bugün yeteri kadar absürd tiyatro eseri sahneleniyor mu? ¦ Hayır çünkü absürd tiyatroyu sahneye taşımak izleyici, oyuncu ve yönetmen için çok zor bir iştir. Başlangıçta da anlattığım gibi klasik anlamdaki tiyatro geleneğini kırar absürd tiyatro. Üstelik bu türlü oyunları sahneye taşımak da hayli riskli bir iştir. Politik tiyatrolar da önemini yitirdi. Siz ne düşünüyorsunuz? ¦ Ben de bugün politik bir eseri üniversite sahnesine taşımak istemedim. Ümidimizi kaybettik galiba. Politik tiyatroların çok yaygın olduğu yıllarda izleyici de çok cesurdu. Şimdi kime, neyi, nasıl anlatacaksınız diye düşünüyorsunuz maalesef. 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle